English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dramatically

Dramatically translate Turkish

452 parallel translation
Over the next hour, we'll show you how the hunt for alien life has dramatically changed over the past few decades.
Önümüzdeki bir saat boyunca, size evrende başka bir hayat kovalamanın son yıllarda Nasıl değiştiğini anlatacağız.
Just A Few Minutes After His Fugitive Wife, Claire Meade, Was Dramatically Captured Outside His Room At St. Gavan's Hospital.
St Gavan Hastanesi'ndeki odasının dışında dramatik bir şekilde yakalanmasından dakikalar sonra hayatını kaybetti.
Musically and dramatically, we have here a picture of the struggle between the profane and the sacred.
Burada müziksel ve dramatik olarak, bir savaşın resmini görüyoruz. Küfür ile kutsal arasındaki savaşın.
" The remarkable advantage of the Colt repeating pistol is dramatically proved in the personal experience of Captain Steve Farrell, sent to Texas with a cavalry detachment to rescue Colonel Cross of the American Army.
Colt silahının üstünlükleri Amerikan Ordusu Albayı Cross'u kurtarmak için küçük bir süvari birliği ile Teksas'a gönderilen Yüzbaşı Steve Farrell tarafından kanıtlanmıştır.
You asked for something dramatically different.
Çarpıcı bir farklılık istedin.
I'm sorry that our visit below had to be terminated so dramatically, but time allowed for nothing else.
Aşağıdaki ziyaretinizin böyle bitmesi çok üzücü,... ama zamanımız yoktu.
I imagine this is the key to what we could dramatically label "the mystery of the blue lake".
Sanırım bu bunu "mavi gölün esrarı" gibi çarpıcı şekilde nitelendirmemizin anahtarı.
The noble defence attorney rushes to a secret conference and the last-minute witness is brought dramatically in.
Asil avukatımız alelacele gizli bir toplantı yapıyor... ve son dakika tanığı çarpıcı şekilde içeri alınıyor.
[music intensifies Dramatically]
ALACAKARANLIK KUŞAĞI
Most clever, an Archbishop who gives all so dramatically to the people would be most popular with them.
Çok zekice. "Her şeyini fakirlere dağıtan bir başpiskopos". Halk, en çok onu tutacaktır.
For instance, there are leaves and although Juliette is no Faulkner heroine those leaves are as dramatically valid as the wild palms
Mesela, terk edişler vardır üstelik Juliette Faulkner gibi eroinman olmasa bile bu terk edişler vahşi palmiyeler kadar dramatik kabul edilebilirdi.
This follows a statement by the Treasury to the effect that the balance-of-imports situation had not changed dramatically over the same period.
Bu durum, Hazine'nin ithalat-ihracat dengesinin aynı dönemde değişmediği açıklamasının ardından geldi.
At sotheby's, prices dropped dramatically as leading figures left their paintings.
Ünlü figürler resimlerinden ayrılınca Sotheby's fiyatları dibe vurdu.
Nipples rose dramatically during the morning But had declined by mid-afternoon While teeth clenched, and buttocks remained firm.
Memeler sabah dirildi ama öğlene gevşedi dişler takırdadı ve kalçalar taş gibi kaldı.
Since my historic statement ofprinciples was delivered and acted upon some six months ago, our economic outlook has improved dramatically.
Altı ay kadar önce benim tarihi prensipler bildirgem açıklanıp uygulamaya konduğundan beri ekonomik durumumuz belirgin şekilde iyileşmiştir.
But by lunch, the situation had changed dramatically.
Öğlen olduğunda durum çok değişmişti.
Dramatically. Wouldn't you say?
Dramatik bir durum, değil mi?
Dramatically?
Dramatik mi?
Dramatically.
Dramatik.
The turnout has increased dramatically and the percentage total so far...
Katılım önemli ölçüde arttı ve şu ana değin toplam yüzde...
If we bring it close to the uranium ore the count rate, the number of clicks, increases dramatically.
Eğer uranyum madenine yaklaştırırsak sayaçtaki değer ve tıkırtı sesi artacaktır.
The number of bits to which we have access has grown dramatically.
Ulaşabileceğimiz bilginin hacmi muazzam genişledi.
Seems to me your casualty rate has been increasing most dramatically.
Şehit sayınız dramatik oranda artıyor gibi görünüyor.
What do you mean, "dramatically"?
"Dramatik" le neyi kast ediyorsun?
Unless TV repair has increased dramatically, you make diddle.
Televizyon tamirciliğinde artış olmadıysa atıyorsun demektir.
The cost of diagnostic testing has gone up dramatically.
Sammy, teşhis deneyleri önemli ölçüde yükseldi.
