English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Decidedly

Decidedly translate Turkish

205 parallel translation
The patient lived a decidedly double life.
Hasta kesinlikle çift yaşam yaşıyordu.
Her condition is not sufficiently serious to be cause for alarm but it is decidedly delicate.
Durumu, telaşa kapılmayı gerektirecek kadar vahim değil... ancak oldukça hassas.
Your Honour, this is decidedly a case of manic depression.
Sayın Yargıç, bu kesinlikle manik depresif bir vaka.
This is decidedly irregular and smelly.
Bu karar kesinlikle düşüncesiz ve kötü kokan bir karar.
- Decidedly.
- Kesinlikle.
Upon my word, Miss Bennet! You express your opinions very decidedly.
Söylemeliyim ki, Bayan Bennet... düşüncelerinizi kararlılıkla dile getiriyorsunuz.
And anybody that buys a return ticket these days is decidedly an optimist.
Bu zamanda dönüş bileti alan da kesinlikle iyimser biridir.
Really, Eliot, that story is totally incredible and decidedly improper. Sorry, I had to tell it.
Gerçekten Eliot, bu hikâye tamamıyla inanılmaz ve kesinlikle yersiz.
I don't know how you came by this decidedly unfeminine interest in things.
Bu tür kadınsı olmayan şeylere nereden ilgi duyduğunu anlamıyorum.
Positively, no Decidedly, no
# İnanıyorum ki, hayır katiyetle, hayır #
And spend the rest of my life in jail. Decidedly not, Senor.
Onu öldüreceğim ve yaşamımın geri kalan kısmını hapiste geçireceğim.Kesinlikle hayır, beyefendi.
Decidedly... I'll go as soon as the much-awaited lady arrives.
Şüphesiz... çok beklenen hanım geldiği an gideceğim.
Decidedly.
Kesinlikle.
decidedly too strong
Kesinlikle çok güçlü.
You are young, the moon is out, you have passed your exam you have champagne, and a girl who is decidedly... attractive.
Gençsin, ay ışıldıyor, sınavını geçtin şampanyan ve oldukça... çekici bir sevgilin var.
It would have been decidedly unfair to those of you... with very small picture tubes.
Çok küçük ekran lambası sahiplerine muhakkak haksızlık olurdu.
You rose decidedly in my estimation.
Gözümde iyice büyüdün.
Well, I see her as a sturdy, healthy but decidedly homely child.
Bana göre güçlü, sağlıklı, ama kesinlikle gösterişsiz bir çocuk.
Oh, well, I feel decidedly better, decidedly better.
Evet. Şimdi daha iyiyim. Çok daha iyiyim.
Decidedly, you are even more beautiful, than my memory of you.
Hatırladığımdan daha güzelsin.
Well, maybe that's all right... for a bunch of powdered geegaws like you lot... but I'm feeling decidedly straight-jacketed.
Belki siz bunlara alışık olabilirsiniz ama ben deli gömleği giymiş gibiyim.
Very chilly weather. Chilly is decidedly the word!
Çok soğuk bir hava..... soğuk demek az kalır ama...
Oh, yes, decidedly.
Evet, kesinlikle.
We decidedly reject any attempt at supervision, any attempt at inspection of our country.
Ülkemizi denetleyecek, kontrol altına almaya çalışacak her girişimi kati surette reddediyoruz.
Decidedly, you have no chance.
Bugün şanssız günün.
Thanopoulos, he said, "If you're friend's smart he'll wanna look decidedly different to what he normally does."
Thanopoulos dedi ki, "Arkadaşın akıllıysa olduğundan daha farklı bir görünüşe bürünür."
How decidedly odd.
- Çok garip.
The abnormal personality of the subject... turned decidedly pathological.
Şahsın anormal kişiliği kesinlikle patolojiğe dönüşmüş.
But from kissing, most decidedly.
Ama öpüşmekle olabilir.
In a very personal way Perugino had absorbed the lesson of the great Piero della Francesca only to decline in his later years into a sort of convoluted and provincial formalism that decidedly undermines the power and originality of his later work.
Gayet kişisel bir şekilde Perugino büyük Piero Della Francesca nın dersini özümsemiştir sadece, sonraki yıllardaki bozuluşu bir tür...... çapraşık ve taşralı biçimcilik daha erken çalışmalarının gücünü ve orijinalliğini kesinlikle baltalamıştır.
- Decidedly we must not be found, not with the dirty laundry is washed.
- Kirli çamaşırların olduğu, yeri keşfederler.
I could not give a receipt for what I do not receive and I must decidedly get something.
Elime geçmeyecek şey için makbuz verecek değilim. Mutlaka dokunacağım bir şeyler olmalı.
There are decidedly points of interest in connection with it.
Bununla bağlantılı kesinlikle ilginç noktalar var.
Well, decidedly that.
Kesinlikle!
- Decidedly not.
Kesinlikle hayır.
Dr Watson was decidedly precise in his estimate of the closure of this case.
Dr. Watson, davanın kapanmasını kestirme konusunda son derece doğruydu.
You seem decidedly rusty to me.
Bana göre tamamen toy görünüyorsun.
- Decidedly.
- Muhakkak.
The place had taken on a decidedly feminine air.
Her yeri kesinlikle kadınsı hava sarmıştı.
Do you, Highside, wanna let this ugly old bag... handle your great big rod and little roller bearings in the decidedly up-and-down fashion?
- Biraz tango ver! Burada alışılmadık bir durum yaşadık, Sid. Sen, Highside, bu eski çirkin çantayla... Büyük silindirin ve küçük mil yatağınla kararlı bir şekilde yukarı aşağı gidip geleceğine yemin ediyor musun?
Since I am innocent of this crime I find it decidedly inconvenient that the gun was never found.
Bu suçta nasum olduğuma rağmen silahın hiç bulunamasını rahatsız edici buluyorum.
Jack, you'll be happy to hear we contacted President Nixon... and he's gonna grant you an extension on your income taxes... since you are most decidedly out of the country.
Jack, bu hoşuna gidecek. Başkan Nixon bizi aradı gelir vergisi ödeme tarihinin ertelendiğini söyledi çünkü şu anda ülke dışındaymışsın.
And maybe put a positive spin on what is decidedly a PR nightmare.
Belki de, birde diğer tarafından bakmak gerekirse, bu kesinlikle bir Güçlü İlişkiler kabusuna dönebilir!
You give your opinion very decidedly for so young a person!
Genç bir kıza göre görüşlerinizi çok net ifade ediyorsunuz.
September 13th my attempt to create the world's first anti-gravity device has taken a decidedly bizarre turn.
Eylül 13, dünyanın ilk anti-yer çekimi cihazını yapma çalışmam oldukça garip bir hal aldı.
Whenever you walk into the room, his respiration increases, his pupils dilate and the coloration of his ears turns decidedly orange.
Sen ne zaman odaya girsen, nefes alıp, verişleri artıyor ve kulaklarının rengi kavuniçi bir renk alıyor.
Another group decidedly "on the go" is the Merouville soccer team.
İşleri yolunda olan bir diğer grup da, Merouville Futbol Kulübü.
"It is decidedly so." Hmph.
Karar verilmiştir.
Decidedly.
- Kesinlikle.
- Most decidedly not.
Kesinlikle paylaşmıyorum.
The Lord's wickets would have been decidedly sticky, no?
Kalelerin zemini yapış yapış olmuştur, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]