English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cooked

Cooked translate Turkish

2,948 parallel translation
I mean, if I can't convince her that I made a mistake, then my moose is cooked.
Eğer onu ikna edemezsem... hata yaptığıma dair, o zaman başım belada demektir.
The deal blew up, I couldn't repay the money, so I cooked the books to cover it up.
Anlaşma düştü, parayı geri ödeyemedim bende kapatmak için defterlerle oynadım.
Now the problem was... I don't know if the soil hadn't been cooked properly, - but Peter had a very, very bad upset stomach.
Bu sefer de toprağın iyice pişmediğinden haberim olmadığı için Peter'ın midesi bozuldu.
It had been cooked right through and also had been dipped in a garlic and herb marinade.
Her yeri pişmişti ve sarmısaklı baharat sosu bile sürülmüştü.
I would be happier having just a simple, home-cooked meal.
Sade, evde yapılmış bir akşam yemeğini tercih ederim.
Oh, let's see. After I cooked up a nice squirrel stew for my supper, I found a fine bottle of gin by my tent... there.
- Bakalım, akşam yemeği için güzel bir sincap yahnisi pişirdikten sonra çadırımda güzel bir şişe cin buldum.
I cooked some spaghetti for dear Atefeh.
Canım Atıfe'm için makarna yaptım.
Infact, mum's probably cooked tons and is expecting me right now.
Hatta annem şu an bir sürü yemek hazırlamış, sofrada beni bekliyor olabilir.
They can only be cooked in the orange frying pan at home.
Sadece pişmiş olursa yer. Evde öyle pişiriyoruz.
You see, they're not completely cooked.
Gördün mü? Sakın tamamını pişirme.
Not until after my home-cooked meal.
Ev yemeğimi yiyene kadar değil.
We cooked up a relationship.
Bir ilişki uydurduk.
Justin, you don't promise your fiancée a beautiful, romantic, home-cooked meal, and then serve up a plate of spaghetti.
Justin, nişanlına harika, romantik bir gecede yemek pişireceğini söyleyip, sonra da önüne bir tabak spagetti koyamazsın.
"P. S. Sorry to go without saying good-bye, " but when I realized my sentence depended on " whatever half-baked testimony you three bird-brains cooked up,
" Ek. veda etmeden gittiğim için üzgünüm, ama sonra kararın siz üç kuş beyinlinin hazırladığı yarım yamalak ifadeye bağlı olduğunu farkedince, şansımı denemeye ve bölgeden sıvışmaya karar verdim.
You cooked?
Sen mi pişirdin?
You cooked dinner at your house?
Evinde yemek mi yaptın?
Hey, whatever we're having, she cooked and froze two years ago.
Her ne pişirirse pişirsin, 2 yıl önce pişirip dondurduğu şeyler olacak.
Cooked that one up on the spot, did you?
Bunu bir anda uydurdun, değil mi?
The tent, the bar, feeding everyone? 300 chicken plates, 300 vegetarian plates. And one slow-cooked rotisserie lamb special-ordered by some idiot named Gupta.
Çadır, bar, herkesi doyurmak... 300 tavuk tabağı, 300 sebze tabağı ve Gupta adında bir beyinsizin özel sipariş ettiği kısık ateşte pişmiş şiş kuzu.
My wife has cooked something you love eating.
Eşim, Seveceğiniz yemekler yaptı.
I'd like to take Natalie home, let her get some sleep and a home-cooked meal.
Natalie'yi eve götürüp biraz uyutup ev yemeği yapmak isterim.
They all eat out everyday but yearn for some home cooked food... lf they taste Aunty's food once, the mess will surely be successful!
Her gün hazır yiyecek tükediyorlar, ev yemeklerini özlüyorlar... Teyzemin yemeklerini bir tatsınlar sen o zaman gör!
We help them. And you seem like you could use a home-cooked meal.
Onlara yardım ederiz ve biraz ev yapımı yemek size iyi gelirmiş gibi görünüyor.
I don't know who the hell cooked up this contract division bullshit, but we've got 1,372 plots to get through and on every single one I want the same thing- - six inches.