ã n the matter because the world was t ã changed dramatically the way.
Dünyanın radikal bir değişime uğraması onun için hiç önemli değil.
How many gringos... have acted that dramatically toward him ever?
Şimdiye kadar kaç tane Amerikalı ona karşı böyle dramatik bir şekilde davranmıştır ki?
I never heard it referred to so dramatically before.
Bundan daha önce hiç bu kadar dramatik bahsedildiğini duymamıştım.
In one day, they'd increased the scope of the war dramatically.
Bir gün içinde, savaş alanındaki dramatizm arttı.
Well, so much for my dramatically romantic exit.
Benim romantik çıkışım da buraya kadarmış.
Well, so much for my dramatically romantic exit.
Ama benim hiç babam olmadığı için o nasıl bir duygu, bilmiyorum.
- Oh, not very dramatically.
- Oh, dramatik olarak değil.
Cmdr Riker has dramatically demonstrated to this court that Lt Cmdr Data is a machine.
Komutan Riker, dramatik bir şekilde Binbaşı Data'nın... bir makine olduğunu bizlere gösterdi.
As you can see, his life cycle is dramatically accelerated.
- Görebileceğiniz gibi, onun yaşam çemberi dramatik bir şekilde hızla ilerliyor.
Real, real, crazy, deep, passionate... and dramatically.
Gerçekten, tamamiyle, delice, derinden, tutkuyla... ve olağanüstü.
You enter dramatically, spilling over with concern for a lost friend.
Olağanüstü bir giriş, kaybedilen bir arkadaş için üzüntü.
It was significantly, dramatically well-done.
Ciddi, dramatik bir şekilde iyi pişmişti.
The car, leaving the convenience store, spun its rear tyres dramatically and left a residue of rubber on the asphalt.
Araba dükkanı terk ederken arka lastiklere aşırı patinaj çektirmiş ve asfaltta kauçuk kalıntısı bırakmış.
It would be a breakthrough of Gaussian proportions... and allow us to acquire... the solution in a dramatically more efficient manner.
Şimdi sizlere çok basit bir yaklaşım göstereceğim. Öyle ki, bugüne kadar hiç kimse ulaşmamıştır.
The tropical rainforests of the world have shrunk dramatically.
Dünya'nın tropikal yağmur ormanları dramatik bir şekilde azaldı.
It's a ring that will dramatically increase the force of the Rei-gun.
Kim yaptı lan bunu?
Then, they should join the parade and at a given signal from him they were to light up the cigarettes dramatically.
Bunun büyük ses getireceğini biliyordu. O anı yakalamak için bütün fotoğrafçıların geleceğini de biliyordu.
But Bernays'power was about to be destroyed dramatically and by a type of human rationality that he could do nothing to control.
Yaşanan şey, tarihteki en büyük borsa kriziydi. Yatırımcılar paniğe kapılmıştı. Acımasız bir kızgınlıkla,... hiç düşünmeden ellerindeki hisseleri satıyorlardı.
But this struggle between the two views of human beings as to whether they were rational or irrational was about to be dramatically affected by events in Europe.
Viyana'da şiddet ve suikastler arttıkça,... Freud şehri terk etmeye karar verdi. İngiltere'ye gitmeyi planlıyordu, ama biliyordu ki birçok ülke gibi İngiltere de yahudi mültecilere girişi yasaklamıştı.
She asserts that her life has in any case changed dramatically since she met Mr Arellano.
Bay Arellano ile tanışmasından sonra hayatının çok değiştini ileri sürüyor.
Though it is unclear at this moment which agency was responsible... for the operation which ended the terrorist threat... so dramatically early this morning... we've learned from Miami Police- -
Terörist tehdidini bu sabah böyle çarpıcı bir biçimde... sona erdiren operasyondan hangi kuruluşun sorumlu olduğu... henüz bilinmemekle birlikte... Miami Polisinden öğrendiğimize göre...
Dramatically speaking, it makes perfect sense.
Dramatik olarak, çok mantıklı.
Her mood suddenly shifted dramatically!
Ruh hali birden değişti!
Dr. Martin Luther King's beautiful dream expressed so dramatically during the 1963 march on Washington was shattered tonight in Memphis, Tennessee by an assassin's bullet.
Bu yeni oluşumun ağırlığının, haklarımızı veya... demokratik sistemimizi tehlikeye atmasına izin veremeyiz. Kasım 1960. Massachusetts'den Senatör John Fitzgerald Kennedy...
The campaign set out to show dramatically that it was business not politicians who have created modern America.
Fakat bu samimi girişim,... Edward Bernays'in güçlü hayalgücü karşısında komik kalıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]