English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eavesdrop

Eavesdrop translate Turkish

242 parallel translation
- Did you eavesdrop too?
Umarım yapmışsındır.
I never thoughtu'd eavesdrop.
Seni adi adam! Başkalarını dinlediğini bilmiyordum.
- I'll eavesdrop on them.
- Onları gizlice dinleyeceğim.
To eavesdrop on von Papen a pleasure I have long hoped for.
Von Papen'e kulak misafiri olmak uzun zamandır ümit ettiğim bir keyif.
I didn't mean to eavesdrop.
Amacım kulak kabartmak değildi.
They're not gonna eavesdrop.
Bizi dinlemezler.
When he shouts in my ear, he says I eavesdrop.
Kulağımın dibinde bağırıp kulak misafiri olduğumu söylüyor.
- You disobey me, and now you eavesdrop on me.
Küçük hanım, şimdi başınız belada.
- If you're going to eavesdrop, keep quiet.
- Kulak misafiri olacaksan bari çeneni tut.
I didn't mean to eavesdrop, darling.
İstemeden kulak misafiri oldum, hayatım.
Captain... I did not plan to eavesdrop.
- Dinlemek gibi bir niyetim yoktu.
My God, I'd have loved to eavesdrop.
Tanrım ne kadar da sevmiştim konuşmalarına kulak misafiri olmayı.
I don't eavesdrop!
Ben dinleme yapmam!
Well, what are we supposed to do Dr. Forbin? Eavesdrop on the line?
Peki ne yapmamız gerekiyor Doktor Forbin, iletişim hattını mı dinleyeceğiz?
You may not remember this or you may not be aware of it... but I volunteered for the service because as a language specialist... I was gonna get a bar on my shoulder and be able to sit by a radio... and eavesdrop on those fiendish Orientals.
Bunu hatırlamıyor ya da farkında olmuyor olabilirsin... ama ben gönüllü göreve geldim, çünkü bir dil uzmanı olarak... omzumdaki rütbeyle telsizin başına oturup... o zalim Doğuluların konuşmalarını dinleyebilecektim.
If that is the case, then I did eavesdrop.
Eğer sorun buysa, gizlice dinlediğimi itiraf etmeliyim.
I didn't mean to eavesdrop, but was that about a sales position?
Kulak misafiri olmak istemezdim, fakat bir satış pozisyonundan mı bahsediyordun?
I'm not hear to eavesdrop
Bunu ön görmeliydin eski dostum!
What you overhear, you eavesdrop.
Duyduklarını yazıyorsun.
How could you eavesdrop?
neden rahatsız ediyorsun?
You can eavesdrop on her
Sen de gizlice dinleyebilirsin.
I bet you read other people's mail, poke around their medicine cabinets, eavesdrop.
Eminim, başkalarının mektuplarını okuyorsundur, ecza dolaplarına bakıyorsundur, gizlice dinliyorsundur.
It's a sin to eavesdrop, guys.
Gizlice dinlemek günahtır baylar.
- We don't want to have to eavesdrop.
- Gizliden dinlemek istemeyiz.
Don't eavesdrop - you a spy or what?
Bakıp durma öyle, ajan mısın nesin?
- Now you eavesdrop on your parents?
... şimdide anne babanın odasında kulak misafiri mi oluyorsun? Hayır, lütfen.
They search our rooms, they steal our things and they eavesdrop. I'm sorry.
Odalarımızı araştırırlar, eşyalarımızı çalarlar ve bizi dinlerler.
I just I'm dying to eavesdrop.
Konuştuklarına kulak misafiri olmak için sabırsızlanıyorum.
Eavesdrop on real people... telling their innermost secrets, darkest desires.
En gizli sırlarını, en karanlık ihtiraslarını anlatan... gerçek insanlarla bire bir sohbet.
You eavesdrop on her calls. You open her mail.
Bunları yaptığın zaman ilişkin zalen bitmiştir.
I can no longer eavesdrop.
Artık kimseyi dinleyemiyorum.
And how dare you eavesdrop on my conversation.
Ve benim konuşmalarımı gizlice dinlemeye nasıl cesaret edersin.
Didn't your mother teach you it's rude to eavesdrop?
Annen sana başkalarını gizlice dinlemenin kaba olduğundan bahsetmedi mi?
Don't eavesdrop.
Gizli gizli dinlemesene.
I thought we didn't eavesdrop on ambassadors.
Elçilikleri dinlemediğimizi zannediyordum.
Don't eavesdrop on my phone calls, okay?
Telefonlarımı dinleme, tamam mı?
Of course, it wouldn't be necessary for me to eavesdrop, if I were included in these discussions as a matter of operating protocol.
Elbette operasyon protokolleri arasında buna benzer bir konuda benim katkıda bulunmam yazmıyor.
Tell me, just how often do you... eavesdrop?
Ne kadar sıklıkla, kulak misafiri olduğunuzu, söyleyebilir misiniz?
How dare you eavesdrop!
Ne hakla konuşmamı dinlersin!
They were set up so the Americans could eavesdrop on a military base.
Uçağı yem olarak kullandılar, askeri üssü dinlemek için.
I didn't mean to eavesdrop.
Size kulak misafiri oldum.
I didn't mean to eavesdrop, but I have to say, I'd be flattered if someone got on a plane to be with me.
Kulak misafiri olmak istemezdim ama biri benimle olmak için uçağa binse çok gururlanırdım.
- Honey, I eavesdrop because I care.
- Tatlım, önemsediğimden kulak kabartıyorum.
Do you ladies eavesdrop on us whackos when you're tormenting us?
Bize eziyet yaparken siz bayanlar bizi gizlice dinliyor musunuz?
Why would they eavesdrop on us?
Neden bizi gözetlemek istiyorlar?
While we're at it, it's incredibly unfair of you to eavesdrop on a private call and then misjudge me, based entirely on what you thought you heard.
asansördeyken, duyduğunu sandığım bir takım özel görüşmeler sırasında, duyduğun şeyler yüzünden beni yargılamanız adil değil.
I didn't mean to eavesdrop.
Kulak misafiri olmak istemezdim.
You shouldn't eavesdrop, David.
İnsanları dinlememelisin, David?
I've custom-built a video rig with two underwater microphones, so I can "eavesdrop" on dolphin conversations.
Özel üretim bir video kaydedicim ve su altında çalışan iki mikrofonum var, böylece yunusların diyaloglarına kulak misafiri olabiliyorum.
I want to eavesdrop on Crais's radio traffic without him knowing about it,
Crais'in telsiz trafiğini, onun bilgisi olmadan gizlice dinlemek istiyorum.
All right, let him eavesdrop.
Peki, dinlesin bizi ama ters çevirelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]