But it wasn't enough translate Turkish
205 parallel translation
But that wasn't enough, was it?
Ama yetmedi, değil mi?
I almost bought a white one, but it wasn't extreme enough.
Neredeyse beyaz olanı alıyordum, ama yeterince uçuk değildi.
It's not enough to cover the loss, but - - Even the 200,000 wasn't enough.
Zararı karşılamaya yetmiyor ama... 200,000 bile yetmiyordu.
But it was good enough, wasn't it?
Fakat yeterince iyiydi, değil mi?
I did my best but I guess it wasn't enough
Elimden geleni yaptım, ama sanırım kâfi gelmedi.
Juan knew fearsome things, but he wasn't strong enough to stand it
Juan bazı şeyler biliyordu ama yeterince güçlü değildi.
Always enjoyed that, but it wasn't enough.
Ondan hep keyif aldım, fakat yeterli değildi.
But, apparently, it wasn't enough.
Ama görüldüğü kadar bu yetmemiş.
But it wasn't big enough... so Yale and Paul went out to try to dig up a mob.
Ama çok kalabalık değildi ve Yale ile Paul başka davetli Getirmek için dışarı çıktı.
It was probably meant to kill us, but it wasn't strong enough.
İlaç muhtemelen bizi öldürmesi içindi, ama yeterince güçlü değildi.
But it wasn't enough for you, was it?
Ama yetmedi, değil mi?
It wasn't really toilet paper, it was a seat cover... But it was enough for a smart guy to make the connection.
Tuvalet kağıdı değildi bu, klozet kılıfıydı ama zeki bir adam için bağlantı kurmaya yeterdi.
Everyone chipped in whatever dollars they had around... but even with your help it wasn't enough to feed the ones who were really hurting.
Herkes elindeki tüm parayı verdi ama yardımınıza rağmen, aldıklarımız hastalara bile yetmedi.
We had a tiny box, but it wasn't big enough.
Ufak bir kutumuz var ama yererince büyük değildi.
... I kept it for my son, but for him Paris wasn't enough, he left for New York
Oğluma verecektim ama onu da Paris kesmedi. New York'a gitti.
I'd always heard in riding horses, it was the horse that did the sweating, but I wasn't even on him yet, and you could have wrung enough out of me to water the lawn.
Hep duyardım ki ata binerken bütün teri at dökermiş, daha üstüne binmemiştim bile, ama beni sıksanız çimleri sulayacak kadar ter çıkardı.
But it wasn't good enough!
Ama yeterince iyi değildi!
My one true love had fought bravely, but it wasn't enough.
Tek gerçek aşkım cesurca dövüştü ama bu yeterli değildi.
But sometimes it just wasn't enough.
Ama bazen bu yetmezdi.
But it wasn't enough.
Ama bu yeterli değil.
And if the damn thing wasn't starving enough... they'd cover it with a flaming rice bowl... and let me tell you... that gray-black son of a bitch... would have nowhere else to go but inside.
Eğer lanet olası yeterince acıkmamışsa onu sıcak bir rende kabından geçiriyorlardı. Ve sana bir şey söyleyeyim mi? Bu siyah-gri orospu çocuğunun içeriden başka gidecek yeri olmuyordu.
But that wasn't good enough for you, was it?
Ama senin için yeterince iyi değildi, öyle değil mi?
Oh! I wore a 1 5-pound beard of bees for that woman, but it just wasn't enough.
O kadın için arılardan 7 kiloluk bir sakal taktım ama işe yaramadı.
But it wasn't enough for my brother.
Zalem'e gitme isteğiyle yanıyordu.
But it wasn't good enough.
Ama yeterince iyi değildi.
But it wasn't enough.
Ama yeterli olmadı.
But it wasn't enough, was it?
- Ama yeterli olmadı, değil mi?
But that wasn't enough, was it?
Fakat bu sana yetmedi, değil mi?
Angelique had many boxes made from his design, but it wasn't enough.
