English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disclosure

Disclosure translate Turkish

642 parallel translation
I fail to see that the disclosure of the facts can make any difference.
Gerçekleri açıklamış olmak neyi değiştirir, bilemiyorum.
And, gentlemen, as the Home Secretary has permitted this disclosure...
Beyler, İçişleri Bakanı'nın verdiği izin üzerine açıklıyorum ki,
This is the latest disclosure in a report from National civil defense headquarters in Washington.
Washington'da bulunan sivil savunma yetkilileri, cinayetlerle ilgili yeni bir rapor hazırladı.
Four hundred cycle powers of plasma running at about four percent disclosure.
Plazma gücü % 4'lük yük durumunda 400 çevrim gücünde çalışıyor.
Sloan, who later resigned as campaign treasurer after the Watergate break-in showed up for a deposition in the common-cause suit on disclosure of campaign contributions, and denied naming Haldeman.
Watergate olayından sonra kampanyanın veznedarlığından istifa eden Sloan kampanya bağışlarının açığa çıkarılması konusunda mahkemeye ifade vermek üzere ortaya çıktı ve Haldeman'ın adını verdiğini inkar etti.
It is responsible discretion exercised in the national interest to prevent unnecessary disclosure of eminently justifiable procedures in which untimely revelation could severely impairpublic confidence.
Bu ulusal çıkarlarımızda, zamansız açığa çıkmasıyla.. .. halkın güvenini sarsabilecek bu çok haklı işlemlerin.. .. ifşa edilmesini önleme sorumluluğunun sağduyusudur.
Full disclosure of this scandal in the eyes of your admirers and loved ones could only cause humiliation.
Hayranlarının ve sevenlerinin gözünde bu skandalın ortaya çıkması tam bir rezalet olur.
Are you certain you want a full disclosure of human ugliness?
İnsanların çirkinliğinin tam olarak ifşasını istediğine emin misin?
Well this is all a pretty amazing disclosure, Denise.
Çok şaşırtıcı bir açıklamaydı Denise.
If we don't give full disclosure and we get caught, we lose the confidence of all our other clients.
Tam destek vermezsek ve yakalanırsak, diğer müşterilerimizin güvenini kaybederiz.
I can appreciate the logic of your position, Captain but it would seem that full disclosure after contact would have been in order.
Durumunuz mantığını takdir edebilirim, Kaptan ama temastan sonra ilk iş her şeyi açıklamak olmalı.
In time, there would have been full disclosure.
Zamanla her şey açıklanacaktı.
It's called "full disclosure".
Yasa böyle. "Açıklık ilkesi" deniyor.
It's the law. "Full disclosure."
Yasa böyle. "Açıklık ilkesi."
It's called disclosure, you dickhead.
Buna hakkın var. Buna ifşa deniyor, seni geri zekalı.
Honey, where did you read about all that disclosure shit?
Tatlım, tüm bu ifşa hikayesini nerede okudun?
You know, there are disclosure laws.
Biliyor musun, açığa çıkması için yasalar vardır.
- Remember our pact : full disclosure.
- Anlaşmamızı unutma : Gizli saklı yok.
Full disclosure, no stone left unturned.
Tam açıklama, kapalı taş kalmadı.
- I'm entitled to disclosure.
- Bunu öğrenmek için yetkim var.
I may say that her disclosure had quite the opposite effect to the one she had intended.
Yaptığı açıklamaların, amacına tam ters yönde etki yaptığını söyleyebilirim.
She's the actress that was in Disclosure, Indecent Proposal, Ghost!
Disclosure ( Taciz ), Indecent Proposal ve Ghost ( Hayalet ) de oynayan..
What if we change the disclosure to include that people might be treated by an HIV-positive worker?
Ya ifşa formuna, hastaların HlV pozitif biri tarafından tedavi... -... edilebileceğini eklersek?
Because we're expected to give full disclosure.
Çünkü bize eksiksiz açıklama gerekiyor.
- And he wants full disclosure.
Tam bir açıklama istiyor.
Civilians sign non-disclosure statements.
