Doing that translate Turkish
26,151 parallel translation
Why are we still doing that?
Neden hâlâ bunu yapıyoruz ki?
Yeah, you did not like doing that. You held my hand.
Evet, böyle yapmak hoşuna gitmemişti.
We are not doing that.
Öyle bir şey yapmayacağız.
Ugh! My car's doing that thing where if I take my hands off the steering wheel for more than, like, ten seconds at a time, it starts dripping all over the rug.
Elimi direksiyondan on saniyeden fazla çekeyim paspasa bir sıvı akıtmaya başlıyor yine.
- And so you made some bullshit promise with him in exchange for doing that.
Sen de bunun karşılığında ona boş bir söz verdin. Boş falan değil.
- They're already doing that.
Bunu zaten yapıyorlar.
- Would you stop doing that? - What's wrong?
Şunu keser misin artık?
No way I am doing that.
- Hayatta olmaz.
I'm gonna kick ass for him up and down the block, and there's no law against me rooting for Mike while I'm doing that.
Onun için tepeden tırnağa herkesi tokatlayacağım ve bunu yaparken de Mike'a destek olmama karşı bir yasa yok.
And if doing that helps my firm look good, even better.
- Bunu yapmak imajı da düzeltiyorsa ne âlâ.
Could be a new warm current under the ice doing that.
Bunu yaparken buz altında yeni bir sıcak akım olabilir.
Mom, we're not doing that.
Anne, bunu yapmayacağız.
For example, I realize that when you see me doing something stupid and you don't say anything about it, you know, and you're just being nice.
Örneğin, beni aptalca bir şey yaparken gördüğünde ve bir şey yapmayıp sadece iyi davrandığının farkına vardım.
She's doing something that no one,
O hiç kimsenin yapmadığı...
The thing about prohibition that was unbelievable is you took one of the biggest businesses in the country, run by legitimate people, and you suddenly made, by definition, anyone doing it a criminal.
Bu yasak inanılmazdı. Ülkenin meşru yollarla işletilen..... büyük işletmeleri bile aniden getirilen bu yasadan dolayı suçlu olarak tanımlanıyordu.
What were you doing in that gap?
O boşlukta ne yapıyordun?
When Raul was doing me from behind, and I was thrusting my hips, that was so hot, right?
Raul beni arkadan yaparken ben de kalçamı ona dayıyordum, çok seksi değil miydi ama?
But you said that the work you were doing was behavioral... strategies by which she'd say no to her husband.
Ama davranışlarının kocasıyla ilgili olanlarından bahsetmediğini söylemiştin. - Doğru.
Bush won the election by creating fear around black men as criminal, without saying that's what he was doing.
Bush, öyle yaptığını söylemeden, suçlu siyah adamlar korkusu yaratarak seçimleri kazandı.
They are not doing anything to really clean up that past or to address the real consequences for real people of the extreme policies they've pushed.
O geçmişi temizlemek veya ileri sürdükleri aşırı politikaların gerçek insanlar üzerindeki gerçek sonuçlarını ele almak için bir şey yapmıyorlar.
We have too many laws locking too many people up for too many things, giving them sentences that are too harsh, putting them in prison, and while they're in prison, doing very little, if anything, to rehabilitate them
Çok fazla şey için çok fazla insanı hapsetmenin çok fazla yolu var. Ağır cezalar veriyor, onları hapse atıyoruz ve hapiste bulundukları sürede çıktıklarında sivil topluma dahil olabilsinler diye onları rehabilite etmek için pek az şey yapıyoruz.
And that's exactly what I'm doing here.
Ben de tam olarak bunu yapıyorum.
Because when you bring that indictment, I'm gonna beat it, and if you don't bring it and continue investigating my client, I'm gonna sue you, which is exactly what I'd be doing no matter who he was.
Çünkü iddianameyi verdiğinde ben kazanacağım eğer vermeyip soruşturmaya devam edersen sana dava açacağım, zaten bunu kim olsa yapardım.
Is that what you were doing last night outside of prison?
Dün gece hapishanenin dışındayken de bunu mu yapıyordun?
I thought Mike was doing that.
Mike yapıyordu diye biliyorum.
I appreciate that, Louis, but you didn't have to say it, because actions speak louder than words, and you doing this says it all.
Teşekkür ederim Louis ama söylemene gerek yok. Çünkü eylemler sözlerden daha etkilidir. Bunu yapışın her şeyi anlatıyor.
