English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Donating

Donating translate Turkish

395 parallel translation
whoever's donating to Erin.
Erin'e böbreğini veren her kimse.
Prince Dino is there with Shadwell discussing some paintings he's donating.
Tek bir şey.Prens Dino orada bağışta bulunduğu bazı tablolar için, Mr.Shadwell'le tartışıyor.
They are now in prison, after first donating their property to the government as a national cemetery.
Şimdi onlar hapisteler, önce taşınmazlarını devlete ulusal mezarlık olarak bağışladıktan sonra.
The men are donating their clothes to the women.
Evet. Mürettebat, kıyafetlerini bayanlara hediye ediyor, efendim.
He's at the Red Cross, donating blood.
Kızıl Haç'ta, kan veriyor.
I can see Ferguson donating it to a fund for needy Scotchmen.
Ferguson onu fakir İskoçlara bağışlayacaktır.
Donating sperm to an artificial insemination lab.
Tüp bebek laboratuarında sperm donörü olmak gibi.
Without volunteers coming in here donating it.
Gönüllü bağışları olmadan bizde yeterince var.
On a warm spring night, six months later after donating his body to science, he did.
Ilık bir bahar gecesinde, altı ay sonra vücudunu bilime bağışlamasının ardından da öldü.
If I were, I'd be donating my salary to those schoolteachers. Right?
Öyle olsaydım maaşımı o öğretmenlere bağışlardım değil mi?
Jake and Elwood are donating the band's share of the door money... to pay the taxes on the St. Helen's orphanage... in Calumet City.
Jake ve Elwood giris ücretinin bir kismini Calumet sehrindeki... St. Helen'in yetimhanesinin vergi ücreti... icin bagisliyor.
Oh, didn't Tanya tell you? I'm donating my share of the prize money to the charity.
Tanya size parayı hayır kurumuna bağışladığımı söylemedi mi?
First thing Monday I'm donating it to Cranial Research for the Poor.
Pazartesi günü Yoksullar için Kafatası Araştırmalarına bağışlayacağım!
He's donating his liver, madam.
Karaciğerini bağışlıyor hanımefendi.
How, by donating the last portion of joy to die lightly and in the shelter of a makeshift roof to light up posthumously, like a word
Nasıl, zevkin son parçasını bağışlayarak hafifçe ölmeyi ve geçici bir çatının korumasında ölümden sonra yeniden alevlenmeyi, bir kelime gibi.
I'd like to announce that when I win, I'm donating the entire proceeds to charity.
Eğer ben kazanırsam bütün ödülü hayır kurumlarına bağışlayacağım.
The important thing to know is that I personally am donating the purse of $ 1 million to the winner!
Önemli olan şu Şahsen kişisel olarak servetimden kazanana bir milyon dolar veriyorum!
I thought you were donating a kidney or something.
Senin böbreklerini ya da başka birşeyi bağışlamadığını sandım.
Why is he donating to the good and welfare?
Niye fakir fukaraya hibe ediyor.
I think the Church would make a beautiful gesture... by donating this priceless ring... to the poorer members of the flock.
Düşünüyorum da kilise güzel bir jest yapar ve... Bu paha biçilmez yüzüğü... koyun sürüsünün yoksul üyelerine bağışlar.
And especially Mr. Schultz for so generously donating... A special cash prize of 25 dollars.
Ve 25 dolarlık ödülü bağışlayan Bay Schultz'a teşekkür ederiz.
Well I will think about selling, or donating to an NGO.
Satmayı deneyeceğim, olmazsa hayrına bağışlarım.
He might as well start donating his organs.
Bence organ bağışına başlamalı.
As a matter of fact, all the money the store takes in today, Mr. Duncan is donating it to the children's hospital.
O yüzden bay Duncan, dükkanın bu günkü hasılatını Çocuk Hastanesi'ne bağışlayacak.
The studio, world-famous for the slogan'Movies, now more than ever'... is donating prints of 25 of its classic black-and-white films to the museum.
Dünyada'Filmler, simdi her zamankinden daha çok'sloganıyla bilinen stüdyo... klasik siyah-beyaz filmlerinden 25 tanesini müzeye bağışlıyor.
