Doke translate Turkish
148 parallel translation
JUST WAIT OUT HERE. OKEY-DOKE.
- Kapıyı sakın çalma, hemen dışarda bekle.
Okey-doke.
- Tamamdır.
You okey-doke, lady?
- İyi misiniz bayan?
Sure, I'm okey-doke.
- Elbette, ben iyiyim.
Oh, okay, Doke.
Peki.
Okey-doke.
Tamamdır.
- Okey-doke.
- Tamamdır.
Okey-doke, thank you.
Tamamdır, teşekkür ederim.
Okey-doke.
tamam.
- Okey-doke.
Elbette.
Okey-doke?
Tamam mı?
Okey-doke, chief.
Tamamdır şef.
You know, Sylvester Stallone, okey-doke-looking motherfuckers.
Sylvestor Stallone falan. Yavşak suratlı tipler. Anladın mı sağdıcım?
OKEY-DOKE.
Tamam.
EVERY MAN FOR HIM...
Tamam DOKE!
But I gave him a little okey-doke!
Evet ama ona 1-2 ufak manevra yaptım ve...
Yo thinks he's gonna okey-doke me.
Beni alt edeceğini sanıyor.
Okey-doke, partner.
Tamam, ortak.
- Okey-doke. Future down the crapper.
Geleceğim mahvolacak.
First thing tomorrow... I'd like you to send me the most current marketing figures you've got, okey doke?
- Öncelikle yarın... elindeki en son pazarlama rakamlarını görmeliyim, tamam mı?
Okey-doke.
Peki.
Okey-doke.
Peki peki.
Okey-doke.
Tamam.
Okey-doke. Brenda, get PR on the line.
Peki.Brenda halkla ilişkileri bağla.
OKEY-DOKE.
Pekala.
Okey-doke.
- Sadece kahve yeterli.
- Hey, Art, I'll talk to you later. - Okie-doke.
- Art, sonra konuşuruz.
Okey-doke. All right.
- Tamamdır.
Oh. Okey-doke.
- Peki.
Doctor's orders. Okey-doke.
Doktorun emri.
Okey-doke.
Anladık.
OKEY-DOKE.
Peki.
OKEY-DOKE.
Tamamdır.
Okey-doke.
Pekâlâ.
Okey-doke. And, now the mortgage papers...
Ve ipotek belgeleri...
Okey-doke.
- Tamam.
- Okey-doke.
- Olur.
Okey-doke, lead the way, detective
Tamam. Önden buyurun dedektif.
Doke, they were here a minute ago.
Bunda iyi olacağını biliyordum.
Okee-doke, here we go.
eveeet işte burdayız.
- Okey-doke.
- Oki doki.
Okey-doke.
- Pekâlâ.
Uncle phil's is okey-doke.
Phil Amca... İyi durumda.
Ladies and gentlemen. I'm smashing through a beautiful suburban home with a lovely plate-glass window which is not slowing me down in the least.
Bayanlar baylar, hoş düz cam penceresi olan güzel bir banliyö evine kıra döke giriyorum.
- Okey-doke.
- Tamam.
Okey-doke.
Pekala.
Okey-doke, Johnny. There's my hole!
İşte açığım!
You eat crap like a grubby little slob on a $ 25 a yard couch... and then expect mommy to clean up your mess. I'm sick of it! I'm sorry.
25 dolarlık kanepenin üzerinde döke saça tıkınıp duruyorsun... sonra da anneciğinin, pisliğini temizlemesini bekliyorsun.
Okey-doke.
Anlaşıldı.
Okie-doke.
Pekala!
Okey-doke.
Bu işi yapacaksan bakmak istediğim satılık bir tekne vardı. Tamam.