English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drumsticks

Drumsticks translate Turkish

91 parallel translation
I've got drumsticks full of hot licks And a roll
Çok becerikli davul bagetlerim var Ve çalarım onu
Where are my drumsticks, Zosch?
Bateri çubuklarım nerede, Zosh?
What'll I get for drumsticks and chocolate brownies?
Ben tavuk budu ve çikolatalı kek için ne kadar ödeyeceğim?
The legs, too... big and round like big ol'drumsticks.
Bacakları... büyük ve but gibi yuvarlak.
Those two objects like drumsticks swinging up and down are their back pair of wings after millions of years of evolution.
Davul bagetine benzeyen ve yukarı aşağı hareket eden o iki nesne bu sineklerin milyonlarca yıl boyunca evrim geçirmiş olan arka kanatlarıdır.
Houseflies also have these "drumsticks", though they're much smaller.
Karasineklerde de bu bagetlerden vardır, ama çok daha küçüklerdir.
Do you eat drumsticks, mister?
Piliç yer misiniz, bayım?
Ooh, you got some drumsticks there, my fine-feathered mama.
Bagetlerin, güzel tüylü anneminkine çok benziyor.
How am I supposed to pay taxes with bathtub compact disc players and autographed drumsticks, you know?
Disk çalarlar veya imzalı bagetlerle nasıl vergilerimi ödeyebilirim ki?
I really need my drumsticks.
Çubuklar gerçekten lazım.
Count money twice... keep my hands off of his beer... cigars... and drumsticks.
Parayı iki kere say... birasına dokunmayacağım... sigaralarına da... ve davul tokmaklarına.
Chicken drumsticks.
Tavuk bagetleri.
No fighting over drumsticks at this party.
- Neyse ki yemek kavgası olmayacak.
Any of your nonsense, and we'll have tiny drumsticks on the menu tonight.
Yine zırvalarsan akşama seni yeriz.
Drumsticks!
Davul çomağı!
Can I have my drumsticks back?
Bagetlerimi geri alabilir miyim?
Your drumsticks are the least of your worries, young man.
Şu anda bagetlerinden daha önemli sorunların var, genç adam.
Mom, give me back my fucking drumsticks.
Anne, siktiğimin bagetlerini bana geri ver.
Put your drumsticks into it.
İşte böyle.
A couple of drumsticks doesn't make me a killer.
Gerçekten yeteneklisin.
If you don't do as I say, I'll sink my fangs into your drumsticks and suck the marrow straight out of your bones.
Dediğimi yapmazsan dişlerimi sana geçirir iliğini emerim.
He's, like, the coolest guy. He taught me how to hold the drumsticks jazz style,
Sopaları caz tarzında nasıl tutacağımı öğretti.
These are drumsticks.
Bunlar baget.
Whose drumsticks are they?
Bu bagetler kimin?
I wouldn't worry about it, although, that... that reminds me, I must get some chicken drumsticks on the way home.
Ben olsam endişelenmezdim. Bana da hatırlatsa da. Eve giderken birkaç tavuk bageti almam lazım.
Well there's the drumsticks.
Şey...
Till he came along, niggas be chewing on drumsticks and shit... getting their fingers all greasy. He said "Later" to the bone.
Bu adam gelene kadar zenciler bir halt yemiyormuş kemiğe sen aradan çık demiş.
SHOW OF DRUMSTICKS, HUH?
But kemiklerinizi kaldırın!
Look, I'll give you 100 bucks for three drumsticks. I'm sorry.
3 tavuk için 100 $ veririm.
have you boiled the lentils and the drumsticks?
Haşlanmış baget ve mercimeğiniz var mı?
boil drumsticks and lentils to a whistle in a pressure cooker
Bagetler ve mercimek düdüklü tencerenin düdüğü çalıncaya kadar haşlanır
I phoned my wife and she asked me to fetch drumsticks.
Karımı aradım ve bana baget almamı söyledi.
Drumsticks burning.
Bacaklar yanıyor.
Don't be puttin'your sucked-on drumsticks with my chicken breasts.
Kemirilmiş tavuk kemiklerini benim göğsümün yanına koyma.
You need a napkin to eat them drumsticks, boy.
Şuna bakar mısın? O butları yemek için peçeteye ihtiyacın var, evlat!
I don't have my drumsticks.
Tokmaklarım yanımda değil.
He's got signed guitar picks, keith moon's drumsticks, old ticket stubs.
İmzalı gitar penaları, Keith Moon'ın bagetleri, eski bilet koçanları var
I've got to do AIDS and Alzheimer's and landmines this afternoon, and I want to get back for Deal or No Deal, plus Gwyneth's making drumsticks.
Bu öğleden sonra AIDS, Alzheimer ve personel mayınları için çalışıp, "Deal or No Deal" e yatişeceğim. Ayrıca, Gwyneth bugün but yapıyor.
She made it last Saturday at the mayor's, but old Clayford Gentry came up and he ate all the drumsticks.
Geçen cumartesi belediye başkanının evinde yapmıştı ama ihtiyar Clayford Gentry gelip bütün butları yedi.
Master, let me put away your drumsticks
Usta, bagetlerinizi yerine koymama izin verin.
Try these drumsticks
Bu bagetleri dene.
But after the tour put down the drumsticks
Ama dünya turundan sonra bagetleri bir kenara bırak.
- He's just looking for his drumsticks.
- Bagetlerini kaybetmiş, onu arıyor.
Will was just telling me a story about how he lost his drumsticks.
Will de tam bagetlerini nasıl kaybettiği hakkında bir hikaye anlatıyordu.
Do you want some chicken drumsticks?
Tavuk budu yer misin?
The choosy males will try two or three different drumsticks before they settle on one that they really like.
Seçici erkekler bir tanesini beğenip karar vermeden önce iki veya üç tane farklı çubuk deniyorlar.
Well, listen, when we get back next weekend, we'll go to Medieval Times and we'll get some big drumsticks and lots of meat.
- Dinle, önümüzdeki hafta geri döndüğümüzde, ortaçağ restoranına gidip bir dolu but... -... ve et yiyeceğiz.
It's under "Drumsticks, Mock."
"But Yemekleri" kısmında.
[Drumsticks clatter]
[Davul sopası gürültüsü]
Seen my drumsticks anywhere?
Bateri çubuklarımı bir yerde gördün mü?
He likes drumsticks.
- O bagetten hoşlanır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]