English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But together

But together translate Turkish

7,510 parallel translation
So this will be a big endeavor, but together we'll be able to get them through this joyous but difficult time.
Biraz emek vereceğiz ama bu sevinçli fakat zor zamanlarında onlara yardımcı olacağız.
But together, we're a force.
Ama birlikten kuvvet doğar.
But I'm gonna help you get your life back together.
Ama hayatına çekidüzen vermene yardım edeceğim.
But then after a few... 6 weeks, him and his girlfriend Started to get back together
Ama sonra birkaç... 6 hafta sonra o ve kız arkadaşı tekrar birlikte olmaya başladı.
We had class together, so we were polite, but, you know, It was really shitty.
Beraber derse giriyorduk, kibar davrandık ama gerçekten boktandı.
The Blade might be powered down, but the Mark is not, and I'm doing everything I can to keep it together.
Tamam bak bıçak belki gücünü kaybetti ama mühür değil ve ben de elimden geleni yapıp sakin kalmaya çalışıyorum.
Performing in front of a big audience will force them to band together. But if you don't know them very well...
Büyük bir seyirci karşısında sahneye çıkmak grup olarak birbirlerine bağlanmalarını sağlayacak.
And I thought being away from you all these years would make me forget the love that we had together, but... it's only made me love you more.
Ve yıllardır uzak kalmanın sahip olduğumuz aşkı unutturacağını sanmıştım ama sadece seni daha fazla sevmemi sağladılar.
Ed and me, it's not been easy lately, but we're coming together now, working as equals, which is...
Ed'le son zamanlarda kolay olmadı ama buzları çözüyoruz şimdi. Eşit olarak çalışıyoruz ki...
But if we are to face Dahlia together, you will have to trust me.
Ancak eğer Dahlia ile birlikte yüzleşeceksek bana güvenmeniz gerekecek.
All vanished into thin air. So I put together a posse of guys from each of the covens, but the killer cloaked the kids so quickly, our locator spells was useless.
Her meclisten bir cadıyı alıp toplandık ama katil, çocukları öyle hızlı gizlemiş ki yer bulma büyümüz işe yaramadı.
I'll protect us, Esther, but come what may, we must remain together always and forever.
Bizi koruyacağım Esther ama ne olursa olsun her zaman ve daima birlikte kalmalıyız.
Sure, they don't ask a lot of questions, but it's inevitable someone puts two and two together.
Fazla soru sormuyorlar ama nihayetinde anlayacaklardır.
But you know, if we go together... I'm sure we won't ever get another chance at life.
Ama birlikte gidersek, hayatta kalma şansımız olmayabilir.
I've really enjoyed our time together, however brief, but with regret I must do what needs to be done.
Kısa da olsa, geçirdiğimiz zamandan zevk aldım ama pişman da olsam yapılması gerekeni yaptım.
But we were in country together.
Ama hepimiz bu devletin vatandaşıyız.
But I was just thinking, maybe you guys could work through this together.
Ama şey düşünüyordum belki de bu işin üstesinden birlikte gelebilirsiniz.
Yes, we were in the police academy together, but... but she...
Evet, polis akademisinde beraberdik, ama... ama o...
But I am hoping that by bringing the kids together, we can push everything out into the open.
Ama umuyorum ki çocukları bir araya getirip her şeyi açıklağa kavuştururuz.
Okay, but there's no rush, because we've only been together a month, so...
Tamam ama aceleye gerek yok çünkü daha bir aydır birlikteyiz.
But it is a-a great day for us all to-to be together and have fun.
Ama hep birlikte olup eğlenmek için harika bir gün.
I thought there was no way to beat him, but I was wrong,'cause we're all in this together, same as them.
Kazanmanın bir yolu yok sanıyordum ama yanılmışım çünkü onlar gibi, biz de bu yola birlikte baş koyduk.
But when I heard what was happening to people, it all started to come together.
Ama insanlara neler olduğunu duyduğumda parçalar yerine oturmaya başladı.
It's not that I don't enjoy our time together, but...
Birlikte zaman geçirmekten hoşlanmadığımdan değil ama...
But nevertheless, family must always stick together.
Yine de aile birbirinden ayrılmamalıdır.
