English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cleavage

Cleavage translate Turkish

351 parallel translation
When you bend over, I'm ashamed of your cleavage.
Eğildiğin zaman, utanıyorum. İçine düşüyorlar.
You see that cleavage?
Muhteşem değil mi? Göğüsleri gördün mü?
You used to show some cleavage.
Dekolte giyerdin.
You're a really nice girl, and I'm a nice guy, and you're very pretty with or without cleavage and...
Gerçekten çok hoş bir kızsın. Ben de iyi biriyimdir. Ayrıca dekolte giymeden de çok güzelsin.
- She's cleaning her cleavage.
- Göğüslerinin arasını siliyor.
she's supposed to show cleavage...
Göğüs frikiği vermesi gerekiyor.
You had a look at her cleavage?
Dekoltesine baktınız mı?
I'll have the cleavage. Uh, the special.
Ben göğüs isterim, şey spesiyalite.
Showing cleavage?
Açık bir şeyler?
- More cleavage, more dogs.
- Arayı aç. Daha sosisli olsun.
Show him some cleavage, OK?
Ona biraz çatalını göster, tamam mı?
Sometimes, just the sight of a muscular pair of arms or a hint of cleavage can activate a person's sex hormones, which then rouse the body and mind into action.
Kimi zaman sadece bir çift kaslı kol... ya da bir göğüs dekoltesi kişinin seks hormonlarını harekete geçirir, ve hemen sonrasında vücut ve akılda harekete uyar.
I'm sure lots of cool guys spend their Friday nights watching Star Trek reruns hoping to catch a glimpse of Klingon cleavage.
Eminim bir sürü havalı genç... Cuma akşamlarını Uzay Yolu'nun tekrar yayınlarını izleyip Klingon'ların göğüs çizgisini görmek umuduyla geçiriyordur
It was cleavage. I couldn't look away.
Göğüs dekoltesiydi, gözlerimi ayıramadım.
Looking at cleavage is like looking at the sun.
Göğüs dekoltesine bakmak, güneşe bakmak gibidir.
He caught me in a cleavage peek. So big deal.
Göğüs dekoltesine bakarken yakaladı, ne olmuş?
Who wouldn't look at cleavage?
Kim bakmazdı ki?
She's got nice cleavage.
Güzel dekoltesi var.
You two shouldn't have been looking at some 15-year-old's cleavage.
Siz de 15 yaşındaki bir kızın göğüslerine bakmasaydınız.
- There was cleavage in the area.
- Bölgede dekolte vardı.
You don't consider age in the face of cleavage.
Söz konusu dekolteyse gerisi teferruattır.
Men are obsessed with cleavage, women are obsessed with shoes.
Erkekler dekolteye takıntılıdır, kadınlar ayakkabılara.
To men, cleavage is like the nearest thing to a nearby UFO landing.
Erkekler için dekolte, yakınlarda bir yere UFO inmesi demek gibidir.
It's possible that aliens have landed and they haven't been able to get our attention because we're so preoccupied with cleavage and shoes.
Uzaylıların dünyaya geldiği ama dekolte ve ayakkabılarla ilgilendiğimiz için dikkatimizi çekememiş olmaları mümkündür.
I'll lean forward now and I'll show more cleavage.
Arkama yaslanacağım ve dekoltemi daha fazla göstereceğim.
Family, allow me to introduce to you the owner of our team the Chicago Cleavage and the owner of the best damn nudie bar in town Akbar Johnson.
Aile, size takdim etmeme izin verin : Takımımız "Chicago Meme Çatalı" nın ve... şehirdeki en iyi striptiz barının sahibi Akbar Johnson.
I'm just babbling like this because I'm staring at her cleavage.
Böyle boşboğazlık ediyorum çünkü onun göğüs çatalına bakıyorum.
Frankly, I don't think you have the cleavage for it. - Hi.
Açıkça söylemek gerekirse, sende onu taşıyacak göğüs yoktu.
Six-pack in the side cleavage.
Göğüs bölgesinde özel kaslar.
No staring at her cleavage.
Göğüs dekoltesine bakmak yok.
Yeah, a little more cleavage couldn't hurt.
Evet, biraz daha fazla açıklık can yakmaz.
She bought a killer dress that shows off her cleavage.
Bu akşamki gala için harika bir gece kıyafeti seçti.
Have you ever seen my wife's cleavage?
Karımın kıyafetini gördün mü?
That cleavage helped get me elected.
O elbise seçilmeme yardım etti.
That was just to shake the crumbs out of her cleavage.
Memelerinin arasına düşen kırıntıları temizlemek için kalkmıştır.
Your cleavage.
Elbisene.
He was staring right down my cleavage!
Göğüslerimin arasına bakıyordu!
And not even any cleavage.
Göğüslerin arasındaki boşluğu değil.
- Lucky means more cleavage?
- Şanstan kasıt, fazla dekolte mi?
- Cortical cleavage.
- Kortikal çatlak.
Just two weeks left till the time-honored combination of crepe paper, cleavage and crystal.
Krepon kağıtlarıyla kaynaşmaya sadece iki hafta kaldı, yarılmaya ve kristale. Balo.
I'm not a prude, I don't mind cleavage.
Aşırı ahlakçı değilim.
Oh, she leans over desks offering a little peek of cleavage.
- Masalara göğüslerini sunarak eğiliyor.
An Einstein with cleavage.
Einstein zekâsında.
- Tonight, you looked different great. - Oh God. I am so sick of this juvenile preoccupation with boob size and perkiness and cleavage and- -
Tanrım, meme ebadı ve dikliği gibi gençlik takıntılarından usandım artık.
- Show a little cleavage there.
- Biraz da dekolte gösterirsin.
What's the other 70 %, cleavage?
Öteki % 70 ne? Dekolte mi?
Or why not sit on top of a crypt and flaunt your neck cleavage until Dracula shows up?
Ya da daha iyisi, git bir mezarın üstüne otur ve Dracula ortaya çıkana kadar boynunu sergile.
I am so impressed that you can make a protest statement and show cleavage all at the same time.
Protesto edip aynı zamanda dekolteni göstermenle çok etkilendim.
Fragile, good cleavage.
Kolay kırılıp, yarılabilir.
Cleavage, poke.
Dekolte, dürt.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]