English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Embezzler

Embezzler translate Turkish

66 parallel translation
You are probably an embezzler.
Belki de zimmetinize para geçirdiniz.
- An embezzler!
- Zimmete para geçirmek!
- Yes, an embezzler.
- Evet, öyle.
I don't know why I associate with you, Mr. Barnard or Mr. Chalmers Bryant or Mr. Embezzler, or whatever your name may be.
Neden sizinle arkadaşlık ediyorum bilmem Bay Barnard, ya da Bay Chalmers Bryant... ya da Bay Dolandırıcı, ya da adınız her neyse.
I give you my word as an embezzler that I'll be back in two minutes.
Zimmete para geçiren biri olarak söz veriyorum, iki dakikada geleceğim.
You said you was an embezzler, but you don't fool me.
Zimmete para geçirdiğini söyledin, ama beni kandıramazsın.
After all, you're not an embezzler or a murderer.
Sonuçta, sen ne bir dolandırıcısın ne de bir katil.
A thief and an embezzler.
Bir hırsız ve dolandırıcıyım.
In short, Sir, you're not only a bankrupt, you're an embezzler of the company's funds.
Yakın zamanda, efendim, sadece banka soygununa maruz kalmadınız şirketin parasını zimmetinize geçirdiniz.
You've been a thief, smuggler, embezzler, possibly an assassin,
- Sen hırsız, kaçakçı, dolandırıcı belkide bir katilsin
Embezzler 10 down the block there and Adulteress 58, I see you've already met.
Dolandırıcı 10 bloğun orada. ve Zinacı 58, çoktan tanıştığınızı görüyorum.
Embezzler?
Dolandırıcı?
The bride's father's an embezzler and a murderer.
Gelinin babası bir hırsız ve bir katildir.
I think she should know her husband is a liar and an embezzler.
Bence kocasının zimmetine para geçiren bir yalancı olduğunu bilmeye hakkı var.
Don't you dare call me an embezzler.
Ne cüretle bunu söyleyebiliyorsun?
A former used-car salesman, a confessed embezzler, your father... good square dancer.
Elden düşme araba satıcısı, zimmetine para geçirdiğini itiraf etmiş biri, babanız, iyi bir dansçı...
Didn't strike me as the embezzler type.
Bana hiç zimmetçi tip gibi gelmedi.
It's such a fresh change from that dreadful embezzler, Rainbow Randy.
Sıkıcı embesil Gökkuşağı Randy'den sonra iyi bir değişiklik oldu.
How's it going here with the embezzler?
Sahtekarla nasıl gidiyor?
He's an arsonist, not an embezzler.
- O bir kundakçı, dolandırıcı değil.
At the time, I was deeply involved with the handsome embezzler who led a major telecom company into bankruptcy.
İşte o zamanlar, büyük bir telefon şirketin parasını zimmetine geçirip batıran o yakışıklı paragöze vurulmuştum.
Lucky Pierre owns a jewelry store and suspects that he's got an embezzler.
Kuyumcu bir müşteri, birinin zimmetine para geçirdiğini düşünüyor.
Well, perhaps you should care because it has come to our attention... that one of our employees is a major embezzler.
Pekala, belki umurunuzda olmalı çünkü çalışanlarımızdan birinin zimmetine... büyük miktarda para geçirdiği dikkatimizi çekti.
That's got to be expensive... and, you know, still with the embezzler on the loose?
Bu baya pahalı olmalı... ve, bilirsiniz, zimmetçi de yakalanmadı?
"Well, not only was he an adulterer, " he was also an embezzler who stole millions of dollars "from his employees who worked tirelessly to make him rich in the first place."
"Sadece karısını aldatmakla kalmadı, aynı zamanda yorulmadan çalışan işçilerinden... öncelikle kendisini zengin etmek için... zimmetine milyonlarca dolar geçirdi."
About the purse snatcher and embezzler's heart attacks two days ago... That happened before my family had any knowledge of it.
İki gün önceki o kapkaççı ve kasa hırsızı ailem onları görmeden öldüler.
I might be a drug dealer, but I'm no embezzler.
Uyuşturucu satıcısı olabilirim ama zimmetine para geçiren biri değilim.
