English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drumstick

Drumstick translate Turkish

126 parallel translation
You save a drumstick for me for later.
- Bana sonrası için bir but ayırırsınız.
- Will you hold this drumstick?
- Şu bageti tutarmısın acaba?
Just hold this drumstick.
Şu bageti tut sadece.
Just save me a drumstick and the neck, okay, Chuck?
Bana budunu ve boyun tarafını ayır, tamam mı Chuck?
ANYBODY INTERESTED IN A DRUMSTICK?
Gitmekten kastım o değildi, Matthew.
Pretend that drumstick is a mace.
Bu tavuk budunu bir topuz kabul et.
Breast or drumstick?
Göğüs mü, bacak mı? ( drumstick = kümes hayvanı bacağı = trampet değneği ) Ç.N.
I'd like a drumstick.
Ben bacak alayım.
How dare you humiliate me with a drumstick?
Beni nasıl aşağılarsın?
You two are like a drum and drumstick.
Siz ikiniz davul ve tokmak gibisiniz.
- I saved you a drumstick. - Oh.
Sana bir kemik ayırmıştım.
I've lost a drumstick, true, but the rest's all Cap'n Red!
Bir butumu kaybettim, doğru, ama gerisi Kaptan Red'in ta kendisidir!
Tear a drumstick off that tarantula.
Tarantulanın bacaklarını koparıyor.
You ever seen a girl with a drumstick shoved up her nose?
Hiç burnuna davul bastonu sokulmuş kız gördün mü?
Maybe a drumstick.
Belki bir hindi bacağı.
You only had a drumstick. Huh?
Sadece bir but yedin.
Drop that drumstick!
Bırak şu bageti!
Call me a fuckin'eejit again and you'll get a drumstick up your hole!
Bi daha bana geri zekalı dersen davul çubuğunu yediririm sana!
Give me a drumstick!
Bana bir but ver!
As I stared at that hairy drumstick I knew I needed a drink.
O kıllı davul tokmaklarını görünce bir içki içmem gerektiğini anladım.
Give me a drumstick!
Bana bir but verin!
Drumstick?
Tavuk kanadı?
How about a nice drumstick?
Güzel bir buta ne dersin?
I got a guy trying to leave hospital on a fried drumstick cos he's afraid of Söze.
Söze'den korktuğu için, yanık vücuduyla hastahaneden kaçmaya çalışan bir adam var elimde.
Care for a drumstick, Hugo?
"Kol" dan hoşlandın mı Hugo?
I stick the blade under the wing, then I rip off the drumstick.
Kanadın altına bir bıçak sokarım. Sonra bir başka bıçak alırım.
I'm not a chicken drumstick, Gerald.
Ben tavuk budu değilim, Gerald.
My drumstick was still frozen when you, you know, cut inside there.
Sen keserken önümdeki etin buzu daha çözülmemişti.
I'd feel safer with a chicken drumstick.
Bir çift tavuk buduyla daha güvende hissederim.
Give me a drumstick!
- Bana bir but ver!
Drumstick!
- Ne? But!
Where's the other drumstick?
Diğer but nerede?
Arthur! Give me back that drumstick!
O butu geri ver, Arthur.
- I'll take a drumstick.
- Ben bir but alırım.
I oughta shove a drumstick up his ass.
Kıçına bir hindi budu sokmalıyım.
Oh, one drumstick isn't going to kill you.
Bir tavuk budu, seni öldürmez.
Want the drumstick?
But ister misin?
There was a drumstick in the couch.
Koltuğun altında kocaman bir tavuk butu vardı.
Oh, sure. But if you leave a drumstick under there and you're a bad roommate.
Tabii ama orada tavuk butu bırakırsan kötü ev arkadaşı olursun.
Have you tried eating a drumstick in front of him?
Hiç onunla karşılıklı oturup davul tokmağı yemeyi denedin mi?
I can take one drumstick, put it in my mouth and suck all the meat off and then pull out that bone.
Tavuk bacağını alıp ağzıma koyup bütün eti kemirip sonra da kemiği çıkartmayı.
And, you know, if I don't see you before you go up there, you break a drumstick.
Ve eğer sahneye çıkmadan önce seni göremezsem bir baget kırarsın.
Have a drumstick.
But alır mısın?
Is that your drumstick poking me?
Beni dürten bu şey davul tokmağın mı?
The only time you move is to lift a drumstick from the bucket.
Yaptığın tek hareket tavuk budunu kovadan almak.
What's up with that last drumstick?
- Son hindi budunu ne oldu?
Drumstick,
Tavuk budu, ye.
" and then steve shelley chucked his drumstick into the crowd.
Sonra da Steve Shelley bagetini kalabalığın arasına fırlatmıştı.
- They did. My mother started on the white-meat portion of her game hen at 8 : 15 and did not hit the drumstick till 10 of 9 : 00.
Annem tavuğunun beyaz etine 20.15'te başladı ve butlara gelmesi 21.10'u buldu.
- Carl, you saved me that drumstick?
- Carl, bana baget ayırdın mı?
- Drumstick?
- But?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]