Clicking tongue translate Turkish

( CLICKING TONGUE )

Zavallı Leon.

[Prince clicking tongue] Oh, Sergio.

Sergio.

[Clicking Tongue] You can't blame me for your brother's problems.

( Morales ) Beni kardeşinin porblemi için suçlayamazsın.

[Clicking tongue] You know, the last time I was here, I forgot to ask the question, too.

Geçen gelişimde size bir şey sormayı unuttum.

I promised Pratima we'd both come. ( CLICKING TONGUE )

Ama ikimizin de gideceğine söz verdim.

( CLICKING TONGUE )

Yöntemini göster!

MICHELLE : I skipped breakfast. ( CLICKING TONGUE )

Kahvaltıyı atladım.

( CLICKING TONGUE ) Poor Freddy needs all the blood he can get.

Zavallı Freddy'nin bulabildiği bütün kana ihtiyacı var.

Seeking out of personal vendettas... ( Clicking tongue )

Kişisel intikamlar peşinde koşmak...

( clicking tongue )

( Dil tıklayarak )

( clicking tongue, then whistling )

( Tıklayarak dil, o ıslık )

So you can [Clicking tongue],

Yani sen gidip... [Clicking tongue],

( clicking tongue ) Yeah, I know.

Evet, biliyorum.

[Clicking tongue] Personally, I admire a woman with a deep appreciation for all things Colombian.

Şahsen, bütün kadınlar derin bir zevkle hayranım tüm Kolmbiya işleriyle birlikte.

Ticktock, Chloe. ( Clicking tongue )

Zaman geçiyor, Chloe.

[Clicking tongue] Ah, there it is. Okay, well, if that's what you want, maybe I shouldn't bring my ideas to NBC.

Tamam, şey, istediğin buysa, belki de fikirlerimi NBC'ye getirmemeliyim.

All that enthusiasm. ( CLICKING TONGUE )

Coşku dolu.

[Clicking tongue] Raw.

Çiğ.

You wouldn't believe the secrets he knows. ( CLICKING TONGUE )

Bildiği şeylere inanamayacaksınız.

[clicking tongue] No, it was called My Ancestors Were Smart Enough Not to Get Captured.

Hayır, adı Benim Atalarım Yakalanmayacak Kadar Zekilerdi idi.

[Clicking of tongue]

Çok fazla gürültü var.

[Clicking of tongue / chuckling]

Yapabilir.

( clicking TONGUE )

Siz bir kelebek orkidesisiniz.

( MOINIGHAN CLICKING TONGUE ) Birth control.

Doğum kontrolü.