Circulate translate Turkish
264 parallel translation
A man who doesn't spend his income... breaks the rhythm of life by not making money circulate.
Kazandığı parayı harcamayan biri para sirkülasyonunu engelleyerek hayatın ritmini bozmaktadır.
I hate those places where you circulate, the Clarence Hotel and those places.
O senin dolaştığın Clarence Oteli falan gibi yerlerden nefret ederim.
- Circulate.
- Dolasïn.
My daughter was not one to circulate ridiculous rumors.
Kızım gülünç söylentiler yayacak biri değildi.
- Circulate them, I guess.
- Yayacağım, sanırım.
- If the maid's appeal is overruled, it is further proof of the widespread rumours that circulate throughout the Christain world that this is not a religious but a political trial.
- Eğer Bâkire'nin isteği reddedilirse Hıristiyan âleminde bunun bir dini mahkeme değil de siyasi bir mahkeme olduğu söylentileri sağlamlık kazanmış olur.
I will circulate far and wide among you.
Size oranın harika olduğu hakkında güvence veriyorum.
That'll be the time required for the heart to circulate blood through the entire body.
Kanın tüm vücutta dolaşması için gerekli süre olmalı bu.
You've got to circulate around and cement Japanese-American relations.
Bu parti özellikle sizin için veriliyor. Her tarafa Japon-Amerikan ilişkilerinin ne kadar iyi olduğu yayılmalı.
We'll circulate a photo on the chance that someone saw you on your way home.
Belki biri seni Bayan French'in evinden çıktıktan sonra görmüştür diye fotoğrafı gazetelere dağıtacağız.
Let a little air circulate.
İçeri biraz hava girsin.
Circulate!
Dağılın!
Citizens, circulate!
Millet, dağılın!
There is no danger, circulate!
Tehlikeli bir durum yok, dağılın!
Do not remain here, circulate!
Bekleme yapmayın, dağılın!
Well, exterminators leave some windows open to help circulate the gas.
Şey, imha ekibi hava sirkülasyonu için bazı pencereleri açık bırakırlar.
Because you're not supposed to move. It makes the poison circulate.
Çünkü hareket etmemen gerekiyor - Zehri kana karıştırır.
But with ostensible acquittal your whole dossier continues to circulate.
ama sözde aklanmada dosyalar yok edilmez.
Even a quiet landscape even a meadow with the flight of ravens, harvests and grass fires even a road where cars, farmers and couples circulate even a holiday village with a funfair and a bell tower can become a concentration camp.
Sessiz bir kır, hatta kuzgunların uçtuğu, ekin ve çimen ateşleriyle bir çayır, hatta kağnıların, çiftçi ve çiftlerin dolaştığı bir yol, hatta eğlence parkı ve çan kulesiyle bir tatil köyü bile, bir toplama kampına dönüşebilir.
Locked doors can be forced, so that pure air may circulate through the temple. Not my words. Solomon's.
- Kilitli kapılar zorlanabilir, böylece mabedin içine saf hava dolabilir, bunlar benim değil, Sollomon'un sözleri.
Get 5,000 copies of this printed, and circulate them.
Bundan 5 bin tane bastırıp dağıt.
When you get inside, circulate around.
İçeri girince, etrafta dolaşın.
You go downtown, circulate around, let yourself be seen, and just don't let on that you suspect anything.
Kasaba merkezine gidin, etrafta dolaşıp insanlara görünün... ve bir şeyden şüphelenseniz dahi hiç kimseye çaktırmayın.
" Money should circulate like rainwater.
"Para yağmur suyu gibi dolaşmalı."
Feel free, Bob, to circulate, won't you.
Bob, sen kafana göre dolaş.
A natural cream that helps circulate the blood to your member.
Uzuvlarınızdaki kan dolaşımına yardımcı olan doğal bir krem.
- Where's he calling from? - The blood don't circulate. Jersey.
Kanın dolaşım yapmıyor.
I'll circulate photos to each of you after the meeting.
Toplantı bitince fotoğrafları hepinize dağıtacağım.
Circulate to your staffs this man's name and photograph.
Bu adamın ismini ve fotoğrafını adamlarınıza dağıtın.
You have to get out there and circulate.
Ortaya çıkıp dolaşmalısın.
Don't fight them. If you use your energy,... the poison inside you will circulate faster.
Onlarla dövüştüğün için... içindeki zehir bedenine daha hızlı yayıldı.
I mean, your first heart makes your - makes your blood circulate, right?
Yani birincisi kanın dolaşmasını sağlıyor, değil mi?
You have to keep moving. You have to circulate.
Bu yüzden dolaşım için hareket etmek zorundasın.
We can circulate our ideas and it's only with those we want to fight.
Fikirlerimizi açıkça söyleyebiliyoruz. Şu anda tek savaşımız bu şekilde bir yerlere varabilmek.
Hey, just circulate around. Just, you know...
Sadece çevreyi dolaş, sadece, bilirsin işte...
I'd better circulate the speech to the relevant department for clearance.
Konu ile ilgili bakanlıklara temizlikle ilgili konuşmanızı dağıtalım o zaman.
I want you to circulate among the children.
Çocukların arasında dolanın.
Private traffic may circulate but only if authorized by...
Şahsi trafiğe karışılabilir, ama sadece izinliyken... "
We're gonna wanna circulate this guy in some suburban lockups... for a couple of weeks till the burglary operation wraps up.
Hırsızlık operasyonu bitene kadar bu herifi 1-2 haftalığına... şehir dışında farklı hapishanelerde tutarız.
Their blood must circulate faster to keep their bodies warm.
Sıcak kalmaları için kan dolaşımı hızlanmalıdır.
We circulate an interagency memo saying that you two are suspected of moving a major load of coke.
Sizin büyük miktarda kokain sevk ettiğinize dair şubeler arası bilgi notu yayınlayacağız.
She just needs a little more time for the drugs to circulate.
İlacın kanına karışması için biraz daha zamana ihtiyacı var sadece.
They say if you put your head between your knees, it gets the circulation to circulate.
Eğer başını dizlerinin arasına koy derlerse sebebi dolaşımının dolaşması içindir.
Make copies, circulate.
Tamam. Kopyaları yapın, dağıtın.
Then let's circulate.
O zaman tur atalım.
Take this and circulate it in the Afghan quarter to attract customers.
Al şunu, Afgan bölgesinde dolaştır da müşteriler etkilensin.
When you have read them, you may decide to circulate them.
Onları okuyunca herkese açıklama kararını vermekte serbestsiniz.
That's why I think it's best to circulate a petition.
Bu yüzden en iyi şeyin dilekçe dolaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Kent, Surrey, Sussex, this area, a possible area of aterrisagem of the Germans, if they risked, e I remember to send to circulate the Winston, still must exist, e I wrote more or less this :
Kent, Surrey, Sussex gibi yerlere, Almanların muhtemel çıkarma yerlerine. - tabii eğer buna kalkışırlarsa -
Just circulate around.
Sadece çevreyi dolaş.
Well, I got to go circulate, and I'm going to see you girls later,
çok komik.