English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Difficulty

Difficulty translate Turkish

1,606 parallel translation
He has difficulty to control his temper.
Onun öfkesini kontrol etmekle ilgili bir sorunu var.
Questions will be posed to our three young scholars... in increasing levels of difficulty.
Sorularimi üç bilge ögrencimize yöneltilicek.. artan zorluk dereceleri ile.
Our three scholars will be posed questions... on ancient history in increasing levels of difficulty.
3 finalistimize sorular yöneltilicek... eski roma ve yunan tarihinden artan zorluk dereceleri ile.
... experiencing emotional difficulty paranoid delusion...
... duygusal zorluk deneyimi paranoit aldanma... ... nesne şeytanı talep eder...
Once in combat, I don't believe any of us had any difficulty doing what we had to do.
Savaşmaya başladığımızda, işimizi yapmakta zorlandığımızı sanmıyorum.
My family had difficulty getting money for my studies.
Ailem eğitimim için para kazanmakta zorlanmıştı.
ls my brother in difficulty?
Kardeşim zor durumda mı?
The one who had come in search of my brother and your son he has no difficulty now.
Aramaya geldiğim senin oğlun ve benim kardeşim... o artık acı çekmiyor.
You must be in financial difficulty.
Parasal sorunların olmalı.
What difficulty are they having?
Yaşadıkları sorun ne?
I have heard that certain individuals have difficulty adjusting to life after retirement.
Kimi insanlar, emekli olduktan sonra yaşama uyum sağlamakta zorlanırlar.
He deceived me to hand in homework and I got it without difficulty.
Ödevi vermeye gidince o hiç zorlanmadan aldım bunu.
She could have had me by snapping her fingers but there was a difficulty.
- Gurur duymam lazım galiba Leo.
Yet they needed time to adjust and go through that difficulty they faced when they came to this country.
Ancak onların zamana ihtiyacı var ; buraya geldiklerinde karşılaştıkları güçlükleri yenmek ve uyum sağlamak için.
It was clear that he was in real difficulty in terms of his health.
Ölümüyle ilgili büyük bir sıkıntı yaşadığı açıktı.
Am I the first person to have difficulty taking you seriously?
Seni ciddiye almakta zorlanan ilk kişi ben olmayacağım, değil mi?
Although inter-agency cooperation is notoriously problematic, I don't foresee any difficulty while you're working in our offices.
Teşkilatlar arası işbirliğinde bazı sorunlar çıkmış olsa bile, bizim bürolarımızda çalışmanızda herhangi bir zorluk çıkacağını sanmıyorum.
- The difficulty with the bed.
- Yatakla ilgili mesele hani.
Throughout history we have always needed, in times of difficulty, to retreat to our caves.
Tarih boyunca zor dönemlerde mağaralarımıza dönme ihtiyacı duyduk.
I'm having difficulty trying to articulate your platform.
Savunduğunuz görüşleri ifade etmeye çalışırken zorluk çekiyorum.
I don't think that you're appreciating the degree of difficulty.
Bence zorluk derecesini anlamıyorsun.
It's been my experience that humans have a great deal of difficulty... separating emotional despair from what you call responsibility.
Benim deneyimlerime göre insanlarda duygusal karışıklıkta büyük bir güç var siz buna sorumluluk diyorsunuz.
I'm having difficulty with the dilithium matrix.
Dilithium matrisi ile zorluk yaşıyorum.
We are all in serious difficulty.
Hepimiz ciddi bir sıkıntının içindeyiz.
You have great difficulty trusting people, don't you?
Kişilere güvenmekte büyük zorluk yaşıyorsun, değil mi?
I know she was your beloved, and I heard that during our little difficulty, you never left her side, not even once.
Aziz sevgilin olduğunu biliyorum, ve duydum ki tüm o zor anlarda, onun yanından asla ayrılmamışsın, bir kez bile.
The difficulty is that no one is looking.
Kimse zorluğuna bakmıyor.
MR. HONEYCUTT'S HAVING DIFFICULTY MAKING UP HIS MIND.
Bay Honeycutt seçim yapmakta zorlanıyor.
Less difficulty.
Daha az zorluk.
Have you had any pain or difficulty urinating?
İdrar yaparken ağrı ya da zorlukla karşılaştın mı?
That would put an end to all my financial difficulty, wouldn't it?
Bu bütün mali sorunlarımı çözer, değil mi?
But the Irish Republican Brotherhood, forerunners of the IRA, believed England's difficulty was Ireland's opportunity.
Ama IRA'nın öncüsü olan, İrlanda Cumhuriyetçiler Kardeşliği İngiltere'nin sorunlarının İrlanda'nın fırsatı olduğuna inanıyorlardı.
My only difficulty will be to get enough divisions and to keep the thing secret.
Benim için tek zorluk yeterli kadar askere sahip olmak ve bunu gizli tutmak.
"Grace was no expert in exclusive automobiles, yet she recognized with no difficulty" the sound of vehicle that was rounding the corner from Canyon Road at that very moment.
Grace arabalardan anlamazdı ama o sırada Kanyon Yolu'ndan köşeyi dönen arabanın sesini tanımıştı.
When you're hunting in the Maine woods there's no difficulty in loading a rifle.
When you're hunting in the Maine woods there's no difficulty in loading a rifle.
There'll be no difficulty crossing. With your permission, we can move right away.
İzin verirseniz hemen harekete geçebiliriz.
With great difficulty, ma'am.
Zorlukla baş ediyoruz, bayan.
We may be having technical difficulty.
Sanırım teknik bir arıza yaşıyoruz.
Yes, is there a difficulty, Officer?
Evet. Sorun mu çıkardı, memur bey?
It's that shaming difficulty you have of thinking that you're not loved.
Bu, sevilmediğini anladığında hissettiğin utanç duygusudur.
The state understands your difficulty with moving on.
Eyalet devam etmenizdeki güçlüğü anlıyor.
You may find that you have difficulty getting on the plane.
Uçağa binmekte zorluk çekebilirsin.
I understand the difficulty in selling tickets to see a hero... who mows down widows in cold blood.
Dulları soğukkanlılıkla öldüren bir kahramanı gösteren bir filme... bilet satmanın zorluklarını anlıyorum.
Your son is having increasing difficulty walking, and that's not something I like to see. We'll have to carry out some specific tests, including a neurological assessment... X - rays
Onu bazı özel testler için götürmemiz gerekiyor, nevrolojik ve röntgen içeren araştırmalar.
With great difficulty, We have four or five customers coming in
Sansa 5 tane müşterimiz olabilirdi.
By your own admission you have difficulty distinguishing what's reality from fantasy, so is it possible?
Senin de kabul ettiğin gibi, gerçekle hayali ayırt etmekte zorlanıyorsun, bu durumda mümkün olabilir mi?
The biggest difficulty is that you have to print on both sides.
En büyük zorluk, iki tarafını da basmak sorunda olmaktı.
Any adversity, any difficulty.
Her zorluk, her engel.
But this time We have no difficulty To fight against a little part of people.
Ama bu sefer halkın küçük bir bölümünün diğer bölümüne karşı savaşıyla bizim işimiz olmaz.
Completely no difficulty.
Hem de hiç!
They're having difficulty getting them off, mama.
Onları uzaklaştırmak zor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]