Coachman translate Turkish
138 parallel translation
Where is that fool of a coachman?
Nerede o aptal sürücü?
Tell the coachman to take off his robe and put it under the other wheel.
Söyle sürücüye, o da kendi ipini diğer tekerin altından geçirsin.
He was coachman besides when he was a boy.
Ayrıca küçükken at arabası sürücüsüydü.
I think your coachman had better wait here.
Arabacınız burada beklese daha iyi olur sanırım.
Well, the coachman's safe.
Arabacı halloldu.
Well, that - that's the coachman.
İşte, arabacı.
A Royal Coachman, perhaps.
Royal Coachman kullanmalısınız.
Coachman, unharness the horses.
Hey, arabacı! Atların koşum takımını çıkar.
The coachman wishes me to remind Monsieur le Baron there are four horses to manage, and they're restless.
Arabacı size hatırlatmamı rica etti Sayın Baron atlar huysuzlanıyormuş.
I want Clivet's horses because I want the coachman.
Clivet'nin atlarını istiyorum çünkü arabacıyı istiyorum.
I shall take a good look at your new coachman when I come back.
Döndüğümde yeni arabacına iyice bakacağım.
Tell the old coachman we'll take him with the horses.
Yaşlı arabacıya onu atlarla aldığımızı da söyle.
Now, Coachman...
Evet, Arabacı...
Oh, dear! Where is that coachman?
Şu faytoncu da nerdeydi?
You see, into the gulf that separated this unfortunate couple... there was a coachman on the estate, a gay dog.
Bu talihsiz çiftin ayrıldığı fırtınanın ortasında malikanedeki bir faytoncu vardı.
- A coachman? - Yes.
- Faytoncu mu?
- I know what a coachman is.
- Faytoncu nedir biliyorum.
It brings up the dreadful, unfounded suspicion... we must carry to our tombs, as it is utterly untenable, that the coachman in both instances... need I say more?
Yoksa mezara dek götürmemiz gereken korkunç ve temelsiz şüphelere yol açar, çünkü her iki örnekteki o faytoncu baştan aşağı çürümüş... daha fazla söylememe gerek var mı?
But I took the further precaution of telling him the plot... of "Cecelia," or "The Coachman's Daughter," a gaslight melodrama.
Ama ben önlemimi aldım ve bir entrika anlattım "Cecelia," ya da "Faytoncunun Kızı" melodramı.
I'll buy my coachman a seat.
Yarın faytoncuma bir bilet alacağım.
The landlord is a former coachman of ours.
Sahibi eski arabacılarımızdan biridir.
For instead of a horse, you're the coachman, of course.
Şüphesiz, bir at yerine arabanın sürücüsü olacaksın.
Fortunately the coachman waited.
Şükürler olsun ki arabacı hala bekliyor.
- No. lt's a coachman. He's jumped down.
- hayır. arabacı. aşağı atladı.
Your coachman has abominable timing.
arabacın berbat bir zamanlayıcı.
- The coachman.
- Size kim söyledi?
- Who told you? - The coachman.
- Size kim söyledi?
If Your Grand Ducal Highness wishes the stable door locked, the coachman- -
Grandük Hazretleri ahırın kilitlenmesini istiyorlarsa...
And I, my coachman.
Ben arabacıma!
- This is Antonsson, the coachman.
- Bu arabacı Antonsson.
You think Dracula killed that coachman?
Sizce arabacıyı Drakula mı öldürdü?
Easy, coachman! Easy!
Yavaş ol, arabacı!
Otherwise the coachman will be convinced he is right.
Yoksa arabacıyı haklı çıkaracağız.
In my grandfather's time a coachman would not dare sit with us
Dedemin zamanında bir arabacı bizimle oturmaya cüret etmezdi.
Sigi, a coachman is waiting.
Sigi, arabacı bekliyor.
What was that about your coachman before?
Arabacınıza ne oldu?
He looks as crazy as your coachman did.
Arabacın gibi çılgın görünüyor.
And to top it off... I'm nearly chopped to pieces by that insane coachman... and nearly killed by my own son!
Bunlar da yetmezmiş gibi nerdeyse çılgın bir arabacı tarafından öldürülecektim ve neredeyse kendi oğlum beni öldürmeye kalktı!
I came first, and his coachman was late...
Ben önce geldim, sonra arabacısı geçti...
Maybe you need a coachman?
Belki bir arabacıya ihtiyacınız olur?
The coachman advised Burmin to wait.
Arabacı Burmin'e beklemesini tavsiye etti.
The coachman went to look for the road, and Burmin left alone.
Arabacı yola bakmaya gitti, ve Burmin'i yalnız bıraktı.
He went there, hoping to wait the coachman in the warmth.
Sıcakta beklemek umuduyla oraya gitti.
If only that coachman knew it, he did us a favor when he deserted us.
Arabacı bizi yolda bırakmakla bize iyilik yaptığını bilseydi.
- Coachman.
- Arabacıdır, efendim.
A coachman can't pay his debts, if his horse is dead..
Atı ölmüş bir arabacı borcunu ödeyemez arkadaşlar.
I bid you regard your coachman.
Arabacınıza selamlarımı iletin.
He is but a mere coachman
ama aslında adi bir hizmetçi!
That's easy. He told his coachman to head for Dacheng
Tamam, Dacheng'e gittiklerini söylemişlerdi.
I'm doing well as your coachman
Ama senin şöföründüm ben!
Look what happened to Master Tan's coachman
Bak, Tan Bey'in şöförünü bile katletmişlerdi! Böyle mi ölmek istersin?