English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But i'm sorry

But i'm sorry translate Turkish

19,465 parallel translation
Well, I'm sorry, but you sang too long.
- Kusura bakma ama şarkın çok uzundu.
I'm sorry but can you move to the side a little bit?
Affedersin ama kenara çekilir misin?
I'm sorry but can you tell me the wifi password?
Affedersiniz ama, acaba Wi-fi şifresini söyler misiniz?
- I'm sorry but...
- Özür dilerim ama...
I'm sorry in the midst of your conversation, but why didn't Chi Hoon come?
Böldüğüm için kusura bakma ama Chi Hun'un neden gelmediğini biliyor musun?
Look, I'm sorry, but you've always been a little cynical, and I was worried you seeing all these marriages collapse would push you further in that direction.
Özür dilerim ama sen hep biraz kuşkucu olmuşsundur. Bunca evliliğin yıkıldığını görünce sen de o yöne kayacaksın diye korktum.
Sorry I'm late, guys, but fear not.
Kusura bakmayın, geciktim çocuklar. Ama korkmayın.
I'm so sorry, my dear, but I wasn't trying to hide anything from you.
Özür dilerim canım ama senden bir şey saklamaya çalışmıyordum.
Sorry I missed your arrest and booking, but I've been coordinating the effort to identify you.
Tutuklanmanı ve kayıt işlemlerini kaçırdığım için üzgünüm ama kim olduğunu öğrenmek için işbirliği yapıyorum.
Well, I'm sorry, Mr Penge, but you will have to make economies.
Üzgünüm Bay Penge ama ekonomik davranmak zorundayız.
I'm sorry, but I believe there's been a criminal conversation between them.
Çok üzgünüm ama sanıyorum aralarında zina durumu olmuş.
I'm sorry to see you so unwell, but I'm sure with rest and care you'll soon be on your feet again.
Sizi rahatsız gördüğüme çok üzüldüm ama istirahat ve bakımla yine ayağa kalkacağınıza eminim.
I didn't know him, but I just want to say I'm sorry.
Babanı bizzat tanımıyordum ama başın sağ olsun demek istedim.
Sorry to disappoint, but I'm very much alive.
Hayal kırıklığına uğratmak istemem ama oldukça hayattayım.
I'm sorry, but she asks stupid questions, and...
Özür dilerim, ama aptal aptal sorular sorup duruyor...
I'm sorry, Gordon, but we're not supposed to do that.
Üzgünüm Gordon ama bunu yapmamamız gerekir.
I'm sorry, but I think you do.
Üzgünüm ama bence zorundasın.
I'm sorry, Liv, but...
Üzgünüm, Liv, ama...
I'm sorry about your people, Tom... but I promise you there is something much bigger going on here than me and that girl smuggling cure across the borders.
Adamların için üzgünüm Tom. Ama inan bana burada benden ve tedaviyi sınırdan kaçıran o kızdan daha büyük şeyler oluyor.
I'm so sorry, Your Honor, but this was just brought to our attention.
Çok özür dilerim sayın yargıç ama bu daha yeni elimize geçti.
I-I'm sorry, but I understood that Mrs. Florrick would be present for today's meeting.
Üzgünüm ama anladığım kadarıyla Bayan Florrick bugünkü toplantıya katılmak zorunda.
Look, Penny, I'm sorry if I gave you the wrong idea, but- -
Bak Penny eğer sana yanlış bir fikir verdiysem kusuruma bakma, ama- -
Hey, sorry, it's probably a bit of a strange call to receive out of the blue, but I'm doing a story about, uh, David d'amato.
Özür dilerim, böyle birdenbire aramam tuhaf oldu ama David D'Amato hakkında bir haber hazırlıyorum.
I hit that bodyguard in self defense, and I'm sorry that he died, but he chose the wrong path.
O korumaya kendimi korumak için vurdum ve ölmesine üzüldüm. Ama yanlış yolu seçmişti.
Hi, I'm so sorry to bother you, but my car broke down up the road and my phone died.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arabam yolun yukarısında bozuldu ve telefonumun şarjı bitti.
Sorry to be such an asshole, man, but I got to do what I got to do.
Böyle yaptığım için üzgünüm ama doğru olanı yapmalıyım.
Well, I'm sorry I don't have more to offer, but as far as I know, I'm his only weakness.
