English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cripple

Cripple translate Turkish

1,191 parallel translation
You don't have to run around like a cripple.
Sakat gibi dolaşmana da gerek kalmadı.
A cripple's no good for anything.
Sakatların kimseye yararı yok.
When I see a cripple, I always say it'd be better to do away with him altogether.
Bir sakat gördüğümde,... her zaman derim ki, seni ortadan kaldırmak en iyisi.
A cripple can't do as he wants anymore.
Bir sakat istediği her şeyi yapamaz artık.
I want to cripple them both.
İkisine de zarar vermek istiyorum.
He is as good as a cripple ;
Onu sakat bırakmışlardı... hatta şimdiye kadar çoktan ölmüş olmalı!
He never knew that she's a cripple because of him.
Adam, onun kendisi yüzünden topal kaldığını hiç bilmemiş.
That was twenty years ago and now she's a cripple.
Bu yirmi yıl önce olan bir şey. Ve şimdi topal.
But the nurse was so sloppy, she didn't put the bed rails up... and so the aunt fell out of bed and is now a complete cripple.
Ama hemşire o kadar dikkatsizmiş ki yatak korkuluklarını kaldırmamış ve teyzesi yataktan aşağıya düşerek sakat kalmış.
If she was trying to kill her husband, and in the process made my man, an employee and passenger in her car a cripple for life.
Kadın kocasını öldürmeye çalışıyorduysa, bu esnada....... arabadaki bir yolcu ve bir işçi olan adamım ömür boyu sakat kaldı.
You can't blame him no more than you could blame a cripple man for hobbling.
Onu, bir özürlüyü topalladığı için suçlayabileceğinden fazla suçlayamazsın.
- The damned cripple Li!
- Sırada kim var? Topal Li!
They seized everything, conquered, usurped, and you are the ultimate cripple in that house.
Herşeyi ele geçirirler, gaspederler, zorla alırlar,
My instincts tell me to mobilize, but the facts are that it would cost millions and just cripple the industry, business, essential services so hard if I follow my instinct.
İçgüdülerim seferberlik ilân et diyor. Ama milyonlara mal olacağı da bir gerçek. Bir de kötürüm kalmış sanayimiz, zorunlu hizmetleri de düşünürsek içgüdülerimin peşinde gitmem çok zor oluyor.
I'm not denying you my daughter because you're a cripple... but because... you're a phoney.
Özürlü olduğunuz için itiraz etmiyorum bu evliliğe. İtiraz ediyorum, çünkü siz bir sahtekârsınız.
Maybe he'II get mad at you Iike he did to his real sister and cripple you and take away your mouth so you won't be able to yell at him anymore.
Belki de, gerçek kız kardeşi gibi, seni de çıldırtacak, sakatlayacak, ağzını alıp götürecek... ve böylece artık bir daha ona bağıramayacaksın.
Are you talking about the cripple of the orphanage?
Boza Kardeş, bizim Karabaş'ı hatırlarsın değil mi? Ha, şu yetiştirme yurdunun topal orospusunu mu diyorsun?
What use was it for me, a wretched cripple, to get passage back by ship to England and make myself known to my old comrades in the regiment?
Benim için ne uygun olurdu ki, zavallı bir sakat olarak bir gemiyle İngiltere'ye dönmek ve kendimi alaydaki arkadaşlarıma tanıtmak mı?
If she hit it a little bit higher You could have been a cripple
biraz daha yukardan kesseydi erkekliğini kaybedebilirdin.
I could have been a cripple now!
Şimdi sakat kalmıştım.
You look good as a cripple.
Sakat biri olarak iyi görünüyorsun.
He said he hoped the people in church saw him because he was a cripple and that it might be pleasant for them to remember on Christmas Day who it was that made lame beggars walk and blind men see.
Eve dönerken bana kilisedeki insanların kendisini görmesini umduğunu söyledi çünkü o sakat olduğu için diğer insanların Noel gününde topal dilencileri yürütenin ve kör adamların gözlerini açanın kim olduğunu hatırlamalarının hoş olabileceğini söyledi.
He'd be making me a cripple.
Beni topal bırakacak.
- I'd rather die than marry that old cripple.
- Ölürümde varmam o pimpiriğe. - Varacaksın, hem de oynaya oynaya varacaksın.
Doctor. All right, doctor, you'll cripple him.
Doktor. pekala doktor, onu felç yapacaksınız.
I'm a cripple.
Ben sakatım.
Watson, the police have arrested a cripple.
Watson, polis bir kötürümü tutukladı.
Cripple?
Kötürümü mü?
You say he's a cripple?
Onun bir topal olduğunu söylemiştin?
One small step for man, one giant leap... for a cripple!
İnsanlık için büyük bir adım, koca, dev bir adam!
You're not a cripple.
Sakat değilsin.
And you two over there... the cripple and his crony.
Ve suradaki iki kisi sakat ve ahbabı.
I'll shoot you down, cripple
Seni vururum, topal!
so there I was a cripple at 20.
sonrasında 20 yaşımda bir sakattım.
You old cripple, where did your plumage go then, huh? Where did your plu...?
O gösteriş nerede, ihtiyar?
Tell you what... when we arrive Beersheba let's have a smoke... something for entertainment or you'll become cripple someday
Birüssebi'ye vardığımızda tüttürüp... eğlenelim biraz yoksa bir gün sakatlanacaksın
And all I want to do is hurt him, cripple him, get him off the table, and so he never dares try to compete against me again.
Tek istediğim onun canını yakmak, onu kırmak, masadan atmak,... böylece bir daha bana karşı yarışmaya cesaret edemez.
Cripple the dick!
O serseriye gününü göster!
Now they've got a cripple to fight their battles for them.
Şimdi de mücadele etmesi için sakat birini bulmuşlar.
Maurice... Would you walk with me if I were a cripple?
Maurice, sakat kalsam bana eşlik eder miydiniz?
- But he's a cripple.
Ama o bir kötürüm.
A cripple joke!
Sakat esprisi!
He made a cripple joke.
Engelli esprisi yaptı.
We'll cripple his car.
Arabasını bozarız.
If it's a reporter, cripple him.
Mary Poppins! Muhabirse sakatla.
Poor legless cripple!
Seni bacaksız kötürüm!
The child's a cripple, Face facts,
Senin çocuğun sakat. Gerçekleri unutma.
You're in love with a cripple!
Bir sakata aşık olmuş!
She's in love with a cripple!
Bir sakata aşık olmuş!
A cripple, Can't act,
Bir sakat. Hareket edemiyor.
Wheel out the cripple!
Sakatı dışarı atın!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]