Delusional translate Turkish
1,238 parallel translation
The Marker is making us paranoid and delusional.
İşaretçi bizi paranoyak yapıyor.
YOU SOUND DELUSIONAL. THE FUTURE?
Yanılma içindeymiş gibi konuşuyorsun.
You sound delusional. The future?
Yanılma içindeymiş gibi konuşuyorsun.
You were delusional.
Hayaller görüyordun.
So he's a delusional megalomaniac with benign intentions?
Yani iyi niyetli, hayal gören bir megaloman mı?
Was Jason Cahill just delusional?
Sence Jason Cahill hayal mi görüyordu?
But the blood he lost, he must be delusional.
Ama çok kan kaybetti. Sayıklıyor olmalı.
Ach, he's so delusional.
Hayal dünyasında yaşıyor.
Rogerwho sips his sillyjuice and goes on delusional rants!
İçkisini yudumlayıp hayallere dalan Roger.
If he is impaired or delusional, the result would be disastrous.
Eğer hasar görmüş veya zihni bulanıksa, Sonuç felaket olabilir.
Did you really think a dried-up old spinster and a pathetic, delusional cripple could harm me?
Eski bir kurusıkı tabancayla zavallı, yatalak bir delinin bana zarar vereceğini mi sanmıştın?
Delusional.
Delüzyonel.
Look, even if she did say something like that, she's a delusional girl, a drug addict on serious medication.
Kız öyle laflar ettiyse bile delinin teki o. Bir keş. Ciddi şekilde ilaç tedavisi görüyor.
Anybody delusional enough to eviscerate Annie Stuart would not be lucid enough to recount it the way he did.
Annie Stuart'ı parçalayacak derecede sanrılara kapılmış biri yaptıklarını yeniden anlatacak kadar aklı başında olamaz.
He suffered a delusional break due to methamphetamine and rock cocaine consumption.
Metamfetamin ve kokain kullandığı için ceza almış.
You have to realize that while the drug will make him appear to be asymptomatic it will not necessarily remove his delusional state.
İlacın etkisi altındayken iyileşmiş gibi görünebilir ama bu hayallerinden kurtulduğu anlamına gelmez.
The guy was a delusional psychotic.
Adam sanrılar gören bir ruh hastasıydı.
Dr. Phlox believes that... prolonged exposure to your pheromones makes men delusional... and extremely vulnerable to suggestion.
Dr, Phlox, feromonlarınıza... uzun süre maruz kalmanın erkekleri çıldırttığına ve... telkinlere karşı savunmasız bıraktığına inanıyor.
You heard Archer's speech. He's delusional.
Archer'ın konuşmasını dinledin.
That you're the only who knows that she's not delusional.
Onun hayal görmediğini bilen bir tek siz olduğunuzu.
Obviously I'm a little wacko'cause I came here for help in the first place... but I'm not totally delusional.
Belli ki deliyim çünkü buraya geldim ama tamamen hayal görmüyormuşum.
She's in an acute state of distress, clearly delusional, borderline schizophrenic, if you want my opinion.
Görüşümü sorarsanız, akut ızdırap halinde, alenen saplantılı, sınırda şizofren kişilik.
Her tox screen's clean, but she's still delusional.
Toksikolojisi temiz ama hâlâ sanrılar görüyor.
I can't stand watching my delusional friend waste another precious Halloween.
Hüsnükuruntusu olan arkadaşımın Cadılar Bayramı'nı boşa geçirdiğini izleyerek bekleyemem.
You're as delusional as Mac and Charlie.
- Tanrım! Sen de Mac ve Charlie gibi hayaller görüyorsun.
Rise and shine, my delusional friend.
Ayağa kalk ve parılda benim hayali arkadaşım.
That's delusional thinking, it doesn't work that way.
Bu hayali bir düşünce, Bu şekilde yürümez.
- You've always been self-centred, but now you're delusional.
- Sen de hep bencildin şimdi ise hayal görüyorsun.
This man is delusional.
Bu adam deli.
So he's having a psychotic break. He's delusional.
O Psikoza girmiştir.Hayal görmüştür.
No. We have two eyewitnesses... and some physical evidence. He's not delusional.
Hayır.Hayal görmedi.
She had a delusional episode.
Gerçek olmayan şeyler gördü.
She was most likely delusional.
Hayaller görmüş olmalı.
You're delusional.
Saplantılar içindesin.
No, I was delusional : loving you, thinking you'd change.
Hayır, saplantılar içindeydim... seni severken, senin değişeceğini zannederken.
No offence, son, but I can't have a delusional bozo like you driving a motorised vehicle around this hospital.
Alınma ama senin gibi gaipten şeyler gören bir dangalağın, hastanede motorlu bir araçla gezmesine izin veremem.
Did you feel that you weren't quite annoying enough without adding a delusional sense of grandeur?
Kendine uyduruk bir ukalalık havası eklemeden de yeterince sinir bozucu olduğunun farkında değil misin?
I'm afraid that William Sampson is a delusional and dangerous megalomaniac who exploits violence for his own ends and who has made a number of despicable off-the-record remarks about the poor child murdered in Hull, which do not bear repeating.
Korkarım William Sampson şiddeti kendi çıkarı için kullanan ve Hull'da öldürülen zavallı çocuk hakkında gizli olarak burada tekrarlamaya katlanamayacağım alçakça bir kaç yorumda bulunmuş,... yanılgı dolu ve tehlikeli bir megalomandır.
No, I was delusional. Seeing things.
Hayır, ben... yanılırım bir şeyler görmede.
I know you're not delusional, Richard, and I know that something terrible happened to your family and you were only trying to protect yourself... but I need you to tell me what happened when you were 13
Sanrılar görmediğini biliyorum, Richard. Ailene korkunç bir şey olduğunu ve sadece kendini korumaya çalıştığını da... Fakat 13 yaşındayken olanları ve şimdi Nowak'ın senden ne istediğini anlatmalısın.
You gotta talk some sense into her, she's totally delusional.
Şuna laf anlatsana, hayal görüyor.
In Florida, Kathleen Parker, of the Orlando Sentinel, writes that McKinney is possibly a delusional paranoiac.
Florida'da, Orlando Sentinel'den Kathleen Parker, McKinney'in muhtemelen hayalci paranoyak olduğunu yazıyor.
Not even my own embassy, and, no, I ´ m not delusional.
Kendi elçiliğime bile, ve hayır, hayal görmüyorum.
He's a severely delusional schizophrenic, Ralph. He is? How do you know that?
Uzaylı bana kitabı geri ver.
Just a couple of former patients of mine, schizophrenic, delusional.
Eski hastalarımdan. Şizofren.
- Delusional?
- Hayal gördüğümü mü?
Obviously delusional...
Bariz sanrısal...
Delusional thoughts from Fantasy Island.
Fantazi Adasından saplantısal düşünceler.
Banks is a delusional paranoid who's given Scotland Yard information that only the killer could possibly know.
Banks, Londra Emniyet Teşkilatı'na yalnızca kâtilin bilebileceği bilgileri veren saplantılı bir paranoyak.
I think you're weird and creepy, And if you think I'd ever choose you over the love of my life, you're the most delusional man on the face of the earth.
Bence tuhaf ve ürkütücüsün, ve seni hayatımın aşkına tercih edeceğimi düşünüyorsan, dünya üzerindeki en hayalperest insansın demektir.
You're delusional.
- Hayal görüyorsun.