Bu saçma kontratı kim düzenledi bilemem ama kazmamız gereken tam 1372 parça yer var ve hepsinin aynı derinlikte olmasını istiyorum 15 cm.
Legally, she's an adult, yet she still has a brain that's- - well, let's just say a brain that's not fully cooked.
Yasal olarak, bir yetişkin, ve bir beyni de var ya da tam gelişmemiş bir beyin demek daha doğru.
The point is... If we don't solve this murder, you're cooked.
Demek istediğim eğer bu cinayeti çözemezsek, hapı yuttun.
He cooked dinner for me.
Bana yemek yaptı.
Which is a big deal, because I can't remember the last time I cooked something that didn't involve "pierce film with fork".
Aslında önemli bir olay. Çünkü hazır bir şeyler pişirmeyeli uzun zaman oldu.
I, uh, cooked up some of papa Sinclair's... famous skirt steak... and bought a few bottles of the good stuff... to go with it.
Ben, ah, babamın ünlü... bifteklerinden hazırladım... ve onunla gidebilecek iyi birkaç şey aldım.
It's perfectly cooked.
Harika kızardı.
I haven't tried what the new Ajumma cooked, so I don't know.
Yeni Ajummanın yemeklerini denemedim, bu yüzden bilmiyorum.
You guys cooked, so Diana and I - - Get dessert.
Siz pişirdiniz, Diana ile ben de tatlıyı yapalım.
Who cooked it?
Kim pişirdi?
Mummy has cooked
Annem pişirmiş olmalı.
And she cooked it at home
Ve bunu evde kendi pişiriyor.
She's cooked it very well!
Çok iyi yemek yapar!
Aren't the eggs cooked yet?
Hani, daha pişmedi mi yumurta, ha?
But canned beans aren't so bad. Once they're cooked over an oil drum fire under a bridge with the king of the hobos...
Konserve fasulye o kadar da kötü değildir tabii bir köprü altında aylakların kralıyla birlikte bir varilin üstünde pişirildiği sürece.
Oh, well, I usually order in, but tonight I wanted to do something special, so I had my assistant whip up a home-cooked meal.
Normalde dışarıdan söylerim, ama bugün özel bir şeyler yapmak istedim. Asistanıma ev yemeği yaptırdım ben de.
I mean, if I don't find somebody soon, my goose is cooked.
Beni önceden haber vermeden, yerine yedeğini koyamadan bıraktı. Yerine kimseyi bulamazsam ayvayı yedim.
When I cooked for him, he would say "Delicious, delicious!" while eating the food.
Ben onun için yemek yaptığımda, yerken "çok lezzetli, çok lezzetli!" derdi.
'The ears and tail to flavour stews,'and the trotters are cooked with lentils.'
Kulak ile kuyruk güveç ve yahnilere lezzet verir, paçalar mercimekle pişirilir.
The base has absorbed the flavour and the scorpion fish is cooked.
Zemin lezzeti çekmiş iskorpit de pişmiş.
'Whilst the cooked rice mixture was cooling off,'we went in search of two zesty oranges.
Pirinç piştikten sonra soğumaya bırakılırken iki adet lezzetli portakal bulmaya gidelim.
Inside here, we have the cooked aubergines.
Bunun içerisinde, pişmiş patlıcanlar var.
Yes. When was the last time dad put a home-cooked meal
Babalar en son ne zaman evde pişirilmiş yemeği...
And me and Cecilie cooked up a Mexican dinner.
Cecilie'yle beraber Meksika yemeği pişirdik.
Me and Cecilie cooked up a Mexican dinner.
Cecilie'le Meksika yemeği yaptık.
Now anyone can dazzle with a flavorful cassoulet or a slow cooked osso buco.
Herkes lezzetli bir etli türlü ile ya da kısık ateşte pişmiş İtalyan inciği ile harikalar yaratabilir.
- Cooked? - Lf you like.
Öyle de diyebilirsiniz.
I'm cooked, right?
Mahvoldum, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]