Siviller gizlilik şartlarını imzalarlar.
Rubin Carter has never enjoyed a full, fair... and unforced disclosure ofthe facts... to which he is constitutionally entitled.
Rubin Carter, bu yıllar içinde girdiği hiçbir davada kanuni olarak hakkı olduğu bir şekilde adil olarak yargılanmamıştır.
However, the extensive record... clearly demonstrates to this court... that Rubin Carter's conviction... was predicated upon an appeal... to racism... rather than reason... and concealment... rather than disclosure.
- Buna karşılık bu mahkemeye... sunulan yeni kanıtların ışığında, Rubin Carter'ın mahkum edilmesinin, mantık kullanılmadan tamamen ırkçılıkla ilgisi olduğu sonucuna vardım. Kanıtların açıkça sunulması gerekirken hepsi adaletten gizlenmiş.
It's time for your first disclosure.
Şimdi de senin itiraf etme vaktin..
They made me sign these non-disclosure agreements.
Kimseye açıklamamam için kontrat imzalattılar.
- Financial disclosure.
- Finansal açıklama.
- Disclosure, it is.
- Açıklama ha.
You won for best gift on the disclosure report.
Açıklama raporundaki katkılarından dolayı en iyi hediyemizi kazandın.
Stop reading the disclosure reports!
Açıklama raporlarını okumayı bırak! Bu senin işin değil!
An issue regarding Toby and financial disclosure.
Toby'le ilgili bir durum ve finansal çöküş.
Of course, any public disclosure of this assurance would negate the deal and produce... the most stringent denials from our government
Elbette ki, hiçbir halk kesimi bu yardım konusunda anlaşmayı kabul etmeyecek ve hükümetimizden... bunun olduğuna dair kati yalanlamalar duymayı talep edecektir.
And there`s things | that he`s done that show | a need for disclosure.
Ve onun yaptığı bazı şeyler var ki kesin olarak açığa çıkarılması gerekir.
Full disclosure.
- Tamamen açık olmak.
Full disclosure.
Kanun böyle.
- Does my disclosure... make a difference?
Açıklamam bir şey fark ettirir mi? - Evet.
They're not big with the disclosure, huh?
Gizlilik konusunda pek başarıIı değiller, öyle değil mi?
Let's call it an inadvertent disclosure.
Yanlışlıkla söylendi.
Sorry, that's classified information, we had to sign all those non - disclosure forms.
- Ee, siz ilerleme kaydettiniz mi? - Üzgünüm, bu gizli bir bilgi bir sürü gizlilik formu imzaladık Nasıl olduğunu bilirsin
Disclosure of secure information can result in imprisonment.
Gizli bilgilerin açıklanmasının cezası hapistir.
If your men are not cleared within a month by disclosure of the murderer, I'll give you the credentials. You'll return the credentials?
Adamların bir aya kadar katilin itirafıyla temize çıkmazsa sana kimlikleri vereceğim.
Even when employees knowingly enter into that arena, with full disclosure?
Çalışanlar bunu bilerek ortama girseler bile mi?
Since i'm going to the press next week with full disclosure of what's been happening here since the inception of this program.
Çünkü, bu programın başlangıcından itibaren burada neler döndüğünü anlatmak için haftaya basına gidiyorum.
We agree, in principle, to provide you with these defence technologies, and much more, in exchange for your full disclosure of this Stargate network.
Prensipte, size bu savunma teknolojilerini sağlamakta mutabığız. Dahası, bunları elinizdeki Yıldız Geçidi ağıyla değiştirebiliriz.
The problem is, Dr Jackson, that without full disclosure of technologies procured by the SGC, it may be impossible to determine a reasonable price.
Sorun şu ki, Dr Jackson, SGC tarafından elde edilen teknolojilerin tam bildirimi olmadığı sürece, mantıklı bir fiyat belirlemek imkansız olacaktır.
But she's already checked out security and signed the non-disclosure form.
Ama bunun farkında ve konuşma yasağı için bir form imzaladı.
Disclosure averted, continue observation.
Açığa çıkma önlendi, gözleme devam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]