Disturbing translate Turkish
2,903 parallel translation
Am I disturbing you?
Rahatsız etmiyorsam?
Well, that's disturbing.
Çok rahatsız edici.
Disturbing the dirt will destroy the fengshui
Bu kirli işler onların ruhlarına zarar verecek
I just received a disturbing call from your wife and not find my backup disk and my key to your office, that's where my computer.
Benim..... gerçekten çok rahatsız edici bir telefon aldım eşinden Yedek dosyamı bulamıyorum
Am I disturbing you?
Seni rahatsı mı ediyorum?
Am I disturbing?
Rahatsız mı ediyorum?
That's pretty disturbing... actually...
Biraz rahatsız edici aslında...
Sir, I'm sorry that I'm disturbing you, but... there has been an emergency and I have to leave the hotel for a little bit.
Bayım, rahatsız ettiğim için üzgünüm ama... Acil bir durum vukuu buldu ve kısa bir süreliğine otelden çıkmam gerek.
- You are disturbing her calm zone.
- Onun sakinlik noktasını bozdun
- You're disturbing my calm zone.
- Sakinlik noktasını bozdun.
Because it was disturbing, Bowman.
Birisiyle paylaşmak zorundaydım.
And it is disturbing and reprehensible it processes this man who did him no harm.
Ve müvekkilimi dava ediyor Dava başlasın
Some truly disturbing events took place on the other side of those walls.
Duvarın öbür yanında kötü şeyler oldu.
That's really fucking disturbing.
Bu gerçekten çok rahatsız edici.
I hope my family hasn't been too disturbing.
Umarım ailem sizi çok rahatsız etmemiştir.
For reasons too disturbing to mention, I find that hot.
Söylemesi rahatsız edici olacak ama... Bu çok ateşli.
I do hope I'm not disturbing you.
Sizi rahatsız etmiyordum umarım.
Very disturbing.
Epey rahatsız edici.
And they brought with them some disturbing news.
Ve beraberlerinde bir takım kötü haberler getirdiler.
I know, disturbing to all of us, particularly with what many of us have been dealing with since hurricane Katrina.
Özellikle de Katrina Kasırgasından beri hepimizin neler yaşadığı düşünülürse.
It's deeply disturbing, there's no question about it.
Gayet rahatsız edici, şüphesiz.
No. We're investigating a very disturbing rumor.
Çok rahatsız edici bir söylentiyi araştırıyoruz.
That's a disturbing thought.
Çok rahatsız edici bir düşünce bu.
Very disturbing.
Rahatsız edici.
Bernadette Prentiss has clerked for me for almost ten years, so, yes, I find this very disturbing, that the superintendent of police... arguably the most powerful woman in Chicago... would drag me here with nothing more
Bernadette Prentiss 10 yıldır katibim. O yüzden bunu çok rahatsız edici buluyorum.
I have very disturbing news about Trans-Sky management.
Trans-Sky yönetimi hakkında çok rahatsız edici haberlerim var.
And, construction-wise, a little disturbing.
İnşa tarzları biraz rahatsız edici.
Now, the news is disturbing.
- Olamaz. - Çok kötü bir haber gerçekten.
Disturbing.
Biraz sinir bozucu.
His smile is disturbing.
Gülümsemesi rahatsız edici.
Well, that is disturbing. Yeah.
- Bu çok sinir bozucu bir durum.
That is disturbing.
Bu çok sinir bozucu.
Signs of change often come in the slight shift of grass in the breeze, or a hint of a scent that brings disturbing news to Ma di Tau.
Değişimin işareti çoğu zaman hafif rüzgârın çimenleri okşamasıyla gelir,... ya da o rüzgâr dişi aslana iğrenç haberler taşır.
Their form. color, the way they wear their wings... all disturbing.
Şekilleri, renkleri, kanat çırpışları, her şeyleri iğrenç!
Alec Mason, you're under arrest for drunk and disorderly and disturbing the peace... again.
Alec Mason alkol, taşkınlık yapmak ve huzuru bozmaktan tutuklusun... yine.
- You see why I find that disturbing.
- Neden rahatsız edici olduğunu anlıyorsunuz.
There is one kid whose work is pretty disturbing.
Bir çocuğunki çok rahatsız ediciydi.
Be warned, the images here are disturbing.
Uyarıyoruz, görüntüler rahatsız edici.
I don't want her disturbing me, if you wanna know the truth.
Açıkçası, Bayan Nugent'ın başımın etini yemesini istemem.
Hey Chris, disturbing
Hey chris, rahatsız.
For disturbing the peace, public drunkenness, illegal gambling, and destruction of property...
Toplum huzurunu bozmak, kamu alanında içki içmek, yasadışı kumar oynamak, ve mülke zarar vermek...
I'm sure you gentlemen could, uh, reasonably agree that these are extremely disturbing images and unlawful treatment of ordinary American citizens demonstrating for their basic civil rights.
Bunların son derece rahatsız edici görüntüler ve temel vatandaşlık hakları için gösteri yapan sıradan Amerikan vatandaşlarının uğradığı haksız muamele olduğu konusunda görüş birliğine varabileceğinize eminim.
And it probably wouldn't be so disturbing if we didn't have to hear about it every time some guy went nuts.
Ve muhtemelen artık rahatsız edici olmaz Eğer bunu duymamış olsaydık Sürekli bir adam delirirdi.
She finds the child disturbing.
Çocuğu rahatsız edici buluyor.
No disturbing my workflow.
İş akışımı bozmak yok.
I mean, it was disturbing.
Yani, oldukça rahatsız ediciydi.
But I must warn you, it's a little disturbing.
Ama ben sizi uyarmam gerekir, bu biraz rahatsız edici.
Am I disturbing you?
Rahatsız etmiyorum ya?
The most disturbing part of this is we did not find a biological agent.
En rahatsız edici kısmı da bir biyolojik ajan bulamamış oluşumuz.
Your ideas on how a woman should behave are... disturbing.
Kadınların nasıl davranması gerektiği hakkındaki fikirlerin de çok rahatsız edici.
This programme contains scenes which some viewers may find disturbing.
İyi seyirler.