Damage translate Turkish
12,051 parallel translation
If this negotiation goes off the rails, we could seriously damage this orchestra.
Eğer bu anlaşma kontrolden çıkarsa, bu orkestraya ciddi anlamda zarar verebiliriz.
There's severe lung damage here.
Akciğer hasarı var. Hemen ameliyathane ayarla.
You know that man could have serious organ damage unless you treat him.
Biliyorsun, eğer bu adamı tedavi etmezsen ciddi bir organ hasarı alabilir.
Yes, the damage is quite profound.
Evet, çok ağır darbeler almış.
We don't want to spook Gabriel, and we can't risk any collateral damage.
Gabriel'i ürkütmek ve insanları ateşe atmak istemiyoruz.
Three shooters down, minimal collateral damage.
Üç tetikçi yakalandı, hasar asgari düzeyde.
I was relieved that it was over with a minimum of damage, and I hate myself for that.
Ayrılığımızı minimum hasarla atlattığım için rahatladım. Sonra da kendimden nefret ettim.
Just enough to take Madaky out without causing serious damage to anyone around him.
- Çevresindekilere zarar vermeden Madaky'nin işini bitirmeye yetecek kadar.
What's your damage?
Senin derdin ne?
We don't want to damage Madison with our disagreements.
Madison'ı kendi sorunlarımızla yaralamak istemeyiz.
I did not mean for you to become collateral damage.
Bundan zarar görmeni istemezdim.
Enough to fetch a pretty penny and do some serious damage if it got into the wrong hands.
Yanlış ellere geçmişse iyi para kazandırıp büyük bir hasar verecek kadar çok.
Okay, I do not think that there was significant damage done to the server.
Tamam, sunucuya ciddi bir zarar geldiğini düşünmüyorum.
This damage was not caused by a discrete event.
Bu hasara farklı bir şey sebep olmuş olamaz.
Dr. Brennan, take a look at this perimortem damage.
Dr. Brennan ölüm zamanındaki hasara bakın.
So the damage on the ulna and mandible were both caused by the same weapon?
Yani dirsek ve çene kemiğindeki hasara aynı silah mı sebep oldu?
But the ulna was cut by a sharp-edged object and the damage on the mandible was inflicted by something with a blunt surface.
Ama dirsek kemiğindeki hasar keskin bir objeyle ve çene kemiğindeki hasar da keskin olmayan bir objeyle yapılmış.
Now, please see if the chain links line up with the damage to the mandible.
Şimdi, lütfen zincirin çenedeki hasarla iligisi olup olmadığına bakalım.
She fell to the floor, landing on her face, causing the damage to the maxilla and zygomatic.
Sonra da yüz üstü olarak yere düştü ve çenesinde ve elmacık kemiğinde hasara sebep oldu.
Cities B and D both sustained extensive damage.
Hem B hem de D Şehri de büyük hasar almış durumda.
Good,'cause I need you to help me do some damage to Gregory's credit card.
Çünkü Gregory'nin kartını çökertirken yardımına ihtiyacım var.
But I'm sober now, and part of me staying that way is repairing the damage I did.
Ama şu an temizim ve oluşturduğum hasarı tamir etmeye çalışıyorum.
Is there damage to the car?
Arabada hasar var mı?
Through any means necessary. Reputational damage, insults, human rights violations making their private life public... do whatever you need to do.
İtibara zarar vermek, insan haklarını ihlal etmek, hakaret, dedikodu,... özel hayatın ihlali aklınıza ne gelirse kullanın.
Reputational damage?
İtibara zarar verme mi?
I shouldn't be billing you for emotional damage.
Manevi hasar yüzünden tazminat davası açmamalıyım.
This secret tape is already causing irreparable damage to the important work that Dr. Fisher does, Your Honor.
Gizli kayıt Dr. Fisher'in yaptığı önemli işlere zaten tamir edilemez hasarlar veriyor, Sayın Yargıç.
Didn't do any damage to the smoke detector, or to the prints Vladimir Orlov left on the batteries.
Yangın ne duman detektörüne ne de Vladimir Orlov'un bataryalarda bıraktığı izlere zarar vermiş.
Now, one electric transformer suffered water damage from the roof rupture, but I shut it down, and the backup is compensating.
Şimdi bir elektrik trafosu çatıdaki yarıktan kaynaklı su hasarı almış, ama kapattım ve yedeği yerini telafi ediyor.
- Have to figure out what the damage is.
- Zararın ne kadar olduğunu bulmalıyız.
The damage my clients have done to this world was not intentional.
Müvekillerimin bu evrene verdikleri zarar kasten değil.
The blood loss has already caused too much damage.
Kan kaybı şimdiden çok hasar yaratmış.
She might have brain damage.
Beyin hasarı oluşmuş olabilir.
But I guess that rests on an opinion that transport in a barrel or some other container and being poured out would've done more damage to those human bone fragments than shoveling, sifting, putting into a box and transporting to Madison would've done?
Anladığım kadarıyla size göre kemiklerin bir fıçı ya da başka bir şey içinde taşınarak o çukura dökülmesi o insan kemikleri parçalarının kürekle çıkarılıp elekten geçirilmesi ve kutulanıp Madison'a gönderilmesinden daha fazla zarar verirdi?
Golden hours for nerve damage went by while you were in the car.
Sinir zedelenmesindeki ilk saatlerini arabada geçirdin.
Severe nerve damage in both hands.
İki elinde de ciddi sinir zedelenmesi.
Have you ever known anyone with nerve damage this severe to do this, and actually recover?
Böyle ciddi sinir zedenlenmesi olan birinin bunları yapabilip tamamiyle iyileştiğini gördün mü?
I... I don't think you realize how severe the damage is, I...
Zedelenmenin ne kadar kötü olduğunun farkında değilsi...
John will pay for the damage.
John zarar vermenin cezasını çekecek.
Just the physical damage alone.
Sadece fiziksel hasarı bile yeter.
A commission to document bomb damage in the provinces, and an exhibition in London straight after.
Eyaletlerdeki bomba hasarını belgeleyen bir komisyon, Ve düz Londra'da bir sergi.
- I need a damage report.
Bir hasar raporu gerekir.
I need a damage report.
Bir hasar raporu gerekir.
Honey, I'll tell you it's lucky you caught it when you did, because the damage is mostly superficial.
Hayatım, yangın çıkar çıkmaz fark ettiğin için şanslıyız çünkü hasar çoğunlukla yüzeysel.
Mr. Severin could've suffered brain damage.
Bay Severin beyin hasarına maruz kalabilirdi.
Your Honor there's no way Mr. Severin could've suffered brain damage because according to the law, the way I understand it it has not been proven in this courtroom that Mr. Severin, in fact, has a brain.
Bay Severin'in beynine bir zarar gelmesi mümkün değil çünkü yasaya göre, ve anladığım kadarıyla Bu mahkeme salonunda Bay Severin'in aslında bir beyne sahip olduğu kanıtlanmamıştır.
These pincers can inflict a lot of pain and damage.
Bu kıskaçlar çok acıtır ve hasar verebilir.
- Damage report!
- Hasar raporu!
Damage report now!
Hasar raporu, hemen!
Looks like you got the damage from that Zero
Görünüşe göre o Zero'nun bıraktığı hasarı...
The damage isn't permanent.
Paroksimal supraventriküler taşikardi bu.