English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But it's hard

But it's hard translate Turkish

3,293 parallel translation
It's almost hard to believe how many... It's almost hard to believe how many specialties and subspecialties it takes to put a movie like that, not only this size but this kind of detail and artistry.
Yalnız büyüklüğü bakımından değil, bu kadar ayrıntısı ve sanatsal niteliği olan böyle bir filmi yapmanın ne çok uzmanlık ve alt uzmanlık gerektirdiğine inanmak neredeyse zor.
It's very easy to be cynical about love, but this, tonight, this is hard.
Aşk konusunda alaycı olmak oldukça kolaydır ama bu, bu gece çok zor.
Normally, it's very, very, very hard to get, but act now, the miracle natural stuff is yours for the shockingly low price of, say... a little water for me and my buddies?
Elbette. Normalde bulması çok ama çok zordur. Ama şu anda mucizevi doğal ürün inanılmaz ucuz bir fiyata senin.
I know it's hard, but we gotta do what's best for everyone.
Bunun zor olduğunu biliyorum. Ama herkesin için en iyi olan şeyi yapmalıyız.
I'm gonna try, but it's hard.
Ama çok zor.
I've got your hard drive, but now it's gonna cost you.
Hard disk bende ama artık almak için ödeme yapman gerek.
- But it's so hard.
- Ama bu biraz sert oldu.
But there is something, and it's kind of hard to bring up.
Ama bildiğiniz gibi bir şey var. Bu konuda bahsetmek biraz zor.
Tommy, I know you and the wife will be hurtin', workin'hard to cover Eddie's ass like this, but is he worth it?
Tommy, sen ve karının Eddie'nin kıçını kurtarmak için, bir çok sıkıntıya katlandığınızı biliyorum, Buna değer mi?
It's hard work, but someone's got to do it.
Zor iş ama birisi yapmak zorunda.
But even when we lost Van Gogh's "Lady with the fan"... you didn't take it this hard.
Van Gogh'un Yelpazeli Kadın'ını kaybettiğimiz de bile bu kadar üzülmemiştin.
I know it's hard to conceive of everything you've based your plans on, being wiped away at a single stroke but it's happened before and it can happen again
Planlarınıza dayanarak her şeyi başaramayacağınızın farkındayım. Bir yumrukta yere serilebilirsiniz. Daha önce olmuştu, yine olabilir.
It's hard to say why I'm choosing to talk about f, but he was reassuring, and he knew exactly what I wanted when we had sex.
Neden F hakkında konuşmayı seçtiğimi söylemek zor ama o güven veriyordu ve seks yaparken ne istediğimi tam olarak biliyordu.
It's hard to believe, but that schvartze's not so bad.
İnanması güç ama o zenci o kadar da kötü biri değildi.
You know, it's been hard - but we're getting there, I think. - Yeah.
Bilirsin, zor oldu ama geldik işte, sonunda buradayız.
It's hard to imagine them to the moon, but they do it anyway.
Ay'a gitmeyi hayal etmek de zor, ama gidiyorlar işte.
I know, but it's a little hard...
- Biraz zor, biliyorum...
It's appalling, not offering you a more professional courtesy, but I'm not one for hard labor.
Bizim mesleğin bir parçası da bu. Ama ben pek kazacak biri değilim.
It's hard to say, but there's more in that first kiss with someone new than there is in the whole shebang after four years.
Söylemesi zor ama, dört yıl boyunca takım taklavatlı olmaktan yeni biriyle ilk öpüşmede dahası var.
Master Winslow, it's hard for me, but, well, can I ask you some advice?
Bay Winslow, benim için zor ama, senden birkaç tavsiye isteyebilir miyim?
There is, but the terrain is hard... it hardly counts as an escape route.
Var fakat arazi çok çetin. Bir kaçış yolu olarak düşünülemez.
I know it's hard, Mister, but maybe repeating 8th grade is exactly what you need.
Zor olduğunu biliyorum, Mister, ama belki de sekizinci sınıfı tekrar okuman senin ihtiyacın olan şeydir.
But it's hard to say where your problem stems from.
Ancak sorunlarının nereden kaynaklandığını söylemek zor.
But I guess the, uh, the bigger point I'm making is just that, uh, it's hard to have any privacy now that they've stuck me - with an actual roommate.
Ama asıl demek istediğim şey şimdi bir oda arkadaşım olduğundan beri herhangi bir mahremiyetim kalmadı.
- It's hard to tell because there are so many people in it, but yes, it is a pool.
- Var demesi zor çünkü içine iğne atsanız düşmez,... ama evet, havuz desek olur.
