English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cardiff

Cardiff translate Turkish

396 parallel translation
Bronwyn and Ivor were to be married by the new preacher, Mr. Gruffydd... who had come from the university at Cardiff.
Bronwyn ve Ivor'un nikahını yeni vaiz, Bay Gruffydd kıyacaktı. Cardiff'teki üniversiteden geliyordu.
Father, in Cardiff the men are standing in line to have bread from the government.
Baba Cardiff'te insanlar devletten ekmek almak için sıraya giriyor.
To Cardiff to school, then the university to be a lawyer, is it, or a doctor?
Cardiff'teki okula mı gideceksin? Sonra da üniversite...
I teach history at a school in Cardiff.
Cardiff'te bir okulda tarih öğretmeniyim.
Cardiff was being bombed as well as London, wasn't it?
Sadece annelerinin yanında oturan bir grup bilgisayar manyağı.
Born in Cardiff, 1907.
Cardiff 1907 doğumlu.
I knew Willie right from the time when he was a boy in Cardiff.
Willie'yi Cardiff'ten, çocukluğundan beri tanırım.
Did he come from Cardiff?
Cardiff'ten mi gelmiş?
- I knew him in the old days in Cardiff.
- Onu eskiden, Cardiff'ten tanırdım.
- Here's the address that he gave me.
- Cardiff'i falan, her şeyi. Verdiği adres bu.
And I've not yet had the report from Cardiff.
Cardiff'ten halâ rapor almadım.
Me, jesse cardiff, and you know that!
Öleceğim! Öleceğim!
It's me, jesse cardiff, you hear?
Bir şeyler yemek ister misin?
Jesse cardiff, jesse cardiff... jesse cardiff, jesse cardiff, jesse cardiff.
Jambon var, yumurta, tost ve marmelat...
Mr. Jesse cardiff, who became a legend by beating one, but who has found out after his funeral that being the best of anything carries with it a special an obligation to keep on proving it.
Ve sebzeli patateslerimiz var, ama senin yerine olsam onların yanına yaklaşmazdım.
Cardiff's got a rift through the middle of the city.
Mesele şu : Cardiff'in göbeğinde kocaman bir yarık oluştu.
This nuclear power station right in the heart of Cardiff city will bring jobs for all!
Cardiff şehrinin merkezindeki bu nükleer elektrik santral, herkese iş sağlayacak.
Cardiff Castle will be demolished, allowing the Blaidd Drwg Project to rise up, tall and proud, a monument to Welsh industry.
Cardiff Şato'su yıkılacak ve Blaidd Drwg Projesi yükselecek övünerek, gururla. Galler sanayisi için dev bir yapıt.
Excuse me, my name's Cathy Salt, I represent the Cardiff Gazette.
Afedersiniz, Bayan Blaine. Ben, Cathy Salt. Cardiff Gazetesi'ni temsil ediyorum.
And the accident with the Cardiff Heritage Committee.
Ve sonra Cardiff Miras Heyeti bir kazada öldü.
We're hardly The Sunday Times, we're only the Cardiff Gazette, but we do have a duty to report the facts.
Biz Sunday Times değiliz, sadece Cardiff Gazetesi'yiz. Yine de bu gerçekleri yayınlamak zorundayız.
We're in Cardiff, London doesn't care!
Biz Cardiff'teyiz. Londra'nın umrunda değil.
Never mind Cardiff, it's gonna rip open the planet.
Durduramıyorum! Cardiff mühim değil! O gezegeni yırtıp açacak!
I'm Grace Cardiff, Hutch's friend.
Adım Grace Cardiff, Hutch'ın dostuyum.
Hello, Mrs Cardiff.
Merhaba Bayan Cardiff.
- I'm Grace Cardiff.
Ben Grace Cardiff.
And did those teeth in ancient time, walk upon England's mountains green...
Ve eski zamanlarda o dişler Yürümedi mi İngiltere'nin Yeşil dağlarında? LİBYA, CARDIFF ROOMS'TAN CANLI
Bring me my chariot of fire...
LİBYA, CARDIFF ROOMS'TA BİR ERKEĞİN HAYATI Bana ateş arabamı getirin
I TRACKED THEM TO CARDIFF POSING AS THE REVEREND SMILER EGRET.
Rahip Smiler Egret kılığında Cardiff'e kadar izlerini buldum.
ON MY ARRIVAL IN LONDON I DISCOVERED THEY HAD RETURNED TO CARDIFF.
Londra'ya vardığımda Cardiff'e geri döndüklerini öğrendim.
BACK IN CARDIFF, I RELIVED MY TRIUMPH
Cardiff'de zaferimi yeniden yaşadım.
And the great customer, Mr. Eric Praline who is understandably awed by the magnificence and even the absurdity of this great occasion here at Cardiff Arms Park has finally gone spare.
Müşteri Bay Eric Praline Cardiff Arms Park'taki bu büyük olayın ihtişamı ve hatta saçmalığı karşısında afallıyor.
Well, me and the boss is, uh, touring round, trying to find new branches, only the car broke down in Cardiff.
İşte, ben ve patronum bir iş gezisindeyiz... Cardiff'te bir yere şube açacağız. Giderken arabamız bozuldu uğrayayım dedim...
Hey, see what I bought Geraldine in Cardiff.
Bakın Cardiff'ten Geraldine'e ne getirdim?
World domination t-shirts are available From the bbc, world domination department, cardiff.
"Dünya Hakimiyeti" tişörtleri BBC, Dünya Hakimiyeti Kısmı, Cardiff'ten temin edilebilir.
'Cardiff 1, Wrexham 1.'
'Cardiff 1, Wrexham 1.'
Unless you're Betty from Cardiff.
Cardiff'ten Betty değilsen tabi.
Ask some house on the way into Cardiff.
Cardiff yolundaki evleri sor.
- Cardiff.
- Cardiff.
- Cardiff?
- Cardiff!
I knew you were returning'to Cardiff too soon. I told you so.
Yakında Cardiff'e döneceğini biliyorum.
This is Miss Elizabeth from Cardiff.
Bu Bayan Elizabeth, Cardiff'ten.
"I'll have some news," he said. "I'll have the part from Cardiff," he said.
"Havadislerim var" dedi. "Cardiff'ten," dedi.
And as you drive north from Cardiff look for the first big hill not just a hill, but a mountain and the children of the people who built it.
Güney Galler'de sormanı isterim, doğduğum köyde. Cardiff'ten kuzeye gidersen, gözlerin ilk dağı arasın... tepe değil, dağ... Ve onu yapan bu insanların çocukları.
I saw you fight in Cardiff, Wales.
Seni Cardiff'te dövüşürken gördüm.
- He had it all pat? - Yes, about Cardiff and everything.
- Her şeyi biliyor öyle mi?
Jesse cardiff, pool shark - the best on randolph street - who will soon learn that trying to be the best at anything carries its own special risks in or out of the twilight zone.
Senin oğlan nasıl ve çocukları? İyiler, sanırım. Sanıyor musun?
Jesse cardiff, jesse cardiff!
Sanırım kahvaltı iyi olurdu.
So what are you doing in Cardiff?
Cardiff'te ne işiniz var?
I don't know.
- Bilmem. 21. yüzyılda Cardiff'teyiz.
Cardiff, early 21st century, and the wind's coming from the... east. Trust me.
Ve rüzgar doğudan esiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]