But it's not you translate Turkish
7,693 parallel translation
- Maybe you are stronger than I thought, but it's still not enough.
- Belki, ı düşünce daha güçlü Ama yeterli değil hala.
Charles, it's very sweet that you want to set me up with someone, but I do not trust your taste in guys at all.
Charles, bana birini ayarlamak istemen çok güzel ancak erkek konusunda zevkine güvenmiyorum.
You made Captain Holt flinch, which was weird, since his door was closed, but not weird, since he actually heard it over a bug he planted at your desk.
Başkomiser Holt'u ürküttün. Ki kapısı kapalı olduğu için bu durum garip geldi. Ama masana böcek yerleştirdiği için o kadar da garip gelmedi sonradan.
Well, that's not how I would have put it, but I know you were mad at me for ruining blooper time, so I did all your paperwork.
Tam olarak öyle ifade etmemiştim ama gaf zamanınızı berbat ettiğim için bana kızgın olduğunuzun farkındayım. - Ben de bu yüzden tüm evrak işlerini hallettim.
Yeah, but even if he does exist- - and we've found no evidence of that- - it's still not a direct threat to us, which means if you told Cat, she'd be cancelling the wedding for no reason.
Evet, ama öyle bile olsa... buna dair bir kanıt bulamadık. bu hala bizi direkt olarak tehdit etmiyor. Bu da demek oluyor ki eğer Cat'e söylersen boşu boşuna düğünü iptal edecek.
And I know it's not Jenny Gildenhorn, but if you wanted to slow-dance tonight, I know somebody who'd be into that.
Biliyorum bir Jenny Gilderhorn değil ama bu gece ağır dans etmek istersen ilgilenecek birini tanıyorum.
And you know it's not luck, but you do not know... By how much.
Hepsinin şansa bağlı olmadığını bilirsin ama ne kadarının olmadığını bilemezsin.
Each factor, taken separately, is not conclusive but put them together and it's clear you haven't found your man because he's a woman.
İki faktörü de ayrı ayrı ele alırsan kesin değildir ama onları bir araya getirdiğinde her şey ortadadır adamınızı henüz bulamadınız çünkü o bir kadın.
You know, I used to think that you didn't have it in you man, but no, that's not it.
Eskiden senin içinde olmadığını düşünürdüm ama yanılmışım.
And, hey, it's not gonna be easy, but... you won't go through this alone.
Ve kolay olmayacak ama bunu tek başına atlatmayacaksın.
I'm not pregnant, and you are, and it's because of me but if you're going to have this baby, then...
Ben hamile değilim, sen hamilesin ve benim yüzünden ama bu bebeği doğuracaksan, o halde...
Fine, honey, maybe you will, but now is not the time to consider it when Larry just fucking killed himself.
Pekâlâ tatlım, edebilirsin tabii,... ama daha yeni Larry'nin kendini öldürdüğünü de göz önünde bulundurmalısın bence.
All these stories about what a badass you are, but I gotta tell ya, Farooq's not seeing it.
Senin sert adam olmanla ilgili anlatılan onca hikâye... Ama söylemeliyim, Faruk bunu göremiyor.
But given everything I've learned about this woman, it's not unreasonable to think she'd take measures against you.
Ama bu kadın hakkında bildiğim şeylere bakılırsa, seninle ilgili önlemler almayacağını düşünmek mantıksız.
It's not only endangering the baby, but now it's putting you at risk.
Sadece bebeği değil, seni de tehlikeye sokuyor.
Catherine... we are both veterans of the game, are we not, so I hope you'll forgive the question, but is it possible that you don't have syphilis?
Catherine... ikimiz de oyun konusunda deneyimliyiz, değil mi, o yüzden umarım bu sorumu bağışlarsın, fakat senin sifilis kapmamış olmam mümkün mü?
You don't have to do this. You know, you've been really kind just coming over here and helping out and I really appreciate it, but it's not the 1930s... you know?
Bunu yapmak zorunda değilsin Buraya gelip yardımcı olman çok kibarcaydı ve takdir ediyorum ama 1930'larde değiliz farkındaysan.
Well, I mean, as I have told you before, it's 90 % of the people who are here, they came by the name of Taliban here but they are not actually Taliban.
Taliban diye geldiler ama aslında Taliban değiller.
From our point of view, we're in our own house, being stalked, and it has to be said, it's not my fault and you can shoot me if you like... but we're being stalked by a black kid,
Bizim açımızdan bakarsan, kendi evimizde takip ediliyoruz. ... ve bunu söylemem gerek, istersen beni öldürebilirsin siyah bir çocuk tarafından takip ediliyoruz. Gerçeği bu.
I will tell you all my stories sometime. But it's not about me now.
Bir ara sana bütün hikayelerimi anlatacağım ama şu anda benimle ilgili değiliz.
Well, you may not appreciate it, but let me remind you, you work for me.
Peki, takdir etmeyebilirsin, ama izin ver hatırlatayım, sen benim için çalışıyorsun.
And I know it's not my place, but I'm here to tell you that I think you're making a mistake.
Ve biliyorum haddim değil ama buraya sana büyük bir hata yaptığını düşündüğümü söylemeye geldim.
Gregory, I appreciate you coming to us, but it's really not our call.
