Crying translate Turkish
16,293 parallel translation
We heard a rumor you were out here crying.
Burada ağladığını duyduk.
I don't know what people told you, but I'm not crying.
Size ne dediler bilmiyorum ama ben ağlamıyorum.
- Are you crying?
Ne oldu? - Ağlıyor musun?
So, I spend Christmas Eve drinking and crying.
Ben de Noel arifesini içerek ve ağlayarak geçiriyorum.
Stop crying.
Ağlamayı kes.
Lot of crying.
Bir çok kez ağladım.
Are you crying?
Ağlıyor musun?
Why are you crying?
Neden ağlıyorsun?
Brendan would just start crying uncontrollably.
Dediğine göre Brendan durduk yerde ağlamaya başlıyordu.
One of my friends looked out the door and seen him crying and then she came to me and then I went out there by him and I asked him what was wrong,
Bir arkadaşım kapıdan bakınca onu ağlarken görmüş. Gelip bana söyledi ben de yanına gidip nesi var diye sordum...
[Sue sighs, crying] You are a horrible, rotten human being.
Sen korkunç, kokuşmuş bir insan oldun.
She started crying.
Ağlamaya başladı.
Let's go if you're done crying.
Ağlaman bittiyse gidelim.
So, I'm going to need you to stop crying like a little girl, strap on a pair, stop wasting time feeling sorry for yourself, and let's bring this shit home.
Bu yüzden de senin küçük kızlar gibi mızmızlanmayı kesip, cesaretini toplaman ve kendine acıyarak vakit harcamaman lazım ki bu işi başaralım.
But I'm done crying'about it.
Ama bunun için ağlamayı bıraktım.
God, I don't even know why I'm still crying.
Tanrım, ben hiç... Neden ağladığımı bile bilmiyorum.
There should be more horses, more soldiers, more crying, more cameras!
Daha fazla at daha çok asker, gözyaşı, kamera!
Would you stop crying about the fucking elephant already?
Şu fil için sızlandığın yetmedi mi ya?
I'm just sayin', I'm not crying.
- Cidden.
Ma, stop crying.
Ağlama anne.
- Daisy, stop crying.
- Daisy, kes ağlamayı.
I could hear her husband crying through the wall all night long.
Kocasının duvardan geçen gece ağladığını duyabildim.
I'm crying!
Ağlayacağım resmen!
I'm crying because it's so pretty here!
Ağlayacağım çünkü burası çok iyi!
Is he crying?
Ağlıyor mu?
Yeah, and I'm still your mother, for crying out loud.
Evet ve ben hala senin annenim.
I fucked that crying divorced guy, Tony.
Boşanmış ağlak oğlan Tony'yi düzmüştüm.
I got up to go to the bathroom, and I saw you crying so hard.
Lavaboya gitmek için kalktım ve seni öyle bir ağlarken gördüm ki.
And while you two little germies are crying bloody mercy, pissing out of every single little baby orifice in your body, dehydrated as a fuckin'arab,
Ve siz iki küçük kurabiye esnasında Her birinden pissing, kanlı merhamet ağlıyor Vücudunuzdaki küçük bebek deliği,
Ew, are you crying?
Ew, ağlıyor musun?
I don't remember crying on my knees like that.
Ben hatırlamıyorum böyle dizlerimin üstünde ağlıyor.
So you started crying like a little girl.
Sonra küçük bir kız gibi ağlamaya başladın.
Crazy for crying...
- Ağladığım için deliyim...
Why are you crying?
Neden ağIıyorsun?
Are you crying?
Ağlıyor musun yoksa?
I'm crying.
Ağlıyorum.
[baby crying]
- Duruma göre bakacağız. Biz Earl'le bir süre daha kalabiliriz.
I love you. [soft crying]
Söyle bakalım kim bu Kaptan Pembe Pantolon?
- I've been crying for hours.
- Saatlerdir ağIıyorum. - Cidden mi?
You remember, when we were little, and I came home from school crying because Katie Moore cut off one of my pigtails?
Küçükken okuldan eve Katie Moore saç örgülerimden birini kestiği için ağlayarak dönmüştüm.
What you crying about?
Ne için ağlıyorsun?
♪ you can't stop crying ♪
Durduramayacaksın göz yaşlarını ~
You gave him a going away party, for crying out loud.
Ona yüksek sesle bağırdığın için partiden ayrıldın.
Wait, are you really crying?
Bekle, gerçekten ağlıyor musun?
But now she's running a fever and she won't stop crying, and somebody's got to take her temperature and I'm not gonna do it.
Şimdi ateşi var ve sürekli ağlıyor. Ateşine bakılması gerek ve ben yapamam.
Like, the theater kids would be hysterically crying in the bathroom stalls, visual artists like anything they could find.
Tiyatrocular, histeri krizine tutulmuş gibi sahne arkasında ağlardı, sinemacılar buldukları her yerde çekiyorlar..
[Sniffles] Are you crying?
- Ağlıyor musun?
Yeah, I'm crying.
- Evet ağlıyorum.
Why are you crying?
- Neden ağlıyorsun?
[baby crying]
Bu şimdiye kadarki en olaylı Anneler Günümüzdü.
[baby crying]
- Lama getirttiğine inanamıyorum.