English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Earner

Earner translate Turkish

129 parallel translation
Slave, serf or wage earner, women have always been... vassals par excellence.
"Köle, serf ya da ücretli çalışan olsun kadınlar her zaman fevkalade birer hizmetli olmuşlardır."
I'm just a wage earner.
Ben sadece maaşlı biriyim.
He's the wage earner, and that's how it's gonna stay, eh, big fella?
Bu eve ekmek getiren kişi o, ve bu durum değişmeyecek. Değil mi koca adam?
He's a good earner, but he's wild, takes too many chances.
İyi para kazanıyor ama ateşli biri, çok fazla risk alıyor.
Genuine wage-earner, struck dumb at birth by a thunderclap.
Gerçek bir bahşiş toplayıcı, aldığı bir darbe yüzünden doğumundan beri dilsiz.
But some plastic surgery turned her into a good little earner.
Fakat plastik bir cerrahi, çok iyi kazanmasını sağladı.
Mary Pickford competed with Charlie as the highest earner in Hollywood.
Mary Pickford Charlie ile birlikte Hollywood'un en çok kazananlar listesinde yarıştı.
A tremendous earner for these guys.
Patronları zengin ediyordu.
That little girl is gonna be a real good earner.
Şu küçük kız iyi para kazanacak.
Besides, he's a good earner.
Ayrıca iyi de kazanıyor.
An earner?
İyi kazanıyor di mi?
Quite a good earner, that boy.
İyi para kazandırıyor.
This taxi-stand is our bread-earner.
Bu durak bizim ekmek paramız.
Don the Jeweler is a good earner.
Kuyumcu Don, iyi bir öğrenci. En azından sülük değil.
So keep your nose clean... be a good earner, follow the rules... and, who knows, maybe one day when they open the books... you get straightened out.
Burnunu pislikten uzak tut iyi bir öğrenci ol, kurallara uy ve kim bilir, belki bir gün, onlar kitapları açtıklarında sen karşılarına çıkarsın.
- It's a nice little earner, Bill.
- Bu iyi bir gelir kapısı Bill.
She's the top earner here.
Buraya en çok kazandıran kız.
Brendan's a good earner, T. This jack was his plan.
Brendan çok faydalı, T. Bu soygunu o düşündü.
I got news for you. That junkie was my biggest earner.
O pis esrarkeş, bana en çok kazandıran adamdı.
A terrific earner.
İyi para getiriyor.
He's a good earner.
O iyi biridir.
And tiger prawns are the biggest money earner,
Ve kaplan karidesler en çok para kazandıranlar.
A little earner I stage now and then.
- Şimdi ve bundan sonra daha fazla kazanacağim.
- Ralphie's a good earner.
- Ralphie iyi kazanıyor.
- Strong, good earner, well-respected.
- Güçlü, iyi kazanıyor, saygın.
The kid's been a top fucking earner ever since that rat bastard went in the program.
O köstebek programa girdiğinden beri o çocuk en çok kazanan kişi oldu.
You are the sole wage earner.
Para kazanan sadece sensin.
I'm past worrying I gotta be the top earner every fucking second.
Her an "en çok kazanan ben olmalıyım" diye endişelenmeyi geçtim.
He was a captain, T. He was the biggest earner.
Adam yüzbaşıydı, T. En çok kazanan adamındı.
You'd be a corpse already if not for the fact... I heard you're an exceptionally good earner.
Çoktan ölmüş olurdun, ahbap, ama senin para kazanma konusunda iyi olduğunu duydum.
As the higher wage earner, Nicole wants a fair settlement.
Nicole daha fazla kazandığı için adil bir anlaşma istiyor.
So how does it feel to be a minimum-wage earner?
- Asgari ücretle çalışmak nasıl bir şey?
It was a bloody good little earner.
O iş iyi para getiriyordu.
- and we're still the partners'number-one earner.
-... Büyük Ortaklar'a en çok kazandıran biziz.
Marked you for an earner the minute you come in my sight.
Seni ilk gördüğüm anda iş hayatında başarılı olacağını anladım.
Be a big earner for you, Cy.
Sana çok para kazandırır Cy.
- I'll be your best earner.
- En iyi sermayen olurum.
Good earner, the salmon.
İyi para var sigarada.
Guy's my top earner.
O benim gelir kaynağım.
Let me tell you something... fuckin'Vito, through sheer hard work, turned himself into my best earner.
Bak sana ne diyeceğim... Lanet Vito, zor bir işi harika şekilde yaptı,... ve en çok kazanan adamıma dönüştü.
I'm a top earner now.
En çok gelir getirenlerdenim.
If all Chubby wants is a top earner, then I'll dance and earn more than she ever did.
Eğer Chubby, iyi para getirecek bir dansçı arıyorsa ben ona, o karıdan çok daha fazla para kazandırırım.
I was the highest earner on the block.
O bloktaki en çok para kazanan kişi benim.
She was my big earner.
İyi kazanırdı.
Tara's my top earner.
Tara benim en çok kazanan elemanım.
You can became big earner.
Çok para kazanabilirsin.
I don't have time to become a big earner.
Çok kazanan birisi olmak için yeterli zamanım yok.
Be a good little earner.
Çok güzel parası var.
My best fucking earner.
En çok kazandıranımdı.
It's a nice little earner.
Çok para kazanıyor.
Amy was a great earner.
Amy iyi para kazandırıyordu. 19 yaşındaydı ama 18'inde görünüyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]