But it's ok translate Turkish
633 parallel translation
It's OK with us, Mr. Jennings, but how are you gonna fix it?
İyi ve güzel, Bay Jennings, ama nasıl becereceksiniz?
What do you mean, "not exactly"? It was some other guy's idea, but I ok'd it.
Fikir başkasınındı, ben olur verdim.
It had to be the Ice Age, all those glaciers? Our face and hands were freezing. But that's OK.
Bu gerçekte Buz Devri - yüzlerimiz ve parmaklarımız neredeyse dondu, ama bunun bir önemi yoktu.
It's OK to use such conglomerations in scientific talk. But not in everyday Czech.
Uydurma isimlerin ses uyumları, bilimle bağdaşmaz, sıradan dil daha iyidir.
OK, but it's getting late.
İyiyim, ama geç oluyor artık.
It's a little cold, but I'm ok.
Biraz soğuk fakat ben iyiyim.
But if you want it to be right here, right now, that's ok with me.
Ama şimdi burada yapmak istiyorsan, sorun değil.
It's indecent for me to pose for an artist who sees me as an arrangement of lines and color but it's perfectly ok for you to kiss me all over and lay for an hour just looking at me.
Demek beni çizgilerin ve renklerin bir karışımı olarak gören bir ressama poz vermem edepsizlik, ama senin beni öpüp koklaman ve beni süzerek bir saat boyunca yanımda yatman tamamen doğru.
I mean, it's OK to be out here looking like a swamp rat, but in town, the kids will make fun of you.
Buradayken lağım faresi gibi dolaşmanın mahsuru yok ama şehirde çocuklar seninle dalga geçer.
But in the summer, it's lovely here.
Ama yazln burasl § ok giizeldir.
- Well, a bit of needlework, but it's ok, you know?
- Biraz dikiş nakış ama her şey yolunda biliyor musun?
OK, I'll tell you, but keep it a secret.
Tamam söyleyeceğim ama sır olarak sakla.
We'll do the best job we can... but it's a job, not the Holy Grail, OK?
Elimizden geleni yapacağız... Ama bu sadece bir iş, kutsal bir görev değil.
I snore. But it's ok.
Ama sorun yok.
But when L'Humanite does, it's disgusting. OK, there's work to do.
Ama asıl iğrenç olan L'Humanite'nin de Figaro'yla aynı dili kullanması.
OK, it's fiction, but it brings me closer to reality.
Tamam, kabul, bunlar hayal ürünü, ama beni gerçeklere yaklaştırıyor.
- She's upset and she screamed, but it's OK now.
- Bana sinirlenip bağırdı, ama şimdi sakinleşti.
It's a disease common to mountain men who live alone a lot, but if you stay with me at such... such times, uh, I'll be OK.
Çok fazla yalnız yaşayan dağ adamları arasında yaygın bir hastalıktır,... ama böyle anlarda benimle kalırsan, bir şeyim kalmaz.
As long as we're rapping it out on your terms... everything's OK, but the minute I have a question... or I want to know something specific from you... you either shine me on or go out for coffee.
Seninle kişisel ilgisi olmayan bir iş olduğunda her şey yolunda ama ne zaman seninle ilgili özel bir şey sorduğumda ya da öğrenmek istediğimde ya beni tersliyor ya da kahve almaya gidiyorsun.
It's a bad fracture, but I think he'll be OK.
Kötü bir kırığı var, ama iyi olacağını sanıyorum.
Listen Murray, I hate like hell having to bother you like this, but I'm going out of my skull. It's ok.
Bu saatte rahatsız etmek istemezdim ama ama kafayı yiyeceğim.
It's just I knew it was gonna end, but now it's happened I'm upset, OK?
Sadece böyle biteceğini biliyordum. Bu yüzden biraz sarsıldım, tamam mı?
Sure you may, but not too much, because it's unealthy, OK?
Elbette içebilirsin, ama çok değil. Çünkü sağlığa zararlı, değil mi?
I'm no Harold Flynn, but it's OK.
