English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Downer

Downer translate Turkish

286 parallel translation
Well, we went round to Alfie's and after a bit of an up and a downer, he admits this fellow's the owner of that new Anglia I stole.
Evet... Alfie'nin yerine gittik, onu biraz hırpaladık ve gelen adamın çaldığım Anglia'nın sahibi olduğunu söyledi.
Say, Kate Larry's such a tearer-downer.
-... Larry'nin yanına yaklaşılmıyor.
- What a downer!
- Ne sıkıcı herif.
Debbie Downer
Debbie Downer
Downer.
Ağrı kesici.
That I'm at the start Of a pretty big downer
Büyük bir depresyonun başlangıcındayım
Is I'm at the start Of a pretty big downer
Büyük bir depresyonun başlangıcındayım
That I'm at the start Of a pretty big downer
Büyük bir depresyonun başlangıcında olduğumu
Well that is really a downer.
Eh bu gerçekten çok aci. Tanrim... az daha unutuyordum. Johanna aramizda b ¡ r seyler oldugunu düsünmeye basladi.
- Why? It's a downer about a couple that move back to Love Canal.
O oyun, Ask Kanalina dönen, yikim yasayan bir çifti anlatiyor.
It'd be a major downer to try and get together... And find out she really does think I'm a slime.
Çok can sıkıcı olur benim ne sümüklü olduğumu anlaması.
- You're such a downer.
- Çok kötümsersin.
I mean all this arguing its really a downer.
Tüm bu tartışma moralimi bozuyor.
If I knew you were gonna pull a downer I never even would've told you.
Eğer senin kafayı bu olaya taktığını.. ... bilseydim. Seninle konuşmazdım bile.
I don't want you to go on a downer. Leave the dirty work to me.
Tam olarak iki ayin kaldigi için söylüyorum, bir basarisizlikla ayrilmani istemiyorum.
Give me a downer, Danny.
Bana biraz yatıştırıcı ver Danny.
Gee, what a downer.
Vay be, ne kadar yatıştırıcı ama.
Is that an upper or a downer?
Uyarıcı mı yoksa sakinleştirici mi?
But I guess I would have been a real downer, you know, screaming :
Hoş, götürseler gezinin tadını kaçırırdım herhalde. Haykırarak...
Pass me my downer.
Yatıştırıcımı uzat bana.
Downer.
Kaybettin.
She's a downer. She's out.
Alt sınıftaysa giremez.
You're such a downer.
Çok karamsarsın.
I wouldn't want things to end on a downer.
Kesinlikle. İşlerin dipte bitmesi hoşuma gitmez.
You've come back to the house of loneliness and tears, to daddy downer and brother bummer, to come to some decision about life.
Yalnızlı k ve göz yaşlarıyla dolu bir eve geri döndün. Karar verebilmek için üzgün baba ve başarısız kardeşine geri döndün.
Christ, what a downer!
Tanrım, lanet olsun!
That's kind of a downer.
Bu biraz üzücü.
That's too much of a downer.
Çok acı bir tecrübe olabilir.
The only downer is, everyone's got the same idea.
Tek bilinen şu ki ; herkes aynı fikre sahip.
I'm such a downer.
Ne kadar karamsarım.
Now I know some of the kids today think that God's a real downer... but the truth is, he's an upper.
Bugün bazı çocuklar tanrıyı gerçek bir yatıştırıcı sanıyor. Ama gerçek şu ki, o bir uyarıdır.
You can never talk to me about my parents again, because in this case, you are the backer-downer!
Bir daha annemler hakkında kötü konuşamazsın çünkü bu olayda, arkadan bıçaklayan, sensin!
Let's go for a downer.
Bunaltıcı bir şeyden söz edelim.
Your party's a smash or a downer.
Ya ambiyansı arttırır, ya da partiyi batırır.
You can be the foot-putting-downer.
Otorite gösteren kişi sen olabilirsin.
Yeah. I'm sorry if i was a downer tonight.
Gecenizi berbat ettiysem özür dilerim.
Is anyone here not a downer? Anyone?
Aranızda durumu iyi olan kimse yok mu?
I'm sorry I was such a downer.
Üzgünüm kendimi böyle yatıştırıyordum.
I mean, after all, a little girl gets eaten in the end. What a downer.
Yani hikayenin sonunda küçük kız kurt tarafından yeniliyor.
- Breaking up is such a downer.
- Kesiliyor böyle bir yatıştırıcı olduğunu.
Bit of a downer, sir.
Konuşma biraz sıkıcı, efendim.
No matter how many uppers you take you're still a downer
Tatlım, hayatım, çavuş... Ben getiririm.
Well, at first it was a downer... but then I realized that I'll be okay without my dad... because the S.A.T.'s prove that there's another man who can take care of me.
Başlarda biraz sakinleşmem gerekti ama sonra fark ettim ki, babam olmadan da iyi olabilirim çünkü S.A.T. sonuçları başka bir adamın da benimle ilgilenebileceğini gösterdi.
This is anaesthetic like downer
Bu uyuşturucu. Sakinleştirici gibi.
I'm in no mood for intruders with this downer...
Böyle depresyondayken hırsızla falan uğraşamam.
You're a downer, Ezra.
Sen hep üzgün birisin, Ezra.
Listen, I don't wanna be a downer, but I'm gonna go hit the Book so I can figure out what the hell is going on.
Dinle, istiyorum bir Downer olmak istemiyorum, ama gideceğim Kitap bu yüzden ne oluyor anlamaya vurdu.
Give her another downer, she's too fucking high.
- One bir LSD daha ver. - Hayır, iki tane verdim.
I know prison's supposed to be a deterrent but does it have to be such a downer?
Bak şimdi, eğer bir tane dört beden kaşmir ceket varsa ve bir kadın ağlamaya başlayıp bir cenaze için giymesi gerektiğini söylerse ona vermek zorundasın, değil mi? - Evet.
You don't use it as a downer.
Böyle söylemesine bayılıyorum.
- Well, you're a real downer.
Çorbana bakıp duruyorsun ve arada bu alaycı sözler mırıldanıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]