- Barney Gumble, shown here donating... $ 50,000 to the Shelbyville Dance Theater... was caught in a sudden avalanche on Widow's Peak earlier today.
- Barney Gumble, şu an Shelbyville Dans Tiyatrosuna 50.000 dolar bağışlarken görülen kişi sabahın erken saatlerinde Dul Tepesinde aniden ortaya çıkan bir heyelanın altında kaldı.
- Who are you donating'em to?
- Kime bağışlıyorsun?
One option is to establish guidelines to keep people at high risk from donating blood.
Bir seçenek, yüksek riskteki kişilerin kan bağışından ayrılmasını sağlayacak rehberler hazırlamak.
My son's a hemophiliac and if homosexuals are infecting the blood supply why not keep them from donating?
Benim oğlum bir hemofili hastası, eğer homoseksüeller kan zincirini kontamine ediyorlarsa, neden onların bağışlarını engellemiyoruz?
So I'm personally donating a bottle of 12-year-old Scotch to whoever puts the collar on this quack.
Ben, şahsen, bu herife kelepçeyi takana 12 yıllık Scotch viskimi veriyorum.
So I'll be donating $ 10,000 to the Policemen's Widows'Fund.
Polis Dulları Vakfına 10 000 dolar veriyorum.
Find out if there's any tax advantage to donating that building to the town. - If there isn't?
Binayı kasabaya bağışlarsak vergi muafiyeti doğuyor mu bak.
Joey, please tell me you're only donating your time.
Joey, lütfen sadece vaktini bağışladığını söyle.
For instance, I'm donating this oil-covered Alaskan seagull.
Örneğin, ben bu petrol kaplı Alaska martısını bağışlıyorum.
- Wh-Wha - - Will you be donating that million dollars now, sir?
- Şimdi 1 milyonu doları bağışlayacak mısınız, efendim?
And he's considering donating a $ 10 million grant to this school.
Ve bu okula, 10 Milyon Dolarlık bir bağış düşünüyor.
We're donating your clothes to the blind.
Giysilerini körlere veriyoruz. Kapalı kapılar ardındaki bir avuç para avcısı zavallı ihtiyarı deli ilan etmeye çalışıyor. Bu doğru değil.
I was thinking of donating a large portion of it to charity.
Hayır kurumlarına bağışlamayı düşünüyorum.
Well, who's donating his body for that one?
Kurbanı kim olacak?
So Wayne Enterprises is donating the world's most advanced telescope to Gotham's Observatory Restoration Project.
Wayne Holding Gotham rasathanesini kalkındırma projesine katkı olarak dünyanın en modern teleskobunu bağışlıyor.
One option is donating it to a burn center.
Seçeneklerden biri de, yanık merkezine göndermek.
Her brother's donating a kidney.
Erkek kardeşi böbreğini veriyor ona.
So I'm donating all of these old shoes to poor Filipino orphans.
Eski ayakkabıların tamamını Filipinli yetimlere vereceğim.
Are you donating blood?
Kan bağışlamaya mı geldiniz?
You don't feel good about donating the money?
Para bağışlama konusunda iyi hissetmiyor musun?
What are your feelings about donating one?
Bize yumurta bağışlamayı düşünür müsün?
What if instead of donating one of my old, worn-out kidneys... I gave Grampa that artificial kidney I invented?
Babama eskimiş böbreklerimden vereceğime icat ettiğim yapay böbreği versem n'olur?
Inspired by our efforts... everyone is anxious to help by donating materials.
Çabalarımızı gören herkes malzeme konusunda bize yardımcı olmaya çalışıyor.
Ten dollars, and I'm donating your tip to the church.
On dollar, ve bahşişini de kiliseye bağışlıyorum.
Founded in 1 626, it was named after a British colonist who ended up donating his entire collection of books.
1626'da kurulmuş, adını tüm kitap koleksiyonunu okula bağışlamış bir İngiliz sömürgeciden almış.
What are your feelings about donating one?
Bize yumurta bagislamayi düsünür müsün?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]