English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dramas

Dramas translate Turkish

395 parallel translation
You see it all the time in period dramas. When a righteous woman sleeps with a man she is said to have dirtied her energy, and kicked out of her household.
Halk arasında, ruhları gören medyumların bir erkekle ilişkiye girdikten sonra güçlerini kaybedip kovuldukları söylenir.
I've been listening to these half-witted dramas of yours for 11 years!
Senin bu salakça dramlarını 11 senedir dinliyorum!
These sex dramas don't appeal to me.
Bu seks hikayeleri beni pek cezbetmiyor.
It's a Tokyo drama
Bir Tokyo draması.
The curtain had fallen on the Polish drama :
Polonya dramasında perde kapandı.
They're packed with drama... with twisted hopes and crooked dreams.
Sahte ümitler ve çarpık hayallerin bir dramasıdır.
They expect kisses to be like lyrical poems and embraces to be like Shakespearean dramas.
Öpüşmelerin çoşkulu şiirler gibi sarılmaların da Shakespeare dramaları gibi olmasını beklerler.
I don't like dramas.
Dramaları sevmem.
Stars don't have dramas, only scandals.
Yıldızların yaşadığına drama değil skandal denir.
For the first time, the daily and private drama of the blind genius will be experienced publicly.
İlk defa, bu dâhi kör adamın günlük ve gizli draması bir seyirci karşısında oynanacak.
While I'm standing here waiting for something to happen, you may watch tonight's drama, "The Dangerous People".
Ben bir şeyler olmasını bekler dururken, bu gecenin draması "Tehlikeli İnsanlar" ı izleyebilirsiniz.
For here, in this tiny village, beneath the rock-bound coast of Maine... the eternal drama of America is being enacted before your very eyes.
Burada, bu küçük kasabada, Maine'in kayalarla çevrili kıyısında Amerika'nın ölümsüz draması gözünüzün tam önünde hayat buluyor.
GREAT DRAMAS OF THE WORLD!
Dünya'nın Büyük Travmaları.
No, not even in Neapolitan dramas!
Bu kadarını Napoli'li serseriler bile yapmaz!
Sterile women and peasant dramas!
Kısır kadınlar ve rençper piyesleri!
Now, these three were fond of performing little dramas for select audiences.
Bu üçü, seçkin seyirciler için küçük dramalar oynamayı severlerdi.
All this violence, all these scenes, screams, dramas!
Bunca şiddet, çığlıklar, acılar!
A jealousy drama.
Kıskançlık draması.
Some 3,000 people in Chaillot will hear Mr. Alphonse de Chateaubriant discuss The French Drama.
Chaillot'taki 3,000 kadar insan Bay Alphonse de Chateaubriant'nın Fransız dramasını tartıştığını duyacak.
You will play the greatest dramas of all the world... of all time.
Dünyanın en iyi oyunlarını yorumlayacaksın, tüm zamanların en iyi oyunlarını.
Books of legends, books that have never been written, enormous epics, pale and monotonous. novels without a title, giants without a face, dark texts written for the drama of the evening clouds.
Efsane kitapları, hiç yazılmamış kitaplar, devasa destanlar, bir adı olmayan sönük ve tekdüze romanlar, yüzü olmayan devler, akşam bulutlarının dramasını yazan karanlık metinler.
" Relics of these fertility dramas are to be found all over Europe.
" Bu bereket dramalarının kalıntıları tüm Avrupa'da vardır.
If you sleep this late, you'll miss a few mini-dramas.
Bu kadar uyursan, bir kaç fiIim daha kaçırırsın.
You always think the worse, you always imagine dramas.
Hep kötü düşünüyorsun, hep dramatik şeyler kurguluyorsun.
Modern Noh Dramas three,
Modern Noh Dramaları üç.
Jules, sometimes I think you make these dramas up to test me.
Jules, bazen bu oyunları beni denemek için yaptığını düşünüyorum.
I do not need to have Broadway dramas.
Kendi oyunlarım için Broadway'e ihtiyacım yoktu.
Huh? I mean, just to, uh, make little dramas in coffee shops, turn a woman's head?
Yani, sadece kafelerde küçük dramalar yaratmak, kadınların başını döndürmek mi?
