English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Danger zone

Danger zone translate Turkish

109 parallel translation
I want to reach the danger zone by nightfall.
Akşam vakti tehlikeli bölgeye ulaşmak istiyorum.
Engineer backed his string of empty coaches into the danger zone... ... and the hurricane hit.
Makinist, boş vagonları tehlikeli bölgeye getirmeye çalışıyordu ki kasırga patladı.
You must move the king from the danger zone G8 to H7.
Şahı tehlikeli bölge olan G8'den H7'ye ilerletin.
Get the Enterprise out of the danger zone.
Enterprise'ı tehlike bölgesinin dışına çıkartın.
Voltage is in the danger zone!
Voltaj tehlike sınırına dayandı!
A number of animal experts, you know... but they all stop when they reach that same danger zone - that crucial instant where tampering with a dog's twisted mind just boomerangs.
Ama hepsi o tehlikeli bölgede, o önemli anda bir köpeğin oldukça karışmış aklını kurcalamanın geri teptiği anda çalışmalarını durdurdular.
The whole damn country is turning into a dope-taking, door-locking ulcerated danger zone of rabid scavengers criminal millionaires and moral sneaks.
Bütün ülke uyuşturucu alan kapılarını kilitleyen cani milyonerlerin saf ama sinsi insanların kuduz leş yiyicilerin dolu olduğu tehlikeli bir bölge haline gelmeye başladı.
Take a little ride into the danger zone
Tehlikeli bölgelere sür, ilerle.
This is a danger zone.
Orası tehlikeli bir yer.
The third danger zone is the southeast ridge, near the summit.
Üçüncü tehlike mıntıkası ise zirve yakınındaki güneydoğu sırtı.
So if you linger in a danger zone or cause trouble, we can identify you, and transmit radio waves that trigger an alarm and boom!
Eğer bir tehlike bölgesinde oyalanıyorsanız, ya da sorun çıkartıyorsanız, sizi farkedebiliriz ve radyo dalgaları göndererek bir alarmı çalıştırırız ve BOOM!
- Megumi's... This'll be a danger zone We've got to go south, hurry.
- Megumi'nin 321 00 : 35 : 37,346 - 00 : 35 : 41,266 burası tehlikeli bir bölge olacak güneye gitmemiz gerek, çabuk
We're near a danger zone!
Tehlike bölgesine yakınız!
Okay, you're in this, like, total danger zone.
Pekala, tehlikeli bir bölgedesin.
They're all in the danger zone.
Tamamen tehlike bölgesinin içindeler.
Every hour there will be a new danger zone.
Her saat yeni bir tehlike noktası olacak.
You're in the danger zone!
Tehlikeli bölgedesin.
This is a danger zone in a way.
Bu bir çeşit tehlike bölgesi.
And water is a danger zone.
Ve su tehlikeli bir bölgedir.
So if you linger in a danger zone, or cause trouble, we can identify you, and transmit radio waves that trigger an alarm and boom!
Eğer bir tehlike bölgesinde oyalanıyorsanız, ya da sorun çıkartıyorsanız, sizi farkedebiliriz ve radyo dalgaları göndererek bir alarmı çalıştırırız ve BOOM!
Megumi's This'll be a danger zone We've got to go south, hurry
Megumi'nin burası tehlikeli bir bölge olacak güneye gitmemiz gerek, çabuk
Bastard, you're fuckin'entering the danger zone.
Piç kurusu, tehlike bölgesine giriyorsun lan.
- Meet me at the Danger Zone now.
Tamam, derhal Tehlike Bölgesi'nde buluşalım. Peki.
Man, you're supposed to stay out of the danger zone to gather intel only.
Tehlikeli bölgeden uzak durman gerekiyordu. Sadece bilgi toplamalısın.
# She has danced into the danger zone
# Tehlikeli bölgelerde aşık atar #
If you get within 15 beats of your danger zone, it'll start to beep.
Tehlike bölgesine 15 kalp atışı kalacak kadar yaklaşırsan ötmeye başlayacak.
The Army have mobilised the trains and buses but there are still hundreds of thousands of people in the danger zone.
Ordu tren ve otobüsleri seferber etti, fakat tehlike bölgesinde hala yüz binlerce insan var.
Someone's taking the highway to the danger zone.
Birileri tehlikeli araziye girmeye çalışıyor.
The danger zone includes the Docklands Light Railways, 68 Underground stations, 3 World Heritage sites at risk, 8 power stations, dozens of museums, and, of course, your location in Whitehall.
Burada da görebileceğiniz gibi... 68 metro istasyonu, 30 tren istasyonu. Müzeler ve tabii ki şu an bulunduğunuz bina.
Approximately one and a half million people either live or work within the flood danger zone.
Yaklaşık olarak bir buçuk milyon insan.
But from June to November, many Caribbean islands become a danger zone
Fakat Haziran'dan Kasım'a kadar birçok Karayip adası tehlikeli bir bölgeye dönüşür.
She has danced into the danger zone
Tehlike bölgesine doğru dans etti
# You've been takin'them every day I'm in a danger zone #
Her gün onları alıyorsun da Ben burada tehlikedeyim
Lorraine... We're in the danger zone.
Lorraine tehlikeli bölgedeyiz.
It's like the danger zone.
Aynı tehlike bölgelerindeki gibi.
On the highway to the danger zone.
Tehlike alanına girdik tamam
He was in the danger zone.
"Tehlikeli bölgedeydi."
First thing they teach you in the training Is no matter what you do, Keep your hands out of the danger zone.
Eğitimde size öğrettikleri şey, ne olursa olsun ellerinizi tehlikeli bölgeden uzak tutmanızdır.
This is the danger zone, Ray.
Bunlar çok tehlikeli durumlar, Ray.
NARRATOR : That information is vital for the 100 million people living in the danger zone around the Himalayas.
Edinilmeye çalışılan bu bilgi Himalayaların etrafında yaşam süren yüz milyon insan için hayati önem taşımakta.
We just happened to land in the danger zone.
Tehlikeli bir durumdayız yani.
We don't have to call it the danger zone.
Buna tehlikeli durum dememize gerek yok.
Danger zone
Tehlikeli bölge.
Lana,'cause you're in the, uh, Danger zone!
Çünkü Lana, şu anda Tehlikeli Bölge'desin.
Don't they know you're in the danger zone?
Senin ip üstünde olduğunu bilmiyorlar mı?
Okay. ( SINGING ) Danger zone
Tamam.
But a good reason why over 20 million people carry on living so close to this danger zone is that this plate boundary has made California rich.
Eğer modern toplumun özünü yarıp geçen bir fay hattı varsa, o da budur. Ancak 20 milyondan fazla insanın, bu tehlike bölgesine bu kadar yakın yaşamasının iyi bir nedeni var.
But a good reason why over 20 million people carry on living so close to this danger zone is that this plate boundary has made California rich.
Ancak 20 milyondan fazla insanın, bu tehlike bölgesine bu kadar yakın yaşamasının iyi bir nedeni var. Kaliforniya'yı zengin eden şey, bu levha sınırı.
Danger zone.
Tehlike bölgesi.
If your man is in danger, he should get himself into a safe zone.
Eğer adamın tehlike altındaysa, kendisini güvenli bölgeye ulaştırmak zorunda.
The danger zone — from "Top gun."
- "Top Gun" filminden hani?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]