English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But there's a catch

But there's a catch translate Turkish

66 parallel translation
But there's a catch in it.
- Ama bir sıkıntı var.
Yes, I'm bailing out, but there's a catch.
Evet, atlayacağım, ama ufak bir sorun var.
But there's a microphone right there to catch the last gurgles... and Technicolor to photograph the red, swollen tongue! Shh.
Ama son çağıltıları duyacak bir mikrofon var, yutulan dilin fotoğrafını çekecek Technicolor var.
But wait till there's a bad catch and money's short.
Ama bir de kötü günler gelip, parasız kaldığınızda gör.
But there's a catch.
Ama bir madde var.
But I figure there's enough women out there... for a brother who's supposed to be your partner, you can go out there and catch.
Οrtağιmιn karιsι söz kοnusuysa... dιşarιda yeterince kadιn νar, git οnlarι taνla diye düşünürüm.
All right but watch out, there must be a catch ; he's got some funny clothes on.
Pekala, ama dikkatli ol bir bityeniği olmalı ; komik elbiseleri var.
But there's a catch to it :
Ama yakalandılar tabi.
But there's a catch.
Ama bir mesele var.
But there's a catch for the Bundys an ancient English curse that dates back to 1653.
Ama Bundy'leri bir sürpriz bekliyor 1653 yılına dayanan eski bir ingiliz laneti.
There's a chance we can catch them, but it means leaving right now. - We don't have much time.
Onları yakalayabiliriz ama hemen çıkmamız lazım.
But, unlike your bra, there's a catch.
Yalnız sıkı tutmak zorunda olduğu bir şey var, sutyenine benzemez bu.
And we couldn't catch the rats, but there was a snake there.
Sıçanları yakalayamıyorduk ama yılan da olurdu orada.
I believe so, but there's a catch.
Olabilir, ama bir durum var.
But there's a catch!
Ama dahası var!
They have the most beautiful view, but there's a catch :
En güzel manzaraya sahiptirler ama
But there's a catch.
1916 yılında
But there's a catch.
İşin bir boyutu daha var.
I could have hired any number of punters to help me blast my way in there, but there's a catch :
Bu iş için başkalarını tutabilirdim ortalığı birbirine katacak, fakat hedefim başka :
But there's a catch.
Henüz reşit olmadığın için, buna bir şartla izin veriyorlar Ama bir sorun var.
But there's a catch.
Ama bir şey var.
I know there's a catch, but tell me more.
Bunun bir tuzak olduğunu biliyorum, ama daha fazlasını anlat.
Okay, but wait. There's a catch. All right?
Tamam ama bir sorun var tamam mı?
But, Gibbs, there's a catch.
- Ama Gibbs, bir sorun var.
That's the easy part. See, old Chief there hates me, but he couldn't catch a cold in winter, and wherever Chief goes, Slade follows.
Gör, oradaki yaşlı Chief benden nefret eder, ama kışın soğuk almaz ve Chief nereye giderse Slade onu izler.
- But there's a catch.
- Ama bir şey var.
- It is, but there's a catch.
- Öyle ama bir şart var.
There's a lot of fish in the sea but after you catch them and eat them, then what?
Denizde bir çok balık var... ama onlar yakalayıp yedikten sonra Sonra ne oluyor?
I'm not joking but I think there's a catch.
Ne yaptığını bilmiyorum ama iyi bir planın olduğuna eminim.
But there's a catch. We'd only have a three-hour window to administer these meds.
Ama, bu ilaçları vermek için 3 saat zamanımız var.
But there's a catch...
Fakat bir aldatmaca var...
Atlas eventually returns with the Apples but there's a catch.
Atlas sonunda elmalarla birlikte döner fakat bir sorun vardır.
I invite you out to dinner to catch up and have a few laughs but there don't seem to be many laughs around these days.
Yemek yer, biraz güleriz dedim ama son günlerde gülecek pek bir şey kalmamış.
It's within our jump range, but there's a sizable catch.
Sıçrama menzilimiz içinde, ama oldukça büyük bir sorun var.
I'm bailing out but there's a catch.
Atlayacağım ama bir sorun var.
I'm not joking but I think there's a catch.
Ne yaptığını bilmiyorum ama iyi bir planın olduğuna eminim. Aklında bir şey var mı?
But if you had a really high-speed camera that could catch it as it was spinning, you would discover that there's more to it than you realized.
Ama gerçek hızlı bir kamerayla büküIdüğünü yakalayabiliriz ve oraya gerçekten dikkatli baktığınızda keşfetmeye başIıyoruz.
I mean, but if you sing it, I can catch a vibe and I can have a dope mix tape with some old-school jams on there.
Söylersen duyguyu yakalayıp eski tarz ile birlikte karışık kayıt yapabilirim.
But there's a catch.
Ama bir şeyi kaçırıyorsunuz.
You get one night with her, but there's a catch.
Bir geceyi onunla geçireceksin ama bir şart var.
Yeah, but there's a catch.
Evet. Ama bir şart var.
But... there's a catch.
Ama bir sorun var.
- No, he got away, but there's still a chance we might catch him.
- Hayır, kaçmış ama hâlâ yakalama şansımız var.
But before you try jumping into one, be aware there's a catch.
İçine atlamadan önce temkinli olmakta fayda var.
But there's a catch.
Fakat bir sıkıntı var.
But there's a catch - the birds can only fly if they become part of the airshow that is closing the airport for the day.
Ama bir sıkıntı var. Sadece hava gösterisi yaptıklarında havalimanı bir günlüğüne kapanıyor.
But there's a catch.
Ama bir bityeniği var.
Um, I have to catch a boat, and, like, five planes to get home, but there's something I need to say, okay?
Yetişmem gereken bir tekne ile beni eve götürecek 5 tane falan uçak var, ama gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum, olur mu?
But if you wait, there's still a chance you can catch the whole gang.
Ama beklersen bütün çeteyi yakalamak için hâlâ bir şansın var.
Well, not to Indiana, but there's a 9 : 00 red-eye to Lisbon, and then I can catch the 4 : 30 A.M. back to Edinburgh, connect through Houston, head on up to Cincinnati and then rent a car, drive around 90, and I'll be home two hours earlier than if I flew home as planned.
Aslında, Indiana'ya değil 9 : 00'da Lizbon'a şafak uçuşu var sonra da 4.30 uçuşunu yakalayıp Edinburgh'ya dönebilir, Houston üzerinden Cincinnati'ye gidip, kiralık arabayla 140 km / s hızla plandan iki saat önce evde olabilirim.
But, there's a catch.
Ancak, bir nokta vardır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]