Gregory, bunun için bize gelmeni takdir ediyorum. Ama bu bizim kararımız değil.
When it is, you can drink it, but it's not right now.
Olduğunda içebilirsiniz, ama şimdilerde değil.
It's ironic that you trust me to save your sight but not date you.
İronik olan, gözünü iyileştirmem için bana güveniyorsun ama sevgili olamıyoruz.
And I love having you around, but it's not good for Mom.
Ben de senin etrafta olmanı seviyorum ama bu annem için iyi değil.
Don't take this the wrong way, Chloe, but you do know it's 1998, don't you, and not 1985?
Yanlış anlama Chloe ama 1998'deyiz biliyorsun değil mi, 1985'te değil?
But it's not fair of her parents to blame you.
Ama ailesinin seni suçlaması hiç adil değil.
The thing is, maybe it's you getting into college, maybe it's you getting your braces off after four million years, but you're not the same dork you were.
Durum şu, üniversiteye gireceksin ve belki de tellerin dört milyon yıl sonra çıkacak ama salaklığın o kadar sürmeyecek.
Not to use popcorn psychology, but it's human nature. You know?
Dondurma psikolojisini kullanmak gibi olmasın ama insan doğası böyle.
But I can imagine the confusion you've experienced not being born to it.
Fakat bu şekilde doğmamanın vermiş olduğu karışıklığı tahayyül edebiliyorum.
I know this is not how anybody thought this was gonna happen, but still, it's pretty special. And I think you're gonna be great at it.
Biliyorum, kimse böyle olmasını beklemezdi ama bu yine de özel bir şey ve bana kalırsa çok da iyi babalık yapacaksın.
It's not Ford's finest styling, I know, but that hardly matters if you've just fallen off a ladder!
Belki de bu Ford'un en iyi tasarımı değil, biliyorum, ama bir merdivenden düştüysen pek fark etmiyor.
You need to act as if everything is perfectly normal. - But it's not.
- Her şey yolunda gibi davranman gerek.
It's hers, but it's not what you think.
Ama sandığınız gibi değil.
Look, yeah. But it's not what you think.
Evet ama sandığınız gibi değil.
But for bikers, it's all about showing you're not scared.
Ama motorcular korkmadıklarını gösteriyordu.
Yeah, but it's not your fault. You did everything you could.
Ama bu senin sucun degil, elinden geleni yaptın.
I mean, you're from the u.K., So you don't have anything to compare it to, But no, lloyd, not good, insane.
Sen Britanyalısın, kıyaslayacak bir şeyin yok ama hayır Llyod, güzel değildi, inanılmazdı.
I know it's not what you want but it's what I'm asking of you.
İstediğin şeyin bu olmadığını biliyorum ama senden rica ediyorum.
Yeah, it's you two that are keeping us down, but not tonight.
Evet, bizi engelleyen sizsiniz ama bu gece öyle olmayacak.
Could you do that thing you did last year where you lose and then you try and throw a chair but not realize it's bolted down and wrench your back and then curse at me while I wave a trophy in your big, red face, could you?
Geçen sene yaptığın şeyi yine yapabilir misin acaba? Hani kaybedince, tutturulmuş olduğunu fark etmeden sandalyeyi alıp fırlatmaya çalıştın da belini burktun sonra da ben kupayı koca, kırmızı suratına sallarken bana küfür etmiştin ya?
I don't like it any more than you do, but it's not up to us.
Benim de hoşuma gitmiyor fakat kararı vermek bize kalmamış.
It's not like you have to sleep with her, but this is a good way to find out what she knows about Robbie.
Yatmak zorunda falan değilsiniz ama Robbie hakkında bildiklerini öğrenmek için iyi bir yol.
You were like a dog with an ice cream cone, and I loved it, but screaming "that's how Schmidty do" was not ideal.
Dondurma külahlı bir köpek gibiydin ve buna bayıldım ama "Schmidty işte böyle yapar." demen iyi değildi.
But do it because you truly believe you're not the right person for this job, not because you're afraid of failing at it.
Ama bunu bu iş için doğru kişi olmadığına inanıyorsan yap. Başarısız olmaktan korktuğun için değil.
But the rest of you, it's wrong and it's illegal, and I'm telling you no, I'm warning you, as the Attorney General of the United States, do not do this.
Ama geri kalanınız, bu yanlış ve yasadışı. Birleşik Devletler Başsavcısı olarak size söylüyorum ki ve hatta uyarıyorum ki bunu yapmayın.
I'm not a doctor yet, but it seems like you're having some sort of brain episode.
Henüz doktor olmadım ama beyin sarsıntısı falan geçiriyorsun gibi.
I did not... At first, but... but it grows on you.
Başta hoş gelmediğini biliyorum ama zamanla alışırsın.
I know you really want these guys to get along and you're disappointed that it's not happening, but...
Bu adamların gerçekten iyi geçinmesini istediğini biliyorum ama bu olmayınca hayal kırıklığına uğradın.
If it goes wrong, I'm not saying it will, but if it does for me, I want you to take care of Judith.
Eğer işler yanlış giderse, öyle olacak diye de söylemiyorum, ama olur da benim başıma bir iş gelirse, Senden JudithEugenee sahip çıkmanı istiyorum.
but it's not your fault 28
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18