Because I wouldn't be doing my job, if I didn't inform you that actions have consequences, and you seem to think that the only consequence of what you're doing is getting out of here early, but it's not.
Çünkü bu hareketlerin sonuçları olduğunu sana söylemeseydim, işimi yapmıyor olurdum. ... ve sen yaptığın şeyin tek sonucunun buradan erkenden çıkıp gitmek olduğunu düşünecektin,... ama öyle değil.
I hated that man for doing what he did to me, so I did what messed up 15-year-olds do.
O adamın bana yaptıklarından dolayı ondan nefret ettim. Bu yüzden ben de boka sarmış 15 yaşındakilerin yaptığını yaptım.
That would be a lot easier if I had access to Sutter's files. - Because he can't know we're doing this. Well, I can't get that to you right now.
- Sutter'ın dosyalarına ulaşabilsem çok kolay olurdu.
Isn't it worth doing if there's even a 1 % chance that he is innocent?
Masum olma olasılığı çok küçük dahi olsa varsa, bunu yapmaya değmez mi?
If he found out that I was doing this, he would kill me.
Eğer bunu yaptığımı öğrenirse beni öldürür.
We got justice when that animal was sentenced to death, so don't you try to tell me you're doing this for her.
O hayvan herif idama mahkum olduğunda adaletimizi bulmuştuk biz. - Sakın bana bunu kızım için yaptığını söyleme.
What that asshole was doing was gonna interfere with what you and I are doing here now.
O dallamanın yapacağı şey, şu an yaptıklarımızı dikizlemek olacaktı.
I didn't know that's what you were doing.
Ne iş yaptığını bilmiyordum.
That's... that's what I've been doing.
İşte bunları yapıyorum.
Twenty three years doing business together just like that, can you believe it?
Yirmi üç yıldır birlikte iş yapıyorduk, buna inanabiliyor musun?
If that number pops up on your phone, you drop whatever it is you're doing and you take the call.
Eğer o numara telefonunda çıkarsa her ne yapıyorsan bırak ve telefonu aç.
Watch that Achilles. We're not doing foot work yet.
Ayak çalışması yapmıyoruz burada.
I went out that night to look for my daughter, which is what we both should be doing right now.
O gece kızımı aramak için dışarı çıkmıştım ki şu an ikimizin de bunu yapması gerekiyor.
We thought that doing the show would be a healing experience, maybe help us... process everything.
Bu programın iyileştirici bir etkisi olabileceğini yaşadıklarımızı atlatmamıza yardım edebileceğini sanmıştık.
How is she doing that?
Bunu nasıl yapıyor?
That's what I'm doing right now!
Şu an yaptığım şey bu!
I just slipped that in there very casually because I think that's something that we should start doing very soon.
Geçen sefer üstünkörü yapmıştım ancak en kısa zamanda tekrar yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
Why does everyone keep doing that?
- Niye herkes böyle deyip duruyor?
Koch Industries is one of the largest privately held fossil fuel interests in the world. And they are doing everything they can to protect that wealth.
Koch Şirketleri, dünyada fosil yakıttan çıkar sağlayan özel şirketlerin en büyüklerinden biridir ve bu zenginliği korumak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
And it will be leadership that we can all hold up to our government and say listen if the U.S. can do it and the U.S. is doing it, in spite of all their pressures, we can do it as well.
Devletimize gösterip "bakın, Amerika bunu yapabiliyor ve yapıyor, bütün baskılara rağmen biz de yapabiliriz" diyebileceğimiz bir lider olursunuz.
And we're fighting powerful fossil fuel interests that basically want to keep doing business as usual.
Fosil yakıtlardan gelir sağlayan güçlü insanlarla mücadele ediyoruz. Onlar işlerini devam ettirmek istiyor.
And the greatest fear about all of this is leaving this planet in better shape than we were given it and that's not what we're doing today.
Bu hususta en büyük korkulardan biri de gezegeni bulduğumuzdan daha iyi hâlde bırakmayla ilgili.
You know, I knew intellectually how the earth's system works,'cause that's what I've been doing for 20 years.
Dünya'nın nasıl işlediğini bilgisel bağlamda biliyordum. Son 20 yıldır yaptığım şey bu.
- That's not what I was doing.
- Korumak değildi bu.
Jamie, what's that taxi doing outside?
Jamie, dışardaki taksi de ne?
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16