English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disassembled

Disassembled translate Turkish

58 parallel translation
No,'cause we loaded it disassembled, it had to be assembled there.
Hayır, çünkü biz demonte yüklüyoruz, orada monte edilmesi gerekirdi.
I'll have it disassembled and examined.
Bunu parçalayarak inceleteceğim.
Disassembled. - Can you get one to work?
Bir tanesini çalıştırabilir misin?
It's been nearly an hour. Can people live that long as disassembled atoms in a transporter beam?
İnsan ışınlanırken atomlar halinde bu kadar zaman yaşayabilir mi?
Already assembled and disassembled piece by piece.
En baştan söküp taksak bile...
Grasshopper disassembled.
Kurbağa demonte edildi.
- Lore had been disassembled.
- Lore parçalarına ayrılmıştı.
Before Dr Soong disassembled me, I earned its gratitude by revealing the way to the colonists.
Dr Soong beni parçalamadan önce, kolonistlerin yerini ona göstererek onun minnetini kazandım.
You disassembled me.
Beni parçalarıma ayırdın.
And if I learn you have been helping that thing in any way whatsoever, I will see to it that you are disassembled piece by piece.
Eğer ona herhangi bir şekilde yardım ettiğini öğrenirsem, parça parça sökülmeni sağlarım.
You expect me to believe that someone created a wormhole and now conveniently has disassembled it?
Birilerinin bir solucan deliği yaratıp şimdi de yok ettiğine inanmamı mı bekliyorsunuz?
He must be disassembled so he is no longer a threat.
Artık tehdit oluşturmaması için parçalarına ayrılmalı.
The electrostatic properties of the cloud are such that the disassembled bio-matter has been held in a state of animated suspension.
Elektrostatik özelliklere sahip bu bulut biyo-madde düzensizliği oluşturduğundan askıda kalmasını sağlıyor.
OK... He can only be killed when he's in his disassembled state.
Yalnızca parçalanmış haldeyken öldürebiliyor.
Disassembled.
Parçalanmış halde.
Yesterday, I left him alone for a minute and he disassembled the TV, our clock and the stereo.
Dün, onu bir dakika kendi başına bıraktım televizyonu, saati ve müzik setini sökmüş.
We want to thank the crime lab for discovering that Mrs. Bennett's husband was dead when she disassembled him.
Suç Laboratuarı'na teşekkür edelim. Bayan Bennett eşini parçalara ayırdığında,..
They designed their ship to be disassembled.
Gemilerini sökerek bunları yapmışlar.
We disassembled all but one of them and modified their components.
Hepsini parçalarına ayırdık ve bileşenlerini değiştirdik.
Look at this place, disassembled radios, TVs taken apart.
Şuraya bir bakın. Demonte edilmiş radyolar,.. ... parçalara ayrılmış televizyonlar.
Our operatives tell us the prototype was taken back... to Andoria where it was disassembled.
Casuslarımız bize prototipin parçalara ayrıldığı yerden alınıp... Andoria'ya götürüldüğünü söylüyor.
The civilian ships were disassembled for their components and raw materials.
Sivil gemiler bileşen ve hammadde için parçalarına ayrıldılar.
The molecules have been disassembled.
Moleküllerine ayrıldı.
Coagula was basically synthesis, it was trying to put the disassembled pieces back together, so that they worked more efficiently.
Coagula [tekrar birleştir] basitçe sentez anlamına gelir. Ayrılmış parçaların yeniden bir araya getirilmesidir. Böylelikle, bu parçaların daha etkili çalışmaları sağlanır.
I'm going to be disassembled at the molecular level, then reassembled on the other side?
Moleküler düzeyde parçalara ayrılıp... -... öteki tarafta tekrar birleşeceğim.
You know, I spent the weekend at Politzer's and he completely disassembled my 11-D supergravity theory.
Hafta sonunu Politzer'de geçirdim ve 11-D süper yerçekimi teorimi parçalara ayırdı.
they are designed so they can be disassembled just as they were assembled.
Parçalar, birleştikleri gibi ayrılabilecek şekilde tasarlanmıştır.
For two years, I watched her die in the hospital while they disassembled her.
İki yıl boyunca hastanede onu parçalara ayırırlarken ölümünü izledim.
When I disassembled the knife, I found... blood on the tang, which is the steel area - under the handle.
Bıçağı ayırdığımda, sapının altındaki çeliğin üzerinde kana rastladım.
Every drone is to be disassembled and analyzed.
Her bir maket uçak parçalara ayrılıp, incelenecek.
I mean, get past all of the armed Wraith that are guarding the facility and free Lorne and his team from wherever they're being held, to get back to the Jumper, which is probably being disassembled as we speak, and of course, we've got to rescue Ronon who, I don't know if you happened to notice or not, isn't quite himself.
Yani, tesisi savunan bütün o silahlı Wraith'leri geçmemiz ve Lorne'un takımını kurtarmamız, sonra da Jumper'a geri dönmemiz gerekiyor ki muhtemelen şu anda parçalarına ayırıyorlardır, ve tabii ki Ronon'ı kurtarmamız gerekiyor, ki fark ettiniz mi bilmiyorum ama pek kendisinde değil.
It's packed downstairs, disassembled.
Sökülmüş bir şekilde alt katta duruyor.
You have the family disassembled.
Tabii. Sen yuvayı dağıttın.
Disassembled.
Parçalanacak.
And we recommend that he be disassembled and recycled for parts.
Ve tavsiyemiz onun ve parçalarının çöpe atılması.
We could have disassembled it and loaded it twice by now. Okay.
Onu şimdiye kadar iki kere parçalayıp yollamıştık bile.
We could have disassembled it and loaded it twice by now. - OK.
Onu şimdiye kadar iki kere parçalayıp yollamıştık bile.
I disassembled and dried the parts and reassembled them, but...
Parçalarına ayırın, bütün bileşenleri kurulayın, sonra onu geri birleştirin.
Stalls disassembled, access platforms, electric cables...
Koltuklar sökülmüş, platformlara giriş, elektrik kabloları...
I found a disassembled quadrocycle in the garage.
Garajında birleştirilmemiş bir mini yarış arabası buldum.
Peace in the pieces disassembled.
Parçalanmış parçalardaki huzur.
That- - that's great, Sam, considering we were just out in Hoyt's driveway and his truck was completely disassembled and we didn't hear a God damn thing.
Öyle mi? ... Çok güzel Sam, biz de bu arada Hoyt'un kamyonetinin hiç ses çıkarmadan nasıl paramparça olduğunu düşünerek vakit geçiririz.
If it needs to be disassembled, I'm the only one on base who can do it.
Sökülmesi gerekirse üste bunu yapabilecek tek kişi benim.
But by New Year's I had disassembled it and reassembled it four times.
Ama yeni yılla birlikte onu dört kez dağıtıp tekrar topladım.
Disassembled MK-4.
Sökülebilir MK-4.
Not yet, but the gun is being disassembled and checked as we speak.
Henüz hayır, silah inceleniyor. Bay Sims.
I disassembled the gun, and it's really quite simple.
Silahı parçalarına ayırdım. Çok basit bir yapısı var.
Disassembled but in good condition.
Parçaları birleştirilmemiş ama iyi durumda. Vücudu iyiymiş.
Avengers disassembled.
İntikamcılar dağıldı.
It assumed the threat was neutralized and then self-disassembled.
Tehdidin ortadan klaktığını düşündü ve kendi kendini kapattı.
Disassembled him?
... ölü olduğunu ispatlamışlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]