- Söyleyecek pek bir şey yok, üzgünüm ancak bildiğim kadarıyla tek zayıf noktası, benim.
Kennedy's death is certainly something within my sphere of pleasure, but I'm sorry to say that was not my work.
Kennedy'nin ölümü kesinlikle zevk aldığım bir olaydı, ama üzülerek söylüyorum ki bunu yapan ben değildim.
I'm sorry, but... I have to defend my girlfriend to you.
Özür dilerim ama sana karşı sevgilimi savunmak durumundayım.
Well, I'm sorry to show up unannounced, but I could never plan things in advance.
Haber vermeden geldiğim için özür dilerim ama işleri hiçbir zaman öncesinden planlayamadım.
So yes, I lied, all right, but if you want me to say I'm sorry... To fucking sit here and say I'm sorry, it's not gonna happen, Tommy.
Evet, yalan söyledim, eğer istediğin özürse, özür dilerim karşında oturup, özür diliyorum ama bu bizi bir yere götürmeyecek dostum.
I'm sorry, I know I shouldn't be here, but it's urgent.
Üzgünüm, biliyorum burada olmamalıydım.Ama durum acil.
I'm sorry, and I'm sorry that I teased you, but I really do think this is great.
Özür dilerim, seni kızdırdığım için özür dilerim ama bunun gerçekten harika bir şey olduğunu düşünüyorum.
Now, I'm sorry I had to hit ya, but you bloody well deserved it.
Vurduğum için kusura bakma ama fazlasıyla hak etmiştin.
I'm sorry that I made you believe this but... I'm shoko's...
Sözüme bu kadar güvendiğin için gerçekten çok üzgünüm ama ben aslında Shouko'nun —
What are you doing? Oh... I-I'm sorry, I-I didn't mean to, but... honey, that is- - that's so great.
Oh... üzgünümI-ben öyle demek istemedim fakat fakat tatlım bu mükemmel sen destek grubuna katıldın evet önemsiz bir şey. evimize gidebilir mitiz evet evet tamam fakat bunu neden benle paylaşmak istemiyorsun?
Right, sorry about the cloak-and-dagger. I normally do this in the office, but we're working outside protocol here.
Evet, gizlilikten dolayı özür dilerim, böyle şeyleri normalde ofiste yaparım ama şu an protokollerin dışında çalışıyoruz.
What happened to your people was terrible and I'm sorry for it, but I had nothin'to do with it and anyone who says I did is a liar.
Adamlarına yapılan çok kötü. Bunun için üzgünüm. Benimle ilgisi yoktu, olduğunu söyleyen yalancıdır.
I'm sorry, but the answer's no.
Bu yüzden kusura bakma, cevabım hayır.
Listen, I'm sorry I didn't come but they've been sitting here all day.
Bak, gelemediğim için üzgünüm fakat bütün gün buradaydılar.
- I'm sorry, but it's full.
- Üzgünüm, ama dolu.
I'm so sorry, Nick, but she's afraid.
Üzgünüm, Nick ama o korkuyor.
I'm sorry, but I have to go out.
Özür dilerim ama gitmem gerek.
But I'm sorry, my dear.
Ama üzgünüm canım.
Hey. I'm... sorry. I don't know what he's promised you, but...
Üzgünüm sana ne vaat etti bilmiyorum ama...
I'm sorry, Sally, but how you feel is the last thing I care about right now.
Kusura bakma Sally ama senin ne hissettiğin şu an pek umrumda değil.
You know, I know it's stupid to say now, but... I really am sorry for everything that I put you through.
Biliyorum, şu an bunu söylemek çok aptalca ama sana yaşattıklarım için gerçekten çok özür dilerim.
I know it's been said, but for what it's worth, I am sorry.
On yıl önce Herkesin aynı şeyi söylediğini biliyorum. Bir anlamı var mı bilmem ama çok üzgünüm.
I'm sorry to bother you, but I think we have the wrong house.
Rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın ama sanırım yanlış eve geldik.
I'm very sorry to interrupt your trip, but I need to take this bus and follow that car that we just saw flee the gas station.
Yolculuğunuzu böldüğüm için üzgünüm ama az önce benzinlikten kaçarken gördüğümüz arabayı takip etmeliyim.
Look, buddy, I'm sorry to have to do this to you, but there are two men- - they are armed and dangerous.
Bak dostum, bunun için üzgünüm ama silahlı ve tehlikeli iki adam var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]