Converse translate Turkish
250 parallel translation
To confer, converse and otherwise hobnob with my brother wizards.
Diğer büyücü kardeşlerimle görüşmek, sohbet ve arkadaşlık etmek için.
Didn't she converse with the little man?
Bücür adamla konuştu mu?
That young lady didn't have no converse with no one.
Genç bayan kimseyle konuşmadı.
Shun her example, avoid her company, exclude her from your sports... and shut her out from your converse.
Onu örnek almaktan kaçının, onunla arkadaşlık etmeyin... onu oyunlarınıza katmayın... ve onunla konuşmayın.
When she arrives. Where can we converse undisturbed?
Geldiğinde, rahatsız edilmeden nerede konuşabiliriz?
I do not care to converse with you.
Sizinle muhatap değilim.
Would you like to converse in French?
- Fransızca sohbet etmek ister misin?
I speak several languages, play the piano, converse intelligently and have very nice teeth.
Birkaç dil konuşuyor, piyano çalıyor ve zekice tartışabiliyorum. Dişlerim de iyidir.
There's an intercom system in the tubes You may converse as long as you're able to.
Tüplerin içinde, kalabildiğiniz kadar kalın.
I'll turn on the dictorobitary so we may converse with them.
Ben onları buradan yönlendiririm.
Are there perhaps other subjects on which we can converse?
Neden? Belki başka konularıda konuşuruz?
Er, we shouldn't really converse about speaking.
Aslında sohbet etmemize gerek yok.
" Hear a Yorkshireman, or worse Hear a Cornishman converse
" Yorkshire'lıya bakın, daha beteri Cornwall'luya olun kulak misafiri
Now we can converse a mite together...
Şimdi beraber laflayabiliriz.
Dr. Jones has shown reluctance every time I've asked to converse with Kollos.
Çünkü, her defasında Kollos ile sohbet etmek istediğimde buna karşı çıktı.
Well, boy, are you unable to converse?
EvIat, konusamyor musun?
I can cure any sickness, converse with the dead and confound a thousand masters.
Her hastalığı iyileştirebilirim, ölülerle konuşabilirim ve binlerce ustayı alt edebilirim.
But we will prove the converse.
Ama biz bunun tersini ispat edeceğiz.
I will converse with Petrarch, with Ariosto,
Petrarca Aristo ile konuşacağım.
This ball and chain kind of makes it hard to converse.
Bu zincir, sohbet etmemizi zorlaştırıyor.
I converse out of courtesy.
Adama ben dolaylı konuşmam.
Hustings. Be good enough to inform the lady I have no desire to converse with her.
Hastings Lütfen hanıma söyleyin onunla konuşmaya niyetim yok
That is, if we are going to converse on this wireless.
Yani bu telsizle konuşacaksanız.
I was down in Converse, running down a prisoner of my own.
Converse'te bir tutuklunun peºindeydim.
Converse County Jail.
Converse ªehir Hapishanesi'nde.
I talk to polar bears. I converse with paramecium.
Kutup ayılarıyla konuşuyorum, paramesyumlarla sohbet ediyorum.
" Converse with her to put her mind at ease.
" Onunla konuş, rahatlatıcı sözler söyle,
Would it be possible to tell me if there is a Samantha Baker there? And if so, sir, may I converse with her briefly?
Orada Samantha Baker diye birisi var mı, var ise, onunla kısaca konuşabilir miyim?
Yeah, coolie, kiss my Converse!
Evet, amele, Converse'mi öp!
Intelligent converse is impossible.
Akıllıca söyleşmek imkansız. Siz tartışmıyorsunuz.
She and Herbert used to converse in Chinese.
Herbert ile aralarında Çince konuşurlardı.
You converse, you get prints and you split.
Konuş, parmak izlerini al ve ayrıl.
Most of my life I've been in places where... I've worked in places where it's difficult to converse with someone on equal footing.
Hayatımın büyük çoğunluğu insanları hepimizin eşit olduğuna inandırmak. zorunda olduğum yerlerde çalışarak geçti.
( THEY CONVERSE IN ITALIAN ) ( LAUGHTER )
- Nereye gidiyorsun?
Sure you could, and yet, many writers do everything in their power to insulate themselves from the common man, from where they live, from where they trade, from where they fight and love and converse and...
Elbette anlatabilirsin ama birçok yazar kendisini sıradan adamdan soyutlamak için elinden geleni yapıyor, mesela sıradan adamın yaşadığı, ticaret yaptığı, kavga ettiği, aşık olduğu, sohbet ettiği yerlerden...
I shall be on my way and leave you to converse with your skull.
Ben yoluma devam ediyorum ve seni kurukafanla baş başa bırakıyorum.
Just someone who can converse without falling into weepy tears over an old movie.
Sadece, eski bir film için... zırlamaya başlamadan konuşmayı becerebilecek bir kadın istiyorum.
Did you and Clifford converse?
Konuştunuz mu?
by most of the converse of polite society... which, if judged severely, would warrant the consignment to bedlam of many in this House!
Bu özelliği sosyetelerin çoğunda görülse de eğer bunların hepsini yargılasaydık şu anda burada bulunanların hepsi tımarhaneyi boylamıştı.
The picture of you trying to converse with Dad's cronies is priceless.
Bak, bütün gece onlarla sohbet ettiğin yalanı hiç işe yaramıyor.
Is your father a ghost or do you converse with the Almighty?
Baban bir hayalet mi yoksa Tanrı ile sohbet mi ediyorsun?
I told Martha you guys were cool, but the idea of having to meet you, having to converse with you, it just spooked her somehow.
Martha'ya sizin çok tatlı olduğunuzu söyledim ama sizinle tanışma ve sohbet etme fikri onu bir şekilde rahatsız etti.
You laying these slight sullies on my son as'twere a thing a little soiled i'th'working mark you, your party in converse, him you would sound having ever seen in the prenominate crimes the youth you breathe of guilty be assured he closes with you in this consequence :
Oğluma böyle yüklendin mi hafiften tezgahta kumaşı birazcık lekeler gibi dikkat et Reynaldo, karşındaki ağzını aramak istediğin adama. Saydığın kusurları biraz olsun görmüşse sözü edilen delikanlıda hemen katılacak söylediklerine kendi memleketinin deyimleriyle.
It will be most pleasant for me to have someone to converse with on terms of equality.
Eşit şartlarda konuşacak birine sahip olmam benim için çok iyi olacak.
To converse with a friend?
Bir arkadaşınızla görüşmek için bile mi?
L don't know how to converse.
Hiç konuşmasını bilmiyorum.
Who says that you cannot converse?
Kim demiş konuşmayı bilmiyorsun diye?
Showing disdain for his opponent's abilities Tatum is taking a short mid-round breather to converse with actor Charlie Sheen.
Rakibinin kabiliyetsizliğine acıyarak Tatum raunt ortası bir ara alıp oyuncu Charlie Sheen'le konuşuyor.
All I wanna do is converse with her.
Tek yapmak istediğim onunla tartışmak.
Do you want me to sit here silently while you three converse?
siz üçünüz konuşurken benim sessizce oturmamı mı istiyorsun?
Or the converse : The end of life, the right to die.
Ya da tam tersi ; hayatın sonu, ölme hakkı.
conversely 25
conversation 73
convenience 19
convention 25
convertible 27
conversations 18
convenient 78
conveniently 27
conversation 73
convenience 19
convention 25
convertible 27
conversations 18
convenient 78
conveniently 27