English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eat your dinner

Eat your dinner translate Turkish

215 parallel translation
Still, you should eat your dinner.
Ama yemeğini yemelisin.
- Virginia, will you please eat your dinner?
- Virginia, lütfen yemeğini yer misin?
- Virginia, please, will you eat your dinner?
- Virginia, lütfen yemeğini yer misin?
After you've sentenced a man to the chair isn't it difficult to go out and eat your dinner after that?
Birisini ölüme mahkum ettikten sonra nasıl yemek yiyebiliyorsunuz?
Pedro, eat your dinner like a good boy.
Pedro, cici çocuklar gibi yemeğini ye.
Madame... tonight, you will have to eat your dinner alone, as in the old days.
Madam bu akşam tıpkı eski günlerde olduğu gibi, yalnız yiyeceksiniz.
- You * re going to eat your dinner right now!
- Hemen yemeğini yiyeceksin!
Eat your dinner.
Yemeğini ye.
Well, of course you're hungry. You didn't eat your dinner.
Elbette acıkırsın.
Why didn't you eat your dinner?
Neden akşam yemeğini yemedin?
- That's right. Now go and eat your dinner.
- Haklısın. şimdi git ve yemeğini ye.
Joey, eat your dinner.
Joey, yemeğini ye.
Eat your dinner before it gets cold.
Soğumadan ye yemeğini.
Put that down and eat your dinner.
Şunu bırak ve yemeğini ye.
Eat your dinner.
Yemeğe devam et.
Young man, you sit right back at this table and eat your dinner, or I'm gonna have to have a real serious talk with you.
Bana bak delikanlı, masana oturuyorsun ve yemeğini yiyorsun yoksa seninle ciddi bir konuşma yapmak zorunda kalacağım.
Eat your dinner.
Sen yemeğine bak.
Sam, stop fiddling with that thing and come in here and eat your dinner.
Sam, şununla oyalanmayı hemen bırak ve gel yemeğini ye.
maybe for dessert. ifyou eat your dinner.
Biraz zamana ihtiyacın olduğunu söyledin, ve geri çekildim.
alice, you'II stay here and eat your dinner.
Alice, sen burada kalacak ve yemeğini yiyeceksin.
All right, Robin Dorian, you take your husband here, you sit him down at the table, you eat your dinner and keep your mouth shut.
Tamam Robin Dorian, kocanı al masaya oturt, yemeğini ye ve çeneni kapalı tut.
So I want you to eat your dinner, get to bed.
Şimdi yemeğini yemek istiyorum ve uyumanı.
Eat your dinner, OK?
Yemeğini ye, tamam mı?
( CHUCKLES ) But I can't eat your dinner.
Yemeğini ben mi yiyeceğim?
Kelly, honey, aren't you going to eat your dinner?
Kelly, Tatlım, Yemeğini yemeyecek misin?
Eat your dinner honey.
Yemeğini ye tatlım.
Now, close your little book and eat your dinner.
Şimdi, küçük kitabını kapa ve akşam yemeğini ye.
- Bart, quit fooling around and eat your dinner.
Bart, Sallanmayı bırak ve yemeğini ye.
GO ON AND EAT YOUR DINNER BEFORE YOU START IN ON ANY OF THAT PIE.
Siz yiyin, ben önce biraz kek alacağım.
It says you didn't eat your dinner last night.
Dün akşam yemeğini yemediğini söylüyor..
Plus, you must eat your dinner.
Ayrıca yemeğinizi yemelisiniz.
- Eat your dinner.
- Yemeğini ye hadi.
Come and eat your dinner.
Gel ve yemeğini ye.
Go eat your dinner.
Git yemeğini ye.
Jefferson, eat your dinner now.
Jefferson, yemeğini ye.
Hurry up and eat your dinner because afterwards we can go upstairs and have dessert.
Acele et ve yemeğini ye çünkü sonra yukarı çıkarız ve tatlıyı orada yiyebiliriz.
- Eat your dinner.
- Yemeğini ye.
Shucks. You stop looking at me and eat your dinner.
Oh, saçma.
Now, Ben, sit down and eat your dinner.
Sanırım iptal edeceğim.
Just the wreath or you won't eat your dinner.
Kesin olarak çelenk, yoksa akşam yemeğini yiyemeyeceksin.
Eat your dinner.
Yemeğini ye!
Yes, I brought the chocolate chip ice cream home and you can't have it until you eat all your dinner- -
Evet, dondurmayı getirdim ve yemeğini bitirmeden yiyemezsin.
All right, I'll tell you what, Son, if you eat all your vegetables and help your mother clean up that mud you tracked in, you and I will go out there to look for your spaceship after dinner.
Pekala, bak ne diyeceğim oğlum, eğer önündeki tüm sebzeleri yer halıya bulaştırdığın çamurları temizlerken annene yardım edersen yemekten sonra seninle uzay gemisini görmeye geleceğim.
you eat the dinner your mama cooked.
Tabii ki. Aramızda bir şeyler vardı. En azından öyle düşünüyorum.
Oh, Pelle, maybe you'll get to eat Sunday dinner with the proprietor... and have your own napkin ring.
Pelle, belki de Pazar akşamları mal sahibiyle yemek yiyeceksin ve kendi peçeten olacak. Üzerinde ismin yazılı olacak.
Don't eat all the sweets or you won't want your dinner.
Tüm şekerleri yeme sonra akşam yemeği yemeyeceksin.
If you eat a hot dog now, you'll ruin your dinner.
Şimdi yersen, akşam yemeği yiyemezsin.
- Eat your dinner, Marty.
- İstemiyor.
Imagine your dog is missing and you go out to dinner and eat it.
Köpeğin kayboluyor, ertesi gün gidip onu yiyorsun.
Hey come on, eat your dinner!
Gel lan! Yemeğini ye.
Heat up your dinner before you eat.
Yemeği önce ısıtmayı unutma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]