English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Conflicted

Conflicted translate Turkish

327 parallel translation
"at the last part of the speech dealing with the age of the Earth, " where my views conflicted with his.
Konuşmanın son kısmı, Dünya'nın yaşı meselesiyle ilgiliydi ve bu konudaki düşüncelerim onunkiyle taban tabana zıttı.
And once I had to preside at the trial of a man whose only crime was to have translated a Greek book that conflicted with the holy scriptures.
Ve bir keresinde tek sucu kutsal sözlerle çelişen Yunanca bir kitabı çevirmek olan bir adamın mahkemesine başkanlık etmek zorunda kaldım.
They're conflicted.
Çelişkili davranırlar.
Don't you look so very conflicted?
Çok çelişkili görünüyorsun.
- I'm conflicted.
- Kafam karıştı.
I think Charlie is conflicted at the moment.
Şu anda Charlie'nin kafası çok karışık.
Give us your best story - the one with little Niles and little Frasier at their conflicted best.
Giriş fikrini sevdim. Baba, bize en sevdiğin hikayeyi anlat. Anlaşamayan küçük Niles ve küçük Frasier'ı resmeden bir hikaye seç.
He covered her up afterward, because he felt conflicted.
Kızı örtüyor, çünkü yaptıklarından dolayı çelişkide.
These are the work of someone who is not conflicted at all.
Bu, çelişkide olan birinin işi değil.
You're conflicted, searching to find your way.
Mücadele içindesin. Yolunu bulmaya çalışıyorsun.
He's very conflicted, and he needed somebody to talk to.
Ortaklarıyla bazı sorunları varmış. Zor durumdaydı ve biriyle konuşmaya ihtiyacı vardı.
At first I was conflicted.
Sonuçta geldiğimiz yerler farklı.
Come on! This boy is conflicted.
Bu çocuğun aklı karışmış.
I'm conflicted.
Kafam karışık.
I was conflicted about being the keynote speaker at his funeral and...
Ve onun cenazesinde açılış konuşmacısı olduğum gerçeği, bende çelişik duygular uyandırdı.
You are erratic, conflicted, disorganized.
Sen değişken, uyuşmaz ve çatışma taraftarısın
Our conflicted nature, our individuality.
Çatışan doğamız. Bireyselliğimiz
You try watchin'Brad Pitt in Interview With A Vampire and not feel a little conflicted.
Bir de sen "Vampirle Görüşme" de Brad Pitt'i izleyip, etkilenmemeyi dene.
The conflicted yearnings...
Duyguların çatışıyor.
All right, maybe I was gonna whack you but I was real conflicted about it.
Belki vuracaktım. Bu konuda kararsızdım.
The man's conflicted, no doubt about it.
Hiç şüphesiz çelişkiler içindeydi.
I am hugely conflicted.
Ben de çelişkideyim.
I find myself conflicted.
Bu durum kafamı karıştırdı.
Ask him if he's conflicted about his house in the Hamptons.
Sor bakalım Hamptons'daki evi de kafasını karıştırıyor muymuş.
You're conflicted here.
Sen bu işe karışma.
You know what the philosopher Hegel said when someone claimed that his theories conflicted with reality :
Ünlü filozof Hegel... teorilerinin gerçeklerle çeliştiğini söyleyen birisine... şöyle cevap vermiş :
In that time, have you known me to be morally conflicted?
Bu süre boyunca hiç ahlaki çelişki yaşadım mı? - Asla.
Put the focus on how conflicted you- -
Ne kadar uyuşmazlık içinde olduğunu...
Nothing gives me more pleasure than to see you and your buddies all conflicted.
Hiçbir şey beni, seninle arkadaşlarının zıtlaşmasını görmek kadar eğlendiremezdi.
- I'm so conflicted.
- İkilemde kaldım.
Is there something that feels out of balance. or maybe you're conflicted about something?
Yolunda gitmeyen veya kafanızı karıştıran bir şey var mı?
Last night, when I saw you and Hector, I was so conflicted.
Sen ve Hector'u gördüğümde, kafam çok karıştı.
In this case, the Mick is both, so the Mick feels conflicted.
Bu durumda Mick her ikisi de. Bu yüzden de Mick'in kafası karışık.
She was conflicted about genetic research to begin with.
Başından beri genetik araştırmalara karşıydı.
Conflicted.
Çelişki dolu.
Maybe I'm a woman that meets a man who seems emotionally conflicted no relationship skills, and I figure, "Hey, that's for me."
Belki ben duyguları harap, ilişki yürütemeyen bir adamla tanışıp, "tam bana göre" diyen türden bir kadınım.
And every good writer has a conflicted relationship... with the place where he grew up- -
Ve her iyi yazar büyüdüğü, yaşadığı yerde... ilişkilerinde çatışmalar yaşamıştır...
It's very conflicted.
işte bu çatışmalar.
Sounds like your relationship with your father is conflicted.
Analaşılan, babanla olan ilişkiniz konusunda, anlaşmazlığa düşmüşsünüz.
The underworld will not tolerate a leader who's conflicted.
İçinde çatışmalar olan bir lidere katlanmayacaklardır.
Imagine you lived in a city ruled not by one set of traffic laws, but by two separate sets of laws that conflicted with each other.
Birbiriyle tamamen çelişen iki ayrı trafik kanununun aynı anda geçerli olduğu şehirde yaşadığınızı hayal edin.
I'm a little conflicted about contacting you with this.
Size haber verme konusunda biraz tereddüt ettim.
You and your friends, you're conflicted, you're confused.
Sen ve arkadaşların, sizler çelişki içindesiniz.
That's because there's nothing else to be conflicted about.
Öyle, çünkü çelişkide kalacak başka bir durum yok.
You know, really conflicted?
Bilirsiniz, gerçekten kafanızın karıştığı...
Macbeth is conflicted about the implications of his act.
Makbet zıtlıkların imasını anlatır.
But even some fictitious illness would not explain your reluctance to discuss your conflicted feelings towards your father.
Hatta uydurma hastalıklar bile sizin babanıza karşı olan karmaşık duygularınızı tartışmamayı açıklayamaz.
There was no solid evidence, but there was speculation... that his components conflicted with the guidance system... and caused the plane to crash.
Yön bulma sisteminde bir uyuşmazlık olduğuna dair söylentiler var.
And for a moment Michael was conflicted.
Bir anlığına Michael çelişkiye düştü.
It's because you're conflicted.
Bu çatışma, çünkü öyle.
[Sobbing] I'm kind of conflicted.
Tam bir çelişki içindeyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]