Drug dealer translate Turkish
1,787 parallel translation
Uh, drug dealer gunned down in a stash house... doesn't exactly get you, you know, front burner status.
Uyuşturucu dağıtıcısı barakasında vuruldu Seninle alakalı görünmüyor.
The Police busted the joint and arrested the drug dealer.
Polis, araziyi bastı ve tüm satıcıları tutukladı.
I got me a drug dealer.
Uyuşturucu kaçakçısı yakaladım.
Last few days shooting a known killer, tackling a drug dealer in Hotshot...
Son birkaç gündür bilinen bir katili vurdum ve uyuşturucu operasyonunda bir uyuşturucu satıcısını hakladım.
Are you a drug dealer?
Uyuşturucu pazarlayıcısı mısın?
I think he's some kind of drug dealer.
Uyuşturucu satıcısı sanırım.
Since when is the daughter of a drug dealer
Ciddi olamazsın! Ne zamandan beri bir uyuşturucu satıcısının kızı...
- So now she's just a drug dealer.
- Yani artık sadece uyuşturucu satıcısı.
'Cause selling ganja to kids means you're a drug dealer!
Çünkü, çocuklara uyuşturucu şeyler vermen, seni uyuşturucu satıcısı yapar.
You're a drug dealer.
Sen bir uyuşturucu satıcısısın.
Folks say he's the local drug dealer.
Millet, yerel uyuşturucu satıcısı olduğunu söylüyor.
The owner of the shop said a local drug dealer Was looking for him- - name's Danny Walker. I still got connections on the South Side.
Dükkanın sahibi, yerel bir uyuşturucu satıcısının onu aradığını söyledi.
I might be able to find the drug dealer myself.
Hala Güney Bölgesi'yle bağlantılarım var. Uyuşturucu satıcısını kendim bulabilirim.
The drug dealer thinks J.P. was from Missouri.
Uyuşturucu satıcısı J.P.'nin Missourili olduğunu düşünüyor.
That drug dealer Danny Walker- - ee was in New York around the time of the murders.
Uyuşturucu satıcısı Danny Walker cinayetlerin olduğu sırada New York'taymış.
Did a couple years for assaulting another drug dealer who was trying to muscle in on his turf.
Onun çöplüğünde ötmeye çalışan başka bir satıcıya saldırıdan birkaç yıl yemişti.
How much did the drug dealer say she paid for the roofies?
Uyuşturucu satıcısı, uyku hapları için ne kadar ödediğini söylemişti?
He was looking to rat out the drug dealer Finn Rourke sent him to find.
Finn Rourke'un, bulması için onu yolladığı uyuşturucu satıcısını ispiyonlamaya çalışıyordu.
We're close. We think that Jack was killed after Rourke asked him to hunt down a drug dealer.
Rourke'un ona, bir uyuşturucu satıcısının peşine düşmesini söyleyişinden sonra öldürüldüğünü düşünüyoruz.
Yes, compared to being an international drug dealer.
- Çok sıkıcı olsa gerek. - Uyuşturucu kaçırmaktan sıkıcıdır tabii!
I'd like, just one time, to see BOPE invade and arrest a drug dealer... in a luxury condo.
Bir kez olsun Özel Tim'i lüks içinde yaşayan bir uyuşturucu satıcısına baskın yapıp tutuklarken görmek istiyorum.
Maybe she's King's drug dealer.
Belki de King'in uyuşturucu satıcısıdır.
My father's life, a drug dealer, A killer and dead at 38, He left behind a son that loved him very much.
Babamın hayatını özetlemek gerekirse 38 yaşında ölmüş, bir katil ve ardında onu çok sevmiş bir evlât bıraktı.
That's probably why I became a drug dealer,
Muhtemelen uyuşturucu satıcısı olmamın sebebi de bu.
After Mom died, nobody wanted to let a known black drug dealer adopt a white orphan but hey, cash is king,
Annem öldükten sonra, tanınmış siyah bir uyuşturucu satıcısının beyaz bir çocuğu evlat edinmesine kimse izin vermek istemedi. Ama her şey paraya bakar.
Yeah. You're a drug dealer, right?
Uyuşturucu satıcısıydınız, değil mi?
I'm a drug dealer.
Uyuşturucu satıcısıyım.
I mean, you're a drug dealer.
Demek istediğim, sen bir uyuşturucu satıcısısın.
So apparently, you're a drug dealer.
Anlaşılan uyuşturucu satıcısıymışsın.
The guy's a drug dealer.
Adam bir uyuşturucu satıcısı.
Understandable, since he's a drug dealer.
Uyuşturucu satıcısı olduğundan bu anlaşılabilir.
He actually said he was a drug dealer?
Adam gerçekten uyuşturucu satıcısı olduğunu mu söyledi?
It doesn't matter if this guy's a drug dealer or not.
Adamın uyuşturucu satıcısı olup olmaması önemli değil.
Now he's not just a drug dealer, he's a cocaine dealer.
Yani artık sadece uyuşturucu değil, kokain satıcısı da.
You're a club owner and some big damned drug dealer in the East Quarter, right?
Kulüp sahibi ve Doğu Yakası'ndaki büyük uyuşturucu satıcısısın, değil mi?
Is this the drug dealer that you owe money to?
Borcun olan torbacılar bunlar mı?
Maybe Trevor's drug dealer can help us out with that.
Belki Trevor'a ilaç satan kişi bu konuda bize yardımcı olur.
A drug dealer?
Uyuşturucu satıcısı mı?
Waltz up to Eleanor, tell her that your drug dealer dumped your virgin ass, and now the rest of her models are high on his stash?
- Ne yapacaksın? Eleanor'a gidip bir uyuşturucu satıcısının senin bakire kıçına tekmeyi bastığını ve şimdi de modellerinin ondan kalan mallarla kafayı bulduğunu mu?
I read somewhere that... And this is very interesting. - The average drug dealer would make a better wage serving burgers.
Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum çok ilginç bir şey- - Ortalama bir uyuşturucu satıcısı hamburger satışı yapanlardan daha iyi kazanıyormuş.
Businessman, drug dealer, blackmailer, sex abuser.
İş adamı, uyuşturucu işleri şantajcı, seks köleliği.
Ten years ago a drug dealer named Jeffrey Spellman was convicted of double murder in the 24th Ward.
10 sene önce Jeffrey Spellman adındaki bir uyuşturucu satıcısı 24. Bölge'deki çifte cinayetten yargılandı.
- So what are you, a drug dealer?
- Uyuşturucu satıcısı mısın?
Drug dealer, twitchy son of a bitch.
Uyuşturucu satıcısı tam bir o.... çocuğu.
I know this guy's a drug dealer.
Bu adamın bir uyuşturucu satıcısı olduğunu biliyorum.
Okay, look, Jasper is already a drug dealer, okay?
Tamam bakın, Jasper zaten bir uyuşturucu satıcısı tamam mı?
He's a drug dealer.
Adam bir uyuşturucu satıcısı.
Tell that to the drug dealer in my lockup who was doing business with your associate curator.
- Onu, nezaretimde bekleyen ve yardımcınızla iş birliği yapan uyuşturucu kaçakçısına söyleyin.
I went to buy mushrooms from the drug dealer.
Bir torbacidan mantar almaya gittigimi hatirliyorum.
You know, we went to the drug dealer's apartment.
Torbacinin apartmanina gittik.
What, is that drug-dealer code for something?
Ne? Bu uyuşturucu satıcılarının bir kodu falan mı?