English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Emptive

Emptive translate Turkish

62 parallel translation
This is called pre-emptive attack
İlk saldıran kazanır!
That would be a pre-emptive strike.
Önceden saldırısı olur.
No pre-emptive strike.
Önceden saldırı olmayacak.
They say there may be a pre-emptive strike, dear.
Önleyici bir harekat olabileceğini söylüyorlar tatlım.
But in the event of a pre-emptive strike, innumerate Russian hordes will sweep across the plains of Central Europe.
Ama önleyici harekat olduğu takdirde hesap bilmeyen Rus yağmacıları Orta Avrupa ovalarını süpürecekler.
Safety perimeters, counterattacks, pre-emptive strikes.
Güvenlik çemberleri, karşı saldırılar, öncü baskınlar.
Comply or we will take pre-emptive action.
Söylediklerimi yap, yoksa önlem almak zorunda kalacağız.
I'm here to help coordinate our pre - emptive strike against the Goa'uld.
Burada Goa'uld'a karşı öncelikli saldırıyı koordine etmek için bulunuyorum.
I've recommended a pre-emptive Exocet missile strike against his air force...
Ona, önceden algılanan bir saldırıya karşı Exocet füze savunmasını önerdim.
And I'm putting in a pre-emptive bid for Apocalypse Now?
Ve öncelikli hakkımı "Kıyamet, Şimdi!" Den yana kullanıyorum.
- Today I'm issuing a pre-emptive strike.
- Bugün ben ihtiyati bir eylem çıkartıyorum.
It was a pre-emptive strike.
Kendilerini savunmak için saldırıyorlardı.
You choices are to let the Eureka Maru self destruct which would destroy both vessels or launch a pre-emptive strike destroying the Maru only.
O zaman iki seçim şansın var. Eureka Maru'nun imhasını bekleyip iki gemiyi de yok etmesini izlemek ya da önleyici darbe vurup sadece Maru'yu yok etmek.
They're probably considering a pre - emptive first strike.
Büyük ihtimalle beklenmeyen ani bir saldırı planlıyorlar.
The Turks responded with disproportionate, pre-emptive action.
Türklerin tepkisi orantısız oldu.
Pre-emptive!
Vatansever bir şekilde!
These are all just pre-emptive strikes.
Bunların hepsi sadece önleyici grev vardır.
The President's brief visit, many believe,'is to consolidate international opinion on US pre-emptive strike policy.
Çoğu kişinin inandığı gibi Başkan'ın kısa ziyaretinin amacı,'uluslararası kamuoyunda "Tehdit Olana Saldır" politikasını pekiştirmek.
'Climate change and the world economy will also be on the agenda'in addition to Mr Bush's military policy of pre-emptive strikes.
'Sayın Bush'un "Tehdit edene saldır" politikasının yanı sıra...'... İklim değişikliği ve Dünya Ekonomisi de ajandada yer alıyor.
Your Majesty, let me lead my forces in a pre-emptive strike.
Majesteleri, birliklerimi onları engellemek için göndereyim.
COMMANDER : Is this a pre-emptive strike?
Bu önleyici bir saldırı mı?
Pre-emptive strike. Just in case there was any'Evil Dead'action still brewing.
Olası bir Şeytan Ölüsü eylemine karşı önlem almak için geldim.
The solution is, we make a pre-emptive strike.
Çözüm : Öncesinde bir saldırıda bulunmak.
I've never done this pre-emptive crime-fighting thing before.
Gerçekleşmeden suçla savaşma işine ilk kez bulaşıyorum.
A pre-emptive strike is being prepared.
Öncül bir atak hazırlanıyor.
You know, friendship and companionship and respect... and a certain amount of leadership with submission... and a kind of cooperation at all times... and pre-emptive empathy and you know,... general telepathy.
Biliyorsunuz, arkadaşlık ve eşlik ve saygı ve makul bir miktar liderlik ama itaat ederek ve bir çeşit işbirliği ama her zaman ve önceden anlayabilme bilirsiniz işte genel bir telepati.
We should think of a pre-emptive declaration of martial law in the greater Los Angeles area.
Los Angeles bölgesinde, önceden davranarak, sıkıyönetim ilan etmeyi düşünmeniz gerektiği kanaatindeyim.
- Not as a pre-emptive one.
Önceden davranabilmek için değil. Devam et.
Are you issuing a pre-emptive scrunchy?
Düşmana beklenmedik bir saç lastiği saldırısı ilan ediyorsun yani?
We're compelled to take pre-emptive action.
Önleyici müdahelede bulunmak zorundayız.
A pre-emptive safety measure.
Önleyici güvenlik tedbiri.
If Iran goes nuclear, Israel will escalate the stand-off and America will be forced into a pre-emptive strike.
İran nükleer güç olursa, İsrail aradaki tansiyonu tırmandıracak ve Amerika önleyici bir saldırı yapmaya zorlanacaktır.
If Iran goes nuclear, Israel will escalate the stand-off and America will be forced into a pre-emptive strike.
İsrail tansiyonu tırmandıracak ve Amerika önleyici bir saldırı yapmaya zorlanacak.
-... and Trevor Chapel. In the early hours of this morning, the South African Defence Force launched a pre-emptive strike on a known ANC safe house in Gaborone, Botswana, killing four terrorists.
Güvenlik kuvvetleri, bu sabah erken saatlerde Bostwana, Gaborone'daki gizli bir örgüt evine baskın düzenledi.
This was a pre-emptive strike against decrepitude.
Kötürüm olmamak için önlem almak zorunda kaldım.
Spying, pre-emptive grief counseling...
Casusluk, bakıcılık, neşelendirme.
Senator, you know a pre-emptive strike is illegal.
Senatör, önceden saldırmanın yasadışı olduğunu biliyorsunuz.
Pre-emptive strike.
Onlar bize saldırmadan önce.
Pre-emptive action is the only action here, General.
Buradaki tek şey önleyici eylem General.
Our only security lies in pre-emptive attack.
Güvenliğimizi, önleyici saldırı ile sağlayacağız.
We'll do pre-emptive searches on your vehicle, then at your home.
Bazı ön aramalar yapacağız arabanızda, sonra da evinizde.
It's pre-emptive.
- Tedbiren.
[chuckles] pre-emptive.
- Tedbiren demek?
She's doing some pre-emptive ass-kissing.
Öncel yalakalık yapıyor. Biliyorum ki Will'den hoşlanmıyorsun, ama o benim arkadaşım. Bak, Fritzy.
We've decided to take a pre-emptive stance and nip it in the bud.
Tedbirli davranmaya ve başlangıçta önünü kesmeye karar verdik.
If we let them run, we can stage a pre-emptive strike.
Kaçmalarına izin verirsek, önleyici bir saldırı düzenleyebiliriz.
On Garcetti's pre-emptive strike?
- Garcetti'nin saldırı öncesi saldırısında.
Defense Commander, I ordered pre-emptive strikes against protestor.
Kumandan, protestoculara karşı ateş etme yetkisi verilmiştir.
A little pre-emptive on the legal counsel, don't you think?
Hukuk müşavirinin biraz rüçhanlı olduğunu düşünmüyor musun?
The law tells us, in the right circumstances, a pre-emptive strike is entirely justified.
Yasalar bize, uygun bir şart hâlinde kendini savunmanın hak olduğunu söyler.
I've already said a pre-emptive novena.
- Çoktan öncelikli ibadetimi söyledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]