English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disability

Disability translate Turkish

626 parallel translation
A disability, even when hidden, often leaves a secret wound that can fester.
Bir sakatlık saklandığında bile sıkça iltihaplanabilir gizli bir yara bırakır.
They make good salesmen, men who have suffered some kind of disability.
Bazı sakatlıkları olanlar, iyi satıcı oluyor.
- Is it a permanent physical disability?
- Bu daimi bir fiziksel bozukluk mu?
And after me it was Miss Koch in Disability.
Benden sonra Sakatlık'tan Bayan Koch.
Rumors are flying about this wedding, about Nishi using my sister's disability to boost himself up the corporate ladder.
Ablamın özürlü olmasından dolayı, Nishi'yle ilgili bu düğün hakkında dedikodular üretiliyor, kariyer basamaklarını daha çabuk çıkmak için deniliyor.
Under the present circumstances, i... i doubt very much whether we would be permitted to do anything but... transfer you to a communal group of people with your disability.
Şu şartlar altında, sizi, sizin rahatsızlığınıza sahip kişilerin olduğu bir yere nakletmek dışında bir şeye izin verileceğini hiç sanmıyorum.
- Oh, Pop. - Total disability?
Kendin söyledin, yol şeridinin 15 metre uzaklığına kadar kamu alanıdır.
I later learned that Toby Kwimper served in the Army where he tricked the doctors into awarding him a total disability allowance. I use the word "tricked" advisedly. I can prove that he suffers from no physical disqualifications at all.
Kwimperları antisosyal bakış açılarından vazgeçirmeye çalıştığım zaman bana kötü davrandılar daha sonra da, yaşlı olan Kwimper bakıma muhtaç çocuklar için aldığı yardımlarla övündü.
But they said it was and I had to go on total disability.
Yargıç, bana karşı söylenen bazı şeyleri cevaplarsam yasal olur mu?
Especially one with a physical disability, isn't that what you mean? - No, not at all, I...
Hele bir de sakatsa, öyle mi?
To draw Joe's disability pension, of course.
Joe'nin maluliyet maaşını almak için elbette.
He has his disability pension from the railway company and a pittance for his services from the Church Council, I suppose...
Maluliyet maaşını tren yolu şirketinden alıyor ve sanırım kilise konseyinden de hizmetleri karşılığı cüzi bir miktar alıyor.
... brain injury or kindred disability is not capable of command...
... beyin hasarı ya da astları ile kan bağından dolayı komuta zafiyeti doğduğu durumlarda...
- Full disability pension, war wounds.
- Gazi maaşıyla, savaş yaraları.
That's a regional and ethnic disability I inherit from my ancestors.
Bana atalarımdan kalan, yöresel ve etnik bir ehliyetsizlik diyelim.
He had to go on disability because of an ulcerated liver... or was it kidneys?
Karaciğer rahatsızlığ nedeniyle sağlığı daha da kötüye gitti, yoksa böbrekleri miydi?
Mr. Strauss went on disability, then lost his wife and child.
Karısı ve çocuğu öldükten sonra, bay Strauss'un sağlığı çok daha kötüye gitti.
The indemnity for permanent disability...
Kalıcı sakatlık durumunda verilen güvence
Sun visor give you an example... the truth is that only wanted to know their attitudes toward social harmony... and work disability.
Şimdi size bir örnek verirsem... İnsanları öncelikle kişiliği ve sosyal statüleri ile değerlendirmek gerekir,.. ... cinsel nitelikleri kendilerinde saklı kalmalıdır.
Any form of disability is a terrible thing, but I used to think that blindness was the worst of them all.
Sakat kalmanın her türlüsü berbattır. Ama en kötüsü kör kalmak diye düşünürdüm.
They only bring destruction, disability, and all that.
Sadece yok eder, yıkar ve sakat bırakır.
If, however, I should be threatened with a lasting disability... then, I reserve the right to determine... for my self the time of my own death.
İşin ucunda uzun süreli bir sakatlık varsa eğer,... o hâlde, ölüm vaktimi belirleme hakkını kendimde saklı tutuyorum.
We had this orthopod, or orthopaedic surgeon, from Baltimore, and, uh... he gave me the definition that I've used all these many years of sympathy for the disability.