Harold Flynn olmayabilirim ama idare ederim.
Sorry Dad, I had some trouble, but it's OK now.
Üzgünüm Baba, Bazı sorunlarımız oldu fakat şu an herşey yolunda.
It was very dangerous, but it's ok now
Çok tehlikeli bir durumdu ama şimdi durumu iyi.
But it's OK with Dorothy, too.
Ama Dorothy ile de bir sorun yok.
But it's really OK?
Fakat gerçekten tamam mı?
OK, but let's face it, this energy field of yours is extraordinary, but still needs lots of work.
Tamam ama kabul edelim enerji alanınız olağanüstü ama hala biraz çalışma istiyor.
But, no, it's OK.
Ama yine de iyi.
It's OK to eat with crooks, but you give'em an inch, they take a mile.
Tamam, onlarla görüşebilirsin. Ama onlara şu kadar ver, onlar bu kadar alırlar.
OK, but let's make it quick.
Tamam ama çabuk olalım.
BUT MY REAL FEAR IS THAT SHE'S NOT OK WITH IT.
Asıl onun rahat olmaması sorun olursa.
It's OK now. With the others, they were outside, but we're inside, so we're safe.
Her şey yolunda, onlar dışarıda, ama biz içerde güvendeyiz.
OK, let's do that. But if anybody asks, you're the one that did it, OK?
OK, Yapalım şunu, ama herhangi biri sorarsa, bunu sen yaptın, OK?
Yeah, it's OK for you, but not for me, huh?
Senin için tamam ama benim için değil ha?
Well, that's peasant food for us, but with champagne it's OK.
Bu köylü yemeği bizim için, ama şampanya ile olur.
But it's ok, because we'll never see each other again.
Ama önemli değil, çünkü nasıl olsa birbirimizi bir daha hiç görmeyeceğiz.
OK, but if we get caught, it's your ass!
Yaparım ama yakalanırsak suçlu sensin.
You know, I let the water routine slide by the other day, but let's not push it, OK?
Dün beni ıslatmana izin verdim ama lütfen beni zorlama tamam mı?
OK, now you might not know it to look at her, but she's a hellcat.
Tamam, ona bakınca anlaşılmaz, ama çok yırtıcıdır.
OK, but it's the same level of maturity as sex on the floor.
Tamam, ama bu yerde sevişmekle aynı olgunluk seviyesinde.
But you just have to be aware that sometimes... these hidden feelings can come up out of your psyche... and kick you in the ass when you least expect it, OK?
Ama farkında olmalısın ki bazen... bu saklı düşünceler dışa vurabiliyor... ve en ummadığın anda seni kıçından tekmeliyor, tamam?
But if you want to, it's OK.
Ama istiyorsan, bence iyi.
OK, but it's an open bar.
Tamam ama burası açık bar.
'Skipper's OK but sometimes I feel like I'm on that island'and Gilligan can be so stupid sometimes...' If it wasn't for the courage of the fearless crew, the Minnow would be lost, and you are too.
Kaptanlar iyi ama bazen kendimi o adadaymışım gibi hissediyorum Gilligan da bazen çok salakça olabiliyor korkusuz ekibin cesareti olmasaydı Minnow da sen de kaybolabilirdiniz.
OK. But it's gotta be Harvard.
Ama Harvard olacak.
OK, a house in the prettiest place in Rome, but I'm fine at home, I don't want to leave, don't want to live in the prettiest place in Rome... just because it's the prettiest place in Rome.
Roma'nin en güzel yerinde bir kat. ayrılmak istemiyorum. Roma'nın en güzel yeri diye.
But it's OK. It's OK, because I know I shouldn't have yelled at you.
Ama önemli değil, çünkü sana bağırmamalıydım.
- No, it's ok, but you know how I am then maybe...
- Önemli değil.
OK, but it's the last time I set foot in this house.
Tamam, ama bu benim evinize son adım atışım olacak.
but it's okay 243
but it's over 138
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's 672
but it's over 138
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's 672