Cooked meal translate Turkish
248 parallel translation
- And I know how you traveling men... like to get a good home-cooked meal.
- Sizin gibi seyahat eden insanların ev yapımı yemekleri ne kadar çok sevdiğinizi de bilirim.
Say, I haven't had a home-cooked meal in year -
Ev yapımı yemek yemeyeli...
Let a guy eat a home-cooked meal.
Bırak da adam evinde yemek yesin.
I'd just about forgot what a home-cooked meal tastes like.
Ev yemeginin tadini neredeyse unutmustum.
Now, if you could talk your mama into feeding'me one, big woman-cooked meal, why, I figure it and that horned toad would be worth at least a lop-eared Yeller dog, don't you?
Şimdi, eğer annenle konuşabilirsen ve bana kadın eliyle hazırlanmış bir yemek verirse işte o zaman, bu boynuzlu kurbağayı, sarkık kulaklı, sarı bir köpekle değiştiğime değdiğine düşünürüm, olmaz mı?
My mouth's been watering a week for a home-cooked meal.
Bir haftadır o ev yemeklerini düşündükçe ağzımın suyu akıyor.
We had a home-cooked meal, and after dinner, Monique took me on a tour.
Ev yemekleri yedik. Yemekten sonra Monique bana evi dolaştırdı.
Well, I suspect you better come around here from time to time, get yourself a home-cooked meal.
Bence buraya zaman zaman gelseniz daha iyi olur, hem ev yemeği de yiyebilirsiniz.
We got all the natural accouterments to a home-cooked meal.
Bir ev yemeği için gerekli bütün malzeme var burada.
How would you feel about a home-cooked meal for a change?
Değişiklik olsun diye ev yemeğine ne dersin?
Well, he's gonna get the best home-cooked meal he's had in a long time.
Uzun zamandır yediği en iyi ev yemekleri........ onu bekliyor olacak.
A little home-cooked meal, that's what you need.
İhtiyacın olan şey, birazcık ev yemeği.
It won't be a home-cooked meal, you know
Ev yapımı yemek olmayacağını biliyorsun.
If you need a home-cooked meal, you just look up Sam and Lillian Fink.
Ev yemeği istersen, Sam ve Lillian Fink'i ara.
When I come home I want a home-cooked meal, not this frozen crap!
Eve geldiğimde ev yapımı yemek istiyorum, donmuş yemek değil!
Well, a home-cooked meal would be a nice change of pace.
hmm, bir ev yemeği güzel bir adım olabilir
How often do you get a good home-cooked meal?
Yapmayın. İyi bir ev yemeğini hangi sıklıkla yiyorsunuz ki?
You'd be advised to stay inside and have yourself a warm home-cooked meal.
Evinizde kalmanızı ve sıcacık ev yemeği yemenizi öneriyoruz.
We've just had our first home-cooked meal.
Evet. Bu evde yaptığım ilk yemek.
I haven't had a home-cooked meal in...
Ev yemeği yemeyeli...
I thought I'd pay you back with a home-cooked meal.
Sana ev yapımı yemekle borcumu ödeyeceğimi düşündüm.
What better way to mollify satisfy a hungry traveller than with a delicious home-cooked meal starting with a delicate Vak clover soup?
Aç bir gezgini zarif bir Vak yonca çorbası ile başlayan lezzetli bir ev yemeğinden daha iyi yatıştıracak başka bir şey var mıdır?
I think you need someone to make you a good home-cooked meal and make you smile.
Sena iyi bir ev yemeği yapan ve seni gülümsetecek birine ihtiyacın var.
" chewing on the last tiny morsels of a gnome-cooked meal.
" Ve cücelerin pişirdiği yemekten son küçük lokmasını çiğnerken,
Nothing like a home-cooked meal, honey.
Ev yemeği gibisi yoktur tatlım.
Maybe in exchange for a tour of the colony and a home-cooked meal?
Kolonide bir gezi ve ev yapımı yemek karşılığında olabilir belki?
I don't get a home-cooked meal too often out on the road.
Her zaman yolda ev yemeği yiyemiyorum.
I haven't had a home-cooked meal since...
En son ne zaman ev yemeği yemiştim...
You suppose a home-cooked meal might ease the pain a little?
Ev yapımı yemek, bu acıyı biraz hafifletir mi acaba?
My wife, Sherry, we're having a party Tuesday night- - for Walt and Bob Barrenger- - invite them over- - home cooked meal.
Karım, Sherry, salı gecesi bir parti veriyoruz- - Walt ve Bob Barrenger- - onları da davet et- - ev yemekleri olacak.
I'd like to have a home-cooked meal, a hug from my woman.
Ev yemekleri, ve kadınımdan sıcak bir dokunuş.
It's such a treat to have a home-cooked meal like this.
Ev yemeği benim için büyük bir ziyafet.
We'll have a home-cooked meal.
Görünüşe göre bu gece, ev yemeği yiyeceğiz.
I am never eating a home-cooked meal again, am I?
Bundan sonra ev yapımı bir yemek asla yiyemeyeceğim, değil mi?
Guess I'm hungry for a home-cooked meal.
Ev yemeğini özlemişim.
- So I just want to put it out there if you feel like a home-cooked meal, I'll keep the light on for you.
Ev yemeği istersen fazladan bir tabak var.
"And a meal of toads and unchristened children was cooked by Karna."
"Ve Karna kara kurbağa ve vaftiz edilmemiş bir bebekten bir yemek pişirdi."
We could have cooked that same meal for much less.
Aynı yemeyi daha az paraya pişirebilirdik.
I remember the first meal I ever cooked for him.
Ona pişirdiğim ilk yemeği bile hatırlıyorum.
In the evenings, she cooked a simple meal.
Akşamları, basit bir yemek yapardı.
- Dinner wasnt that bad? - Best meal I ever cooked!
- Akşam yemeği pek kötü değildi.
And I cooked you up your favorite meal.
Ve senin için en sevdiğin yemeği yaptım.
Those Sicilian women cooked us a terrific meal.
O Sicilyalı kadınlar bize harika bir yemek pişirdiler.
It's the last meal Mom cooked!
Anneciğinizin pişirdiği son yemek bu!
She Went Home, Cooked Her Brother A Beautiful Meal, Waited Until He Had Finished,
Eve gidip, erkek kardeşine çok güzel bir yemek hazırlayıp, kardeşinin yemeğini bitirmesini bekledi.
I cooked him his last meal.
Ona son yemeğini pişirdim.
Wednesday's the day that Neelix always cooked Trellan crepes... your favorite meal?
Neelix her zaman, senin en çok sevdiğin Tralyan kreplerinden yapardı.
Rose is just finishing her meal as I write this, and she tells me that she's cooked up something extra special and delicious just for me.
Ben bunu yazarken Rose yemeğini bitirmiştir muhtemelen. bana da dedi ki, benim için çok özel ve lezzetli bir yemek pişirmiş.
And after you cooked that lovely meal.
Üstelik güzel bir yemek hazırlamıştınız.
If you immediately know the candlelight is fire,..... then the meal was cooked a long time ago.
Mum alevinin ateş olduğunu bilseydin,..... yemeği çok daha önce pişirebilirdin.
Your husband, he never... he never cooked you a meal?
Kocan, sana hiç... Senin için hiç yemek pişirmedi mi?