Well... it is hard to believe, but I guess they've all got their mistresses up here in showbiz, you know.
İnanması zor ama sanırım bunlar metreslerini sinema dünyasına sokmaya çalışıyor.
NARRATOR : And like all bagpipe music, it was hard to tell if it was good music played horribly or horrible music played well, but Michael was eager to find out her name when she was introduced at the end of the set.
Tıpkı diğer bütün gayda müzikleri gibi kötü çalınmış iyi müzik mi yoksa iyi çalınmış kötü müzik miydi ayırt etmek zordu.
I like you, but if you're playing us false, it won't be hard for me to kill you.
Ben de seni sevdim ama bize bir yanlış yaparsan seni öldürürken hiç zorlanmam.
It's kind of hard to miss'em on the open road, but I did splatter his ass halfway across the desert.
Açık yolda onu kaçırmak zor sayılırdı,... ama kıçını çölün ortasına kadar tekmeledim.
It's been hard, dark and miserable, but he rose to the occasion.
Geçtiği yol sert, karanlık ve berbattı - ama üstesinden gelmeyi bildi.
It's hard to believe, but once upon a time, Christmas was my favorite holiday.
İnanması zor ama Noel bir zamanlar, benim en sevdiğim tatil günüydü.
But you can have anything you want if you work hard enough for it.
Ancak, yeterince çok çalışırsan, istediğin her şeye sahip olabilirsin.
I know it's hard, but we can't abandon Bombshell in her hour of need.
Zor olduğunu biliyorum ama ihtiyacı olduğunda Bomba'yı yüzüstü bırakamayız.
But it's hard to stay strong when one leaves those holy halls
* Ama çok zor oldu güçlü kalmak * * O kutsal koridorları geride bıraktığımızda *
I don't know, it's hard to explain, but... yeah, that's it.
Ben bunu açıklamak zor, biliyorum, ama... yok Evet, işte bu.
You know, without pink or blue, it's hard to tell, but the features are great.
Sen, pembe ya da mavi olmadan, biliyorum bunu söylemek zor, ama özellikleri harika.
I tried looking for a job, but it's kind of hard to negotiate under the table for money when you look like a 16-year-old.
Bir iş aradım ama 16 yaşında görünürken para işleri için anlaşma yapmak biraz zor.
I know it's hard, but it's for the best.
Biliyorum zor ama en iyisi bu.
It's a really hard subject. She was having a tough time, but now... it seems to be going well.
Zorlanıyordu ama şimdi iyi gidiyor gibi görünüyor.
It's a bit hard at first, but you get used to it.
İlk, de biraz zor ama buna alışmak.
You'd have to work very hard, and you would have to work out exactly what it is you want to say, but of course I suppose it's time I started working for you and not for them.
Çok çalışman gerekiyor. Ve tam olarak söylemek istediğin her şeyi iyi düşünmelisin. Ve ayrıca, bende seninle...
IT'S BEEN HARD WORK, BUT I'VE CREATED A STATE-OF-THE-ART DINING EXPERIENCE.
Yoğun bir çalışma oldu ama en ileri teknolojideki akşam yemeği konseptini yarattım.
- Yeah, thought it was gonna be a bit hard, but he's easily pulled back, isn't he?
Evet, zor olur saniyordum ama kolaymis.
- I try to move on, but it's - it's hard.
Devam etmek istiyorum, .. ama bu.. çok zor.
Maybe it was stupid, but if you are starting to see God as a red cat and grandfathers house as love, then it's hard to stay.
Aptalca olabilir fakat Tanrı'yı kırmızı bir kedi dedenizin evini sevgi olarak görmeye başladıysanız, kalmak çok zor oluyor.
I know it's hard, but I just thought you had the right to know.
Zor olduğunun farkındayım ama bunu bilmeye hakkın olduğunu düşündüm.
He's talented, but he has a really hard time sustaining it.
Çok yetenekli ama yeteneğini devam ettirmede çok zorluk çekiyor.
But it's really hard to have a long-term relationship with someone else's potential.
Ama başka birinin potansiyeli ile uzun zamanlı ilişki kurmak çok zordur.
No, but it's hard for him as it is.
Hayır! Ama onun kafası zaten karışık.
She's right, but it's too hard to get to without taking the whole thing apart, especially with these sausage fingers.
Haklı ama bu kalın parmaklarla her şeyi parçalamadan oraya ulaşmak imkansız.
I think there's too many people trying too hard to be cool, but I'm not surprised you like it.
Bence, iyi görünmeye çalışan çok fazla insan var, ama senin sevmeye şaşmadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]