English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't go in there

Don't go in there translate Turkish

1,108 parallel translation
"Jimmy" I said. "You don't go in your pocket if there's nothing there."
"Jimmy" dedim. "Sonunda kazancın yoksa bunlara girişmezsin."
Barbara Andadcio : Society should go down in the subway and lock them up, because they don't have any business down there.
Toplum metrolarda git gide kötüleşmeli ve kilitlenmeli, çünkü onlar herhangi bir işe sahip değiller.
Don't go in there!
Sakın oraya girme!
Don't go in there, you'll get hurt.
Geri dön! Oraya girme, çok tehlikeli!
Why don't we go in there?
Neden şöyle geçmiyoruz?
I don't think you should go in there.
Bence oraya girmemelisin.
It tried to eat my Raymond! Victor, don't go in there!
Giriş Yasak! Küçük Golf Sahası kapalı. Victor, içeriye gitmiyorsun.
Don't go in there!
Sakin girme içeri!
Don`t go back in there, Erik.
Erik, içeri geri girme! .
- No, don't go in there!
- Hayır, oraya girme!
Wait a minute. Don't go in there.
Bekle bir dakika..
Why don't we both relax and go in there and lie down and I'll fill you in?
Neden biraz uzanıp rahatlamıyorsun. Ben de yanında olacağım.
- You don't want to go in there.
- Oraya gidemezsiniz efendim.
Don't go in there, Richard!
Oraya girme.
Hightower, don't go in there.
Hightower, girme.
- Don't go in there!
- Sakın oraya girme.!
Don't go in there.
Oraya gitmeyin.
- Herb, don't go in there!
- O benim oğlum mu?
Look, why don't you just go in there, tell Johnny you couldn't get the turkey for him?
Bak, neden sadece gidip Johnny'e onun için hindi alamayacağını söylemiyorsun?
Hey, wait, Rob. Don't go in there.
Bekle Rob, oraya girme.
I DON'T WANNA GO IN THERE.
Burada kalmak istemiyorum.
You don't wanna go in there.
Oraya gitmek istemiyorum.
Captain, don't go in there!
Yüzbaşım, sakın gitmeyin.
Sis, don't go in there.
- Toz ol ufaklık, partiye geldim ben. - Annemle babam gelmedi mi halâ dedim?
Wait a minute, you don't wanna go in there.
Oraya gitmek istemezsin.
Oh, no, don't go in there.
Hayır, oraya girme!
Don't go in there!
Oraya girme!
If you don't go in there, you're gonna be sorry.
Eğer oraya geri dönmezsen, çok üzüleceksin.
Now, don't go in there by yourself.
Anlaştık. Sakın oraya tek başına gitme.
Here we go. Why don't you go in and sit down there?
Hadi sen içeri gir ve otur.
No, don't go in there!
Hayır, girme oraya.
I don't know anyone who's like'the first time man'except you'll always no never mind we don't have to go there and I did make some faces in the middle that I wish that I could uh
Garipti. - Garip mi? Evet, ama hoş bir gariplik değildi.
- l don't want to go in there.
- Oraya girmek istemiyorum.
- Don't go in there.
- Oraya gitmeyin.
Don't go in there!
Oraya gitme.
- Don't go in there!
- Oraya girme!
I WILL BE RIGHT WITH YOU. WHY DON'T YOU GO IN THERE AND HAVE A SEAT.
Birazdan yanınıza geleceğim.
"I love you", "Don't go in there", "Get out", "You have no right to say that",
"Seni seviyorum", "Oraya gitme", "Çık dışarı", "Böyle konuşma."
"No, please don't go in there" He'll be back
Hayır, lütfen onu görmeye gitme, yakında dönecek.
Well, just don't go in there.
O zaman oraya girmeyin.
I don't want to go back in there.
Oraya dönmek istemiyorum.
I lay there in the mud bleeding... and I heard you! "Don" t go back!
Orada çamurun içinde kan kaybediyordum. Ve seni duydum!
You don't want to go in there.
Berbat kokuyor.
Don't go in there.
Oraya girme.
I don't wanna go in there.
Oraya girmek istemiyorum.
- Don't go in there.
- Oraya gitme.
You don't wanna go in there.
İçeri girmemelisin.
Jonathan, you don't wanna go in there.
İçeri girmemelisin.
I don't thinkyou ought to go in there with that hat on.
Bence oraya o şapkayla gitme.
There must have been one, a moment, in childhood, when it first occurred to you that you don't go on forever.
Böyle bir şey olmalı, bir an, çocuklukta sonsuza kadar gidilmediğini ilk kez anladığında.
- Audrey, don't go in there.
- Audrey, oraya gitme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]