English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dram

Dram translate Turkish

795 parallel translation
Tragedy almost seemed to hang from the tips of the branches...
Dram neredeyse dalların uçlarından sallanıyor gibiydi...
and we are witnesses to a poignant drama - a young, faithful woman fighting alone against a band of blind theologians and skilled jurists.
Ve onun şaşırtıcı dramına tanıklık edebiliyoruz. Ortodoks teologlar ve güçlü yargıçlar karşısında, kendisini savunan, genç ve dindar bir kadının dramına...
Thank you, Mayor. You haven't a dram on the hip?
Teşekkür ederim Belediye Başkanı.
Don't dramatize, Christine.
Dram yapma, Christine.
This is a serious play, a realistic drama...
Bu çok ciddi bir oyun, gerçekçi bir dram...
So I wrote a legitimate drama.
Ben de uygun bir dram yazmaya koyuldum.
- That's pretty good for a drama.
- Bir dram için gayet iyi.
Some drama... and in three acts.
Sözüm ona dram... gene de üç perde.
- Now the drama's complete.
- Dram böylece tamamlanıyor.
It was a dram of liquor and a pie.
Bir miktar içki ve börek almıştım.
Well, like the drama league broadcast, and, uh, that postpiece.
Onları senle konuşalım istedim. İşte, birlik için bir dram yayını var.
Play it for drama and suspense.
Dram ve merak uyandırma açılarını vurgula.
I just thought you could've put a little more drama in there.
Olaya biraz daha dram katabilirdin.
He says I'm a great tragic actress... wasted in musical comedy.
Benim müzikal komedide kendisini harcayan... çok iyi bir dram oyuncusu olduğumu söylüyor.
You, a tragic actress?
Sen mi dram oyuncusuymuşsun?
I could have done with a dram myself this evening.
Bu akşam bir kadeh viski hiç fena olmazdı aslında.
I only wish I could have brought you a dram to go with it
Yanında da bir kadeh viski verebilseydim keşke.
I'd have liked fine to have just one more really good dram before I join the old woman!
Benim ihtiyarın yanına gitmeden önce bir kadeh atmayı çok isterdim doğrusu.
I wish I could offer you a dram, but I've nothing but lemonade
Size viski ikram etmek isterdim ama limonatadan başka bir şey yok.
So we'll just prime you with one more dram and bring you into the ring in the peak of condition.
Bu yüzden seni biraz daha sarhoş edip, savaşın ortasına öyle bırakacağız.
But the price went up, and then it went up again, until nobody on Todday could afford even a dram.
Ama fiyat arttı, ve sonra bir daha arttı, tâ ki Todday'da kimse bir bardak bile alamayana dek arttı.
Paul with his milk and his towels Elisabeth with her magazines and strange forces at work hostile to daily living
Dramın gittikçe geliştiği ama henüz kimsenin fark etmediği Paul'un sütünü içip ilacını aldığı Elisabeth'in dergisini okuduğu hayattan sürülmüş gizli güçlerin hüküm sürdüğü oda. Çünkü hayatın mekanizmasını rahatsız ediyorlar.
Our drama lies in the continuous marriage of frenzy and organization. Yes.
Dramımız evlilik çıIgınlığına ve organizasyonuna dayanıyor.
The performance ends, but the drama never stops.
Gösteri sona erer, ama dram asla bitmez.
He's also our resident poet.
- Yakınlarda bir de dram yazdı. - Evet, başlığı "seks"...
Drama of sorts.
bir çeşit Dram.
Tonight we have brought you a drama... based on one of Adela Rogers St. John's most powerful stories... with the hope that somewhere, somehow, it will help someone.
Bu akşam sizlere Adela Rogers St. John'un en etkili hikayelerinin birinden uyarlanan bir dram sunduk. Bir yerlerde, bir şekilde birine yardımcı olması umuduyla.
The second item on the agenda is a drama entitled "Little White Frock."
Gündemdeki ikinci madde bir dram, adı "Küçük Beyaz Frak".
Yes. It's drama.
Evet, o bir dram.
- What do you know about controversy?
Dram hakkında ne biliyorsun?
And you tell me you want controversy. Hmph!
Ve sen bana dram istediğini söylüyorsun.
Cut the drama.
Kes dramı.
( dramatic theme playing )
( dram teması çalınıyor )
( dramatic theme playing )
i ( dram teması çalınıyor )
( dramatic theme playing )
( dram teması çalıyor )
Driffold Cosgood proudly presents his company in a murder drama.
Driffold Cosgood, gururla bir cinayet dramını sunar.
Just a wee dram to warm me up a bit, eh?
İşte ısınmak için küçücük bir dirhem ha?
Oh, don't make a drama out of it.
Dram yaratma.
I'll send to one in Mantua, where that same banished runagate doth live, shall give him such an unaccustomed dram that he shall soon keep Tybalt company.
Mantua'ya. sürgündeki kaçağın yanına. öyle birini gönderirim ki ona daha hiç tatmadığı bir şey tattırır. çok geçmeden o da Tybalt'a eşlik eder.
And now, here are the first pictures of the family drama
Ve şimdi, aile dramının ilk resimleri.
Worthy of a Greek drama!
Yunan dramı gibi!
Excitement... drama...
Heyecan. Dram.
Before this drama unfolds, we give welcome to the ones named Kirk and Spock.
Bu dram gerçekleşmeden önce Kirk ve Spock'a hoş geldin diyoruz.
What do you mean, "drama about to unfold"?
"Dram gerçekleşmeden önce" ile neyi kastettiniz?
You wanna know everything, but you have no clue of what's going on.
Her şeyi bilmek isteyen sen, evdeki dramı farketmedin mi?
" "Drama on the Sea" ".
"Denizde Dram".
Drama on the Sea!
Denizde Dram!
And for those of you who prefer drama - there's sport.
Dram sevenleriniz için, spor var.
This is a disaster.
İşte dram! İşte!
You should have caught her act.
Yarattığı dramı görecektin.
Course his son had a lot of problems, having such a famous father.
"Seks ve Uyuşturucu Dramında Pop Yıldızları" Tabii, oğlu, bu kadar ünlü bir babaya sahip olduğu için sorunlar yaşadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]