Angelique'de o kutulardan birçok vardı. Ama bu yeterli değildi.
But that wasn't enough, was it?
Ama yeterli değildi, öyle mi?
But after a while, it just wasn't enough.
Ama bir süre sonra, bu da yetmemeye başladı.
We had our honeymoon there but it wasn't long enough, so we came here for... privacy.
Balayımıza orada çıktık fakat ; çok uzun değildi, o yüzden buraya geldik... Gizlilik.
You had it all, but it wasn't enough for you.
Herşeyin vardı ama yetmedi.
But I wasn't close enough to see what it was.
Ama yeterince yaklaşıp ne olduğunu göremedim.
But it wasn't enough for you.
Ama sen bununla yetinemezdin.
But no matter how far major sports went, it wasn't enough to bring the fans back.
Ama, her türlü yöntem taraftarı yeniden kazanmaya yetmedi.
It was clear you were still hung up on Jen but, I don't know, you seemed harmless enough and my Saturday wasn't exactly action-packed.
Hala Jen'in peşinden koştuğun çok açıktı fakat, bilmem yeterince zararsız göründün.. ... ve cumartesi günüm çokta hareketli değildi.
It wasn't quite the Boom-Boom Room, but it was close enough.
Tamamen Bam-Bam Yeri değildi ama ona yakındı.
Insurance money paid off what Mom could... but it wasn't enough.
Annem sigorta parasıyla ödeyebildiğini ödedi. Ama yetmedi.
But you wasn't man enough to do it yourself.
Ama kendin yapacak kadar erkek olamadın.
But unfortunately, I saw enough to know it wasn't you.
Ama malesef ki onun sen olmadığını bilmeye yetecek kadarını gördüm.
You know, I did get it, Bob, and at first I just threw it away, but then I decided that wasn't a grand enough gesture.
Tabii aldım Bob. Hatta önce sadece fırlatıp attım. Ama sonra bunun yeterli bir hareket olmadığına karar verdim..
I wasn't the youngest queen ever elected... but now that I think back on it, I'm not sure I was old enough.
Ben seçilen en genç Kraliçe değildim ama..... yeterince büyükmüydüm bilemiyorum.
I did the best I could, but it wasn't good enough.
Elimden geleni yaptım, ama yeterli olmadı.
I borrowed from relatives but it still wasn't enough.
Akrabalardan borç almıştım ama yine de yetmemişti.
But it wasn't enough.
Yeterli olmadı.
But that wasn't good enough for you, was it?
Fakat bu senin için yeteri kadar iyi değildi, öyle değil mi?
- Yeah, it's Shondra but I guess I wasn't good enough for you.
- Evet, ben Shondra ama sanırım senin için yeterince iyi değildim.
I used to think you hated me... because you thought I wasn't good enough for Lori... but that's not it.
Benden nefret ettiğini biliyorum... Çünkü Lori için yeterince iyi biri olmadığımı düşünüyorsun... fakat bu doğru değil.
It was bad enough, ten's of thousands of people killed, the country practically devastated, may never recover, but it had an army to defend it. In El Salvador and Guatemala, that wasn't true, the army was the State terrorists.
Şu yeterince kötüydü, onbinlerce insan öldürüldü, ülke tam anlamıyla mahvoldu, belki de asla düzelemeyecek, ama kendini savunmak için bir ordusu vardı.
But it wasn't enough.
Ama yeterli değildi.
but it wasn't 208
but it's ok 45
but it's over 138
but it 307
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's ok 45
but it's over 138
but it 307
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it didn't work 94
but it's not a big deal 20
but it's not 463
but it's cool 35
but it's 672
but it's worth it 73
but it's not working 36
but it's the truth 86
but it's not your fault 28
but it didn't work 94
but it's not a big deal 20
but it's not 463
but it's cool 35
but it's 672
but it's worth it 73
but it's not working 36
but it's the truth 86
but it's not your fault 28