- I should really learn to knock incase there's a threesome going on in my bedroom adults have sex to!
Bir saatlik bir aile dramasında....... önünde sonunda böyle şeyler olacaktır. Kapıyı tıklamayı öğrenmeliyim. Kendi yatak odamda üçlü yapılıyor olabilir tabi.
In the morning the whole thing seemed ridiculous... like one of those dramas that you dream up in the dark.
Sabaha, hepsi saçma gelmişti. Karanlıkta kurduğunuz dramlar gibi.
Some people are prisoners of their fate always blighted by the same dramas.
Bazı kişiler kaderlerine mahkûmdurlar hep ayni facialar başlarına gelir.
I don't like watching dramas.
Ben hüzünlü şeyleri seyretmeyi sevmem!
I like to think of all those hundred million-years-old dramas that must have been witnessed through the pinhole camera eyes of ammonites.
Ammonitlerin, iğne gözü kamera şeklindeki gözleriyle 100 milyon yıllar boyunca ne tür dramlara şahit olduklarını düşünün..
- We're having big dramas back here.
- Lloyd biz arkada büyük bir drama yaşıyoruz.. - Biz de dışarıda..
You hear dialects in dramas, right?
Bazı filmlerde çeşitli aksanlar duyarsın, öyle değil mi?
Thanks to soap operas we express interest in other, faraway families with whom we share problems, dramas and joys.
Fakat diziler sayesinde uzaktaki ailelerle ilgileniyor ve merakımızı gideriyoruz. Onlarla sorunlarımızı, dramlarımızı, neşemizi paylaşıyoruz.
- Used to listen to radio dramas constantly.
- Sürekli radyo tiyatrolarını dinlerdim.
These bizarre circumstances have cast a strange pall over fashion week here in Paris, where it's difficult to eclipse the epic drama of the prêt-à-porter.
Bu garip olaylar burada, Paris'te moda haftasının üzerine kasvetli bir bulut gibi çöktü. Hazır giyimin epik dramasını gölgede bırakmak pek de kolay bir şey değildir.
But this is true also of the Chinese dramas, which are mainly costume dramas.
Ama bu doğru, keza Çin dramalarının.. temel kostümü hangisidir?
The western also allowed for elaborate psychological and even Freudian dramas.
Western girift psikolojik ve hatta Freudvari drama örnekleri de vermiştir. - Ne dersin patron?
Social consciousness sparked Warner Brothers'stark dramas.
Sosyal bilinç Warner Brothers'ın sert dram filmlerini tetikledi.
The social and political context was painted in rather broad strokes, but the dramas were contemporary, urgent, gripping.
Siyasi ve sosyal koşullar genel hatlarıyla gösterilmişti ama hikâyeler çağdaş, önemli ve sürükleyiciydi.
[Scorsese] Kazan fought tooth and nail, frame by frame, to preserve the integrity of Tennessee Williams'drama when he adapted it to the screen.
Kazan, Tennessee Williams'ın draması filme uyarlanırken bütünlüğünün korunması için her bir sahne için sonuna kadar mücadele etti.
[Scorsese] Let's not forget that comedies can be just as iconoclastic as dramas.
Komedilerin de dramalar kadar sisteme başkaldırabildiklerini unutmayalım.
- Sure, they do, but never in comedies, only in dramas, and, even then, only when the ratings sag. Harry.
Gösteriyorlar ama komedilerde değil Sadece dramlarda oda bir saniye.
I did a little research, found out that they used to specialize in live radio dramas.
Biraz araştırma yaptım. Eskiden canlı tiyatro oyunları yayınlıyorlarmış.
Huh? I mean, just to make little dramas in coffee shops, turn a woman's head?
Yani, sadece kafelerde küçük dramalar yaratmak, kadınların başını döndürmek mi?
- You know, I am so sick and tired of hearing about you and Joey's boring little mini-dramas.
- Biliyor musun, Joey ile ikinizin can sıkıcı mini-drama'larınızı dinlemekten sıkıldım ve yoruldum.
- No more dramas?
- Biyografi de.
( male presenter, off ) PRACTICAL JOKE PERPETRATED BY MOTHER NATURE
Küçük insan draması.
And in the skyscrapers there are old dramas.
O gökdelenlerin içinde de kim bilir ne dramlar oluyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]