English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Clam

Clam translate Turkish

823 parallel translation
How about some clam chowder?
İstiridye çorbasına ne dersiniz?
Clam chowder.
İstiridye çorbası.
- I'll fix the clam chowder.
- Çorbayı hemen hallediyorum.
There's more than one way to open a clam.
Bir midyeyi açmanın başka yolları da vardır.
Oh, Mr. Clam, it's good for you.
Bay Clam, size iyi gelir.
Yesterday, a nightclub... Shut your clam, sister.
Kapa çeneni kadın!
You'd think the betting commissioner would know about the inside but that guy's like a clam.
Bahisçinin şebekenin içini bileceğini sanırsın ama bu tam bir kapalı kutu.
She'll shut up like a clam if she thinks we're examining her.
Kendisi muayene ettiğimizi sanırsa, çenesini sımsıkı kapatır.
The 10 years I've been at Key West... sailing master for the Claiborne family, I have seen them go broke... flatter than the shadow of a clam.
10 yıldır Key West'te Claiborne için yelken açıyorum. Gemilerin bir midye kabuğundan daha kolay parçalandıklarını gördüm.
Shut your clam traps. You boys will like whaling... if you can stand the stink.
Kokuya tahammül edebilirseniz balina avını seveceksiniz beyler.
Closes her mind like a clam.
Zihnini sımsıkı kapatmış.
Oh well, if you want to behave like a clam, you have not uttered a word since we left London.
Pekala, canın puıt gibi oturmak istiyorsa, Londra'dan ayrıIdığımızdan beri bir tek kelime etmedin.
Shrimp, clam, lobster.
Karides, istiridye, ıstakoz.
I couldn't quite make out if they talked to the clam digger or not.
Midye çıkaran çocukla konuşup konuşmadıklarını tam göremedim.
Make'em mad and they clam right up.
Sorularını dikkatli kurmalısın.
- How about an open clam?
- Açık midyeye ne dersin?
Biggest story ever to hit this planet, and I run into this human clam.
Bütün gezegendeki en büyük hikaye ve ben burada sıkıştım kaldım.
Stop breathing that clam sauce on me.
O istiridye sosunu üstüme üfleyip durma.
Here's what I call a clam!
Aradığım da buydu, bir deniz tarağı!
There's the male clam and the female clam.
Dişileri ve erkek olanları var. Hayır!
This is the male clam.
Bu erkek olanı.
A female clam is any clam you find with its mouth open.
Ağzı açık bulduğun deniz kestanesi mutlaka dişidir.
An inedible clam which you're willing to part with for very little money, I'm sure.
Eminim, pek az bir para karşılığında satmak istediğin yenmez bir midyedir.
Hell, you think I'm gonna clam up in front of the magistrate?
Kahretsin, sence hakimin önünde çenemi kapatır mıyım?
First you ramble on, then clam up... Whatever's convenient for you... If you're like that at work.
Önce abuk sabuk konuşuyorsun, sonra susup oturuyorsun hangisi işine gelirse eğer işinde de böyleysen.
Well, if you'll clam up for a while, maybe we'll find out!
- Şu çeneni biraz kaparsan, belki öğreniriz.
- I was so mad, I hit him with a clam.
- O kadar kızdım ki, bir deniz tarağıyla vurdum.
Well, if it isn't the old clam himself.
Bak sen, bu yaşlı kuku değil mi?
WHEN I EXAM INE YOU, YOU SHUT UP LIKE A CLAM.
Sizi yokladığımdaysa, ağzınızı mengene gibi sıkıca kapatıyorsunuz. - Gerçekten mi?
I want some clam, the softest part, it's necessary...
Bana midye! En tazelerinden olsun.
- I'd like clam too. - Ok.
Bana da midye.
Calm down, clam donw.
Sakin ol, sakin ol.
Just clam up. Don't say nothing.
Kimseye bir şey söylemeyiz.
Asparagus, chili beef, minestrone clam chowder, tomato, chicken gumbo turkey noodle, kangaroo tail vichyssoise, vegetable or just plain pea.
Kuşkonmaz, biftek, sebze çorbası midye türlüsü, domates, piliçli bamya çorbası hindili şehriye, kanguru kuyruğu kremalı patates, sebze ya da sadece bezelye.
Judy reminds me of a clam-shucker.
Judy bana istiridye presini hatırlatır.
- Another clam-shucker?
- İstiridyeci mi?
- l can make it taste like other things... lamb barbecue, clam chowder, cheese omelette, steak and onions...
- Başka tatlarda ekleyebilirim... kuzu barbekü, peynirli omlet, soğanlı biftek vs...
Furthermore, Dawn Palethorpe, the lady showjumper had a clam called Sir Stafford, after the late chancellor.
Dahası, binici Dawn Palethorpe'un Sir Stafford diye bir yengeci vardı.
– Will you clam up?
- Kapa çeneni?
Calm down, clam down.
Sakin ol, sakin ol.
Why don't you save your rapierlike wit for the clam diggers back home, Hawkeye?
Jilet gibi keskin zekanı kendine sakla, Şahin, memlekette midye avlarken işine yarar.
I got tonic water and clam juice, but they ain't cold.
Tonik ve soda var ama soğuk değiller.
- Do you want the clam juice?
- İstiyor musun? - Sıcak?
The great scallop... This tatty, scrofulous old rapist Is second in depravity only to the common clam.
Bu dağınık, terbiyesiz, ihtiyar tecavüzcü abazanlıkta istiridyenin ardından gelir.
What does a clam say?
Ketum biri ne der ki?
I like spaghetti with clam sauce. Mountains. Francis of Assisi.
İstiridye soslu Spagettiyi, dağları Assisi'li Francis'i sarımsak ve limonlu tavuğu John Wayne'i.
He drives off happy as a clam, whistling away only what he doesn't know is we've fiddled with his car.
Hiç bir şey olmamış gibi mutluca biner, ıslık çalarak uzaklaşır bilemeyeceği tek şey arabasını kurcalamamız olacak.
The same year, Camille McRae, 1929 Clam Queen of Pismo Beach, came to Hollywood in search of beauty and romance.
Aynı yıl, Camille McRae, 1929 Pismo Sahili Kraliçesi, güzelik ve romantizm bulmak uğruna Hollywood'a geldi.
Well, I happen to hold the clam sauce.
Ben de elimde krema tutuyorum.
- That shut her up like a clam.
Soytarı gibi kapatırdı çenesini!
Ok, I'm a clam.
Sustum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]