English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Distinctive

Distinctive translate Turkish

582 parallel translation
"Maria's distinctive marks - 17 years old, birthmark on a shoulder"
"Maria'nın ayırt edici özellikleri - 17 yaşında, omuzunda doğum işareti var."
There doesn't seem to be any distinctive odour.
Ayırt edici bir kokuya benzemiyor.
It's not taste or personality, or distinctive features.
Zevk ya da kişilik değildir, Ya da öne çıkan özellikler.
- I think he's got a distinctive style.
- Bence çok belirgin bir tarzı var.
Everybody's got a distinctive style these days.
Bugünlerde herkesin bir tarzı var.
It is very distinctive.
Çok net anlaşılıyor.
Was it necessary for judges to wear any distinctive mark on their robes in 1935?
1935'te hakimlerin elbiselerine ayırt edici bir işaret takmaları gerekiyor muydu?
Well, you just both have this distinctive walk, sir.
Her ikinizin de kendinize özgü yürüyüşünüz var, efendim.
In what way distinctive?
Ne şekilde kendine özgü?
And from a boot with a very distinctive scar on it.
- Evet. Üzerinde gayet farklı bir iz bulunan bir çizmeden.
The same distinctive aroma!
Aynı özgün aroma!
You know how the Chief Inspector has a distinctive voice and a way of talking.
Baş müfettişimizin kendine özgü bir sesi ve konuşma şekli vardır.
Definitely distinctive.
Çok değişik.
He just seems like a very distinctive and unique man, and I was curious about him.
- O sadece çok kendine özgü ve eşsiz bir adam gibi görünüyor ve ben onun hakkındaki herşeyi merak ediyordum.
Thus, it had been established that the Solaris Ocean is a distinctive brain.
Solaris okyanusunun garip bir beyin olduğu kanıtlandı.
The tone, style and vocabulary have long been familiar, each emission bearing the same distinctive stamp.
Ton, üslup ve kelimeler, hepsi tanıdık her yayın, aynı bildik markanın ürünü.
Anything distinctive about him?
- Farklı bir özelliği var mı?
It's very distinctive.
Çok açık ve net.
That would be distinctive.
Özgün bir şey olacak.
He has a very distinctive style.
Onun farklı bir tarzı var.
Rivers of molten sulfur flow down the sides of the volcanic mountains and are the probable source of Io's distinctive colors.
Volkanik dağlardan akan sülfür nehirleri İo'nun belirgin renginin muhtemel nedeni.
The cloud patterns are distinctive and gorgeous.
Bulutların şekilleri belirgin ve muazzam.
Just like a distinctive mountain or river, these magnetic anomalies can serve as landmarks.
Tıpkı belirgin bir dağ veya nehir gibi bu manyetik anomaliler de birer sınır işareti olarak görev yapabilir.
It's the idea that every motorcyclist has distinctive moves.
Her motorsikletçinin kendine has bir hareketi olması fikri.
It makes a distinctive sound when fired at you, so remember it.
Ateş edildiğinde kendine has bir ses çıkarır, o yüzden iyi hatırlayın.
It makes a very distinctive sound when fired at us, sir.
Ateş edildiğinde, çok farklı bir ses çıkarır.
It has a distinctive sound.
Kendine has bir sesi vardır.
Collected some distinctive red gravel from the cliff path.
Uçurum kenarından özel kırmızı taşlar topladınız.
In this, the latest work of what is thought, because of distinctive patterns... police refuse to make public, to be the Family Slasher.
Bu cinayetin de aynı katil tarafından işlendiği düşünülüyor.
But isn't it true the six other Asian males... were of the classic Mongoloid type... whereas Shu Kai Kim has the distinctive facial bone structure of a Korean? Objection.
Fakat diğer altı Asyalı erkeğin klasik Moğol tipinde... olmalarına karşın, Shu Kai Kim'in Korelilerin belirgin... yüz kemik yapısına sahip olduğu bir gerçek değil mi?
Based on the lateral slash on the anterior portion of the fingerprint... The distinctive center whorl... And the exact match on the top swirl...
Parmak izinin üst yanında görülen çizgiye... belirgin helezoni kabarıklığa ve... üst kıvrımların tıpatıp benzerliğine dayanarak...
Distinctive wounds found on Laura's neck and shoulder appear to be claw marks, bites of some kind.
Laura'nın boynunda ve omzunda bulunan farklı yaralar pençe izlerine ve bir şeyin ısırığına benziyor.
Your work is so interesting, distinctive and unique.
İşleriniz çok ilginç, sıradışı, benzersiz.
I know that there were two fluorescent lights... because they have a distinctive hum.
Orada iki florasan lamba olduğunu biliyorum çünkü kendilerine özgü bir ses çıkarıyorlardı.
- No, if you stand anywhere near him, you can't help noticing this very distinctive...
- Yok yok ne zaman etrafınızda olsa .. fark etmemenize imkan yok.. hemen o garip kokuyu..
- Anything distinctive?
- Belirgin bir şey var mı?
In fact, it's very distinctive.
Aslında bir özgünlüğü var.
They build distinctive monoclonal links into their DNA.
DNA'larına ayırt edici monoklonal bağlar eklediler.
On his ID it reads, " distinctive visible marks :
Kimliğinde ; "Görülebilir özürleri : Hepsi" yazıyor.
The strain and physical exhaustion manifested itself as distinctive dark spots under the eyes.
Gerilim ve fiziksel yorgunluk, gözlerin altında kararma şeklinde kendini gösterir.
It is showing a distinctive subspace signature as a result.
Bariz bir altuzay imzası taşıyor.
He drove a very distinctive car. It was a....
Çok farklı bir... araba kullanıyordu.
I believe the pope said "distinctive clothing," not habits.
Bence papa rahibe kıyafetini değil, ayırt edici bir kıyafeti kastetti.
It was most distinctive.
Çok "kendini belli eden" bir ayakkabıydı.
- Distinctive?
- Kendini belli eden mi?
The stitch work was very distinctive.
Çok karakteristik bir dikişti.
But when I heard this little fella's distinctive call I knew I had to notify the authorities.
Ama küçük dostlarımızın ayırt edici çağrılarını duyduğunca yetkilileri uyarmam gerektiğini anladım.
As you can see, it has a very consistent and distinctive modulation, except at 1350 hours.
Gördüğünüz gibi, saat tam olarak 13 : 50 de çok tutarlı ve özel görünüyor.
He has a very distinctive walk.
Apayrı bir yürüyüşü vardır.
You have a strong, distinctive
Sen güçlü, sıra dışısın.
See the distinctive domed skull?
Kendine has kubbeli kafatasına bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]