Bankrupt, embezzler, tushie tuck, bigamist, pill freak.
İflas etti, zimmete para geçirdi, karnından yağ aldırdı, iki eşli, ilaç bağımlısı
William had an affair with another woman for almost half my marriage- - and not only that, hold on- - he was an embezzler.
William neredeyse evliliğimizin yarısı boyunca başka bir kadınla ilişki yaşadı. ve sadece bu değil, sıkı dur, ayrıca dolandırıcıydı.
As it turns out, a very successful embezzler, but an embezzler nonetheless.
Görünüşe göre çok başarılı bir dolandırıcıydı, ama yine de dolandırıcıydı.
Honestly, your Excellency, if we're gonna pull this off so a man of your stature... you know, a four-time convicted extortionist and an embezzler like... yourself is to lead Turaqistan to its bright and shining future...
Açıkçası, şeyh hazretleri, Turakistan'ı parlak geleceğine taşıyacak olan sizin gibi dört kez haraçtan suçlu bulunan ve zimmetine para geçiren itibarlı birisinin iyiliği için bu olaydan sıyrılmalıyız.
Maybe he was the real embezzler.
Belki asıl hortumcu O'ydu.
There was a third embezzler.
Zimmete para geçiren üçüncü bir şahıs varmış.
No, Tony, there was a third embezzler.
- Hayır, gerçekten varmış.
First embezzler was found dead, second was framed for his murder.
Zimmete para geçiren ilk kişi ölü bulundu. İkincisi onu öldürmekle suçlanıyor.
- About? The third embezzler.
Üçüncü hırsız hakkında.
Third embezzler knows Renny might be able to I.D. him.
Hırsız, Renny'nin onu teşhis edebileceğini biliyor.
Gigantor, embezzler.
Karı kılıklı, hortumcu.
An embezzler named made-off.
zimmetine para geçirmekle suçlanan madoff - made-off ( "sıvışmak." )
I know you're the embezzler.
- Paraları zimmetine geçirdiğini biliyorum.
- I know you're the embezzler. - What?
- Zimmetine para geçirenin sen olduğunu biliyorum.
By reputation, a blood-diamond dealer, embezzler, and more importantly, very allergic to shrimp.
Kanlı elmas pazarlamacısı lakaplı. kasa hırsızı, ama daha da önemlisi, karideslere alerjisi var.
But right now you're a potential embezzler.
Ama şu anda zimmetine para geçiren biri durumundasın.
Drug dealer ; drug dealer... Drug addict ; embezzler ;
Bu uyuşturucu kaçakçısı, bu da uyuşturucu kaçakçısı bu uyuşturucu bağımlısı, bu zimmetine para geçirmiş.
Embezzler, drug dealer, and drug addict ;
Bu hem zimmetine para geçirmiş, hem uyuşturucu satıyor, hem de kullanıyor.
The Embezzler?
The Embezzler?
Okay, I know that killing an embezzler or even an actor should never have been plan "A,"
Tamam, Bir dolandırıcıyı yada bir aktörü öldürmek "A" planı değildi.
Deacon must have figured out who the embezzler was, confronted the guilty party, and they tried to take him out over it.
Deacon zimmetine para geçireni öğrenip, suçlu tarafla yüzleşmiş olmalı. Onlar da onu ortadan kaldırmaya çalıştılar.
You could wake up tomorrow a widower and an embezzler, or you could open that drawer, put the gun inside it to your head, and pull the fucking trigger.
Ya yarın sabah dul ve bir kasa hırsızı olarak uyanırsın ya da şu çekmeceyi açabilir içindeki silahı kafana dayar ve lanet tetiği çekersin.
The DNA says he's a wanted embezzler named Benito "Benny" Zapata.
DNA sonucuna göre aranan bir banka hortumcusuymuş. Adı Benito "Benny" Zapata.
For instance, Lieutenant, maybe you could figure out why an embezzler like Zapata left blood by the sink of Mr. Reichman's house.
Mesela, Komiser, Zapata gibi bir hortumcu neden Bay Reichman'ın lavabosunda kanını bırakmış, bunu bulabilirsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]