But... I enjoyed our time together very much, Vanessa.
Ama birlikte geçirdiğimiz zamandan çok keyif aldım, Vanessa.
I know these last two weeks have been rough, and I'm sure no one enjoyed leaving their homes, but every time this town has been tossed a new challenge, we've defeated it, when we work together.
Son iki haftanın zor geçtiğini biliyorum ve eminim kimse evinden ayrılmaktan hoşlanmamıştır. Ama bu kasaba ne zaman bir zorlukla karşılaşsa birlikte çalışarak her seferinde bunun üstesinden geldik.
But we thought, if we were together... it wouldn't be so scary.
Ama düşündük de birlikte olursak... korkmayız.
But I managed to keep it together, didn't I?
Ama istemiyorum diye senin gibi de tozutmadım, değil mi?
I'm going to make a few appetizers and dips and the like. But you should probably put a few things together yourself. We can't have a party.
Aperatifler mezeler benden siz de bir şeyler alırsınız artık.
But we made it through that night together.
Ama o geceyi birlikte atlattık.
And it will never end. But you and I together... think of how powerful we could be.
Asla da sona ermeyecek ama sen ve ben birlikteyken ne kadar güçlü olabileceğimizi düşün.
I know this sucks but it's nice that we're doing this together. Even though we're not together.
Durum çok kötü, farkındayım ama tam anlamıyla beraber olmasak bile bu işi beraber yapmamız hoşuma gitti.
But... the bottom line is that... we're better together.
Ama asıl önemli olan beraberken daha iyiyiz.
But we'll be safer now that we're together.
Ama birlikte olduğumuza göre şimdi daha güvende oluruz.
I mean, I know she resented me for a time after we lost you, but I think now that we're back together, that we can...
Yani seni kaybettiğimizden sonra bana bir süre içerlendiğini biliyorum ama sanırım artık tekrar bir araya geliyoruz. - Dur lütfen.
But we're all tied together... a history that goes back thousands of years.
Ama bizler birbirimize bağlıyız. Binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişimiz var.
I know you've spent time in Russia, but we're putting together a European tac team that knows the terrain.
Rusya'da bulundun, anladım ama bölgeyi iyi bilen bir Avrupa ekibi kuruyoruz. Benim kadar bilemezler.
But we're together now.
Ama şimdi birlikteyiz.
But they have never announced that they are going to disarm the Templars. That's why we have to stay together.
Ama hiç bir zaman Tapınakçıları silahsızlandıracaklarını söylemediler işte bu yüzden bir arada kalmalıyız.
But you and me together would be like a four alarm fire in an oil refinery.
Kulağa sıcacık geliyor.
Sol, I know this isn't easy for you, but we will never be together if we don't pick a day.
Sol, biliyorum bu senin için kolay değil ama beraber bir gün kararlaştırmalıyız.
But I thought we'd have the day together.
- Günü birlikte geçireceğiz sanmıştım.
Now, let's do this together, but we-we gotta do it right.
Hadi şimdi beraber halledelim şunu, ama doğru yoldan.
That we live together, but we haven't said I love you?
Birlikte yaşıyoruz ama daha seni seviyorum demedik?
But we're not together.
Ama birlikte değiliz.
Most of what we know is pieced together from fragments, but it all started with the world getting sick.
Bildiklerimizin çoğunu küçük parçalardan birleştirdik. Ama her şey dünyanın hastalanmasıyla başladı.
But I mean, she had to put them together for a reason.
Yani, hepsini bir sebep için biraraya getirmiş olmalı.
I know, and I know you two have a long history that pre-dates me, but Iris, we live together.
Benimle çıkmazdan önce uzun bir geçmişinizin olduğunu da biliyorum. Ama Iris, artık biz birlikte yaşıyoruz.
But we'll find him, together.
Ama onu birlikte bulacağız.
But if there is anything that I have learned in our time together, Barry, it is that the only thing standing in the way of you achieving every goal that you set for yourself is you.
Birlikte geçirdiğimiz vakitlerden öğrendiğim tek bir şey varsa Barry başarmayı hedef edindiğin amaçlarına ulaşmak için önünde duran tek engelin kendin olduğudur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]