Baltimore'lu bir ortopedistimiz, ortopedik cerrahımız vardı. Yıllardır engelli olmanın sempatikliğine dair kullandğım bu benzetmeyi bana o söyledi.
Does your physical disability preclude you from coming to the point?
Bu özel durumun konuya girmene engel mi oluyor?
Normal grade-five disability's 1,000 a month.
Normal şartlarda ayda 1000 dolar ödenek alırsın.
" In the eventuality of her death, disability or mental illness, however,
"Ölümü, sakat kalması ve akıl hastalığına yakalanması ihtimalinde ise..."
"who will be obliged to support her sister " in the event of her disability or mental illness, by any means possible. "
"kardeşinin sakat kalması ya da akıl sağlığının bozulması halinde... kız kardeşinin tüm bakımlarını karşılamak ve onun daima yanında olmak zorundadır"
With particular regard to scars, deformity or disability suffered by witnesses.
Özellikle de sakatlıklara yönelik ifade değişiklikleri getirecektiniz değil mi?
Mr. Martin, you get more from Uncle for your disability... Than me and my old lady get put together.
Bay Martin, sakatlığın için hükümetin sana ödediği para, benimle annemin maaşının toplamından çok daha fazla.
as stated in the declarations, sustained directly and solely... as the result of injury, sickness, death of, or permanent disability...
... beyanda bildirildiği gibi yaralanma, hastalık, ölüm, ya da kalıcı sakatlık sonucu meydana gelmiş...
But those great solar-powered animals had one major disability.
Ama enerjilerini güneşten alan bu dev hayvanların büyük bir eksikliği vardı.
It's a disability of sorts.
Bir tür yetersizlik.
Huh, all it would've taken was some form, he could now be getting his disability.
Tek beklentim senden tavrını koymaktı. Şimdi yarı özürlü bir haldesin.
One hundred percent disability.
Algılama kapasitesi sıfırdır!
Maybe you got some kind of reading disability.
Belki de sen okuma özürlüsün.
Hell, the good folks at the lab are paying me disability leave of indeterminate duration.
Laboratuvardaki iyi insanlar bana ücretli maluliyet izni veriyor. Süresi de belirsiz.
The Army cuts my disability pension.
Ordu gazilik maaşımı kesti.
- Yeah, you want disability?
- Sakatlanmak ister misin?
How severe is his disability?
Engeli ne derecede?
As a juror, you will be asked to disregard this disability unless it is shown to have a direct bearing on the case.
Jüri üyeleri olarak, davayla doğrudan ilgisi olmadığı sürece... davalının bu durumunu göz ardı etmeniz gerekmektedir.
It means that there's a disability that impairs the sensory input... and how it's processed.
Duyumsal algıyı ve bunun işleyişini zayıflatan bir özüre sahip olduğu anlamına geliyor.
Wen-ching with his disability you have to look after him, brother.
Wen-ching'in fiziksel engeli var ona göz kulak olmalısın, ağabey.
- We got a learning disability here?
- Anlama güçlüğü mü çekiyoruz?
May I refer you to the Disability Act of 1990.
Sizi 1990'ların Yasal Ehliyetsizlik kanuna davet ediyorum.
Leo gets his disability as long as he stays out of prison. It's a lot of money, Shelly.
Leo hapse girmediği sürece maluliyet parası alacak.
Taking into account his disability and the six years he's already served, I recommend a parole.
Sakatlığını ve cezasının... altı yılını çekmiş olduğunu dikkate alarak şartlı tahliye öneriyorum.
I have a roping disability.
Kement sakatlığım var.
Hell, no. I ain't getting no back pain disability retirement.
Bel ağrısından zorunlu emeklilik istemiyorum.
So as you can see, the results with this one human subject... indicate unlimited applications for mental disability alone... such as retardation, Alzheimer's.
Özetle, anlaşılacağı üzere bu insan denekle yaptığımız çalışmaların sonucu... gösteriyor ki bunama veya Alzheimer gibi zihinsel yetersizlik... durumlarında kullanılma olanağına sahiptir.
He's on total disability for a bad back.
Delirmiş olmalısın.
Look, I keep telling you, we can't approve your eligibility until we have complete proof of disability.
- Rica ederim, sabahtan beri... - Bayan lütfen... Bakın, tekrar söylüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]