Collaborative translate Turkish
62 parallel translation
The Collaborative Weapon, Lancelot!
Ve savaş aracı, Lancelot!
By some mutual consensus, some collaborative songwriting the piece changes slowly and often predictably.
Ortak bir anlayışla, işbirliğiyle beste yapıp şarkıları belirgin yavaşlıkta değiştirirler.
I feel collaborative.
Birlik içinde olduğumu düşünüyorum.
- We're building a new hospital for the 21 st century, scrapping the old model in favor of a more collaborative paradigm.
Yeni bir hastane kuruyoruz 21. yüzyıI için, eski modeli bozup işbirlikçi bir örnek kuracağız.
Renouncing collaborative administration, it proclaims a new, 9 member commission.
Bilgiye aç olduğumuzu da belirtmemiz önemli bir husus.
I was drawn to the theater because of its discipline and collaborative spirit.
Beni tiyatroya çeken şey disiplin ve birlik ruhuydu.
It's the most collaborative of our ecosystem.
Ekosistemimizin en işbirlikçi örgütleridir.
Our students may not wear baggy pants or colours or insignias that are commonly associated with gang activity. This policy was a collaborative effort.
Öğrenciler okula bol pantolon çete işareti olabilecek renkte giysiler ve işaretlerle gelemezler.
This is the most collaborative bunch on the Hill...
Elle, bu grup buranın en yardımsever topluluğu.
that medicine is a collaborative effort.
Tıp ortak bir çabayla yürür.
That's not very collaborative.
Bu ortaklık anlayışına pek uygun olmadı.
I intend to encourage more collaborative spirit among the departments.
Bölümler arası işbirliğini destekleyeceğim.
And they ended up giving life to this whole new art form this great collaborative enterprise that we still carry on today.
Bu yeni sanata, bu büyük ve işbirliği içinde yürütülen kuruma onlar hayat verdi.
It's called a "collaborative divorce."
Buna anlaşmalı boşanma deniyor.
It's collaborative.
Yanındakilere kulak veriyor.
And then every male in the room fell totally in sync, resulting in the rarest of all phenomenon, the seamless, collaborative guy-lie.
O anda, tüm erkekler eşzamanlı düşündüler ve çok nadir yaşanan bir hadiseye imza attılar : Doğal, işbirliği içinde, erkek yalanı.
Let's just say our collaborations haven't been so collaborative lately.
Son zamanlarda işbirliğimiz pek işbirliğiyle yapılmıyor diyelim.
You know how it is, collaborative, sometimes it's hard to tell where an idea comes from.
Nasıldır bilirsin, kolektif olarak. Bazen fikrin kimden çıktığını söylemek zordur.
I know I'm always preaching That profiling is A collaborative effort, But this one wasn't.
Her zaman profil çıkarmanın takım işi olduğunu söylerdim, ama bu değil.
Both Knox and Newberry were huge proponents of collaborative work.
Knox ve Newberry ortak çalışmanın büyük destekçileriydiler.
collaborative lies.
Yani işbirlikçi yalanları diyorum.
For some plants, the relationship with their pollinators is not collaborative, it's war.
Bazı bitkilerin polen yayıcılarıyla olan ilişkileri işbirliğine dayanmaz bir savaş olur.
They don't have any problems with the unions because General Motors has a more collaborative approach to management.
Sendikalarla bir sorunları yok. Çünkü General Motors'un yaklaşımı daha bir işbirlikçi.
I'm trying to be collaborative with you and Ray- - It's okay.
Sen ve Ray ile birlik sağlamaya çalışıyorum.
But if we change our perspective we could see this as a collaborative effort.
Şu da var. Açımızı değiştirip bakarsak, Bu cinayet hepsinin ortak kararı da olabilir.
it's one of those moments where you really understand The making of a television series Is an incredibly collaborative effort. go!
- Bir televizyon dizisi yapmanın, inanılmaz bir işbirliği ve gayret istediğini, anladığımız anlardan biriydi bu.
You remind me of Deborah Kerr in Black Narcissus. Anyway, granted, despite what André Bazin might say, films are a collaborative art form.
Her neyse, André Bazin'in söylediğinin tersine filmler işbirlikçi sanat eserleridir.
That he's collaborative.
İşbirlikçi biri. Bu onun meşgul olmadığını göstermez.
Well, that was collaborative.
Çok yardımcı oldu.
Moviemaking is a collaborative art, even for an auteur.
Film yapmak bir birlik sanatıdır, hatta bir asi için bile.
Collaborative, fun, and a little dangerous.
İşbirlikçi, eğlenceli ve biraz tehlikeli.
We emphasize collaborative medicine here.
Burada işbirlikçi bir yaklaşımla çalışıyoruz.
It's that level of collaborative effort.
O seviyede bir iş birliği gerektiriyor.
Although she seems collaborative, and is quickly recovering her language skills..
Çabalarımıza karşılık veriyor ve dil becerilerini de hızla geri kazanıyor.
Russell Crowe is more collaborative.
- Russell Crowe daha işbirlikçi.
North Korea is more collaborative.
Kuzey Kore daha işbirlikçi.
You see, these interns are smart, collaborative, pretty...
Bu stajyer olan, Görüyorsunuz akıllı, işbirlikçi, oldukça...
Okay, yeah, we really need to work on our collaborative process.
Evet, çalışabilmemiz için süreç içerisinde işbirliği içinde olmalıyız.
Now, any of y'all got any collaborative agendas in the works, I want to see them.
Gündeminizde herhangi bir işbirliği varsa bilmek istiyorum.
It's a totes collaborative thing.
- Külliyen işbirlikçilik söz konusu.
I thought this was a collaborative defense.
Bu savunmanın işbirliği içinde olduğunu düşünmüştüm.
Artist Joel Windle has found a new take on collaborative art.
Sanatçı Joel Windle yeni oluşan bir katılımcı bir sanat buldu.
" is a collaborative effort.
" Ortak bir çabadır.
Xavier is innovative and, most importantly, collaborative.
Xavier yenilikçi ve en önemlisi işbirlikçi birisi.
And if we're gonna have this incredible, explosive, sexually collaborative, musical, love relationship, which I can totally see, to be honest with you, maybe right now what you need to be doing is exploring and embracing your freedom and figuring out what it is that you really, really want.
Eğer bu inanılmaz, tutkulu, cinselliği paylaştığımız müzikal, aşk dolu ilişkiyi yaşayacaksak ki dürüst olmak gerekirse bunu açıkça görebiliyorum belki de şu an yapman gereken şey kendini keşfedip, özgürlüğünü kucaklayıp gerçekten ama gerçekten istediğin şeye karar vermen.
Now if you don't want to be collaborative on this, that's fine.
İşbirliği yapmak istemiyorsan tamam.
A collaborative effort by two writers, one male, one female.
Biri erkek, biri kadın ; ortaklaşa emek sarf eden iki kişi.
Well, it's a collaborative...
İş birliği yaparız.
But they're fantastically collaborative with all of us.
İkisi de herkesle inanılmaz bir işbirliği içinde çalışıyor.
And by the way, we're gathering collaborative evidence, and it's about as easy to find as getting wet in the rain. Scores of your arrests were bogus.
Gördüğümüz şeyler inanılmaz.
Kind of like a collaborative thing.
- Bu şarkı özel.