English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Energies

Energies translate Turkish

468 parallel translation
I'm working on a government bill... which requires the concentration of all my energies.
Tüm enerjimi vermem gereken bir hükümet tasarısı üzerinde çalışıyorum.
A spoiled child who's grown up in ease and luxury, who's always had her own way, and whose misdirected energies are so childish... that they hardly deserve the comment even of a butler on his off Thursday.
Rahat ve lüks içinde büyümüş... kendi başına buyruk şımarık bir çocuk... ve o yanlış yönlendirilmiş enerjisi o kadar çocukça ki... izin günündeki bir uşağın yorumunu bile hak etmiyor.
Do you realize the immense task we shall undertake... when we set ourselves to an active and aggressive peace... when we direct our energies to tear out the wealth of this planet... and exploit all these giant possibilities of science... that have been squandered hitherto upon war and senseless competition?
Kendimizi aktif ve agresif bir barış için tayin ettiğimiz enerjimizi bu gezegenin zenginliklerini ortaya çıkarmaya yönlendirdiğimiz şimdiye kadar savaş ve anlamsız rekabetler yüzünden ziyan edilmiş ilmin tüm imkanlarından yararlanarak üslenmemiz gereken bu muazzam görevin farkında mısınız?
Moriarity will devote all his energies to taking his revenge upon me and if I have a companion... Would you be rid of me?
Moriarity, bütün enerjisini benden intikam almak için kullanacakken eğer bir arkadaşım yanımda ise... benden kurtulmak mı istiyorsun?
Waters - strong waters - sources of enormous energies, are running now into the channels built by men, towards the new, great basin.
Su... Azgın sular... Müthiş bir enerji kaynağı olan azgın sular... insanlar tarafından yapılan kanallarda akıyor artık.
... that in those final days before their annihilation... ... the Krell had been applying their entire racial energies to a new project.
Yok olmalarından önceki son günlerinde Krell'ler ırklarının tüm enerjisini yeni bir projeye uyguluyormuş.
That's one of the penalties of devoting one's entire energies... to accumulating a vast fortune.
Bu bir insanın bütün enerjisini büyük bir servet kazanmak için odaklamasının cezalarından biri.
In two years I'd learned all he had to teach, but we went on together probing into the unknown, investigating, recording, searching always searching until gradually the sweep of our research began to assume a single direction and to this aim we finally turned all our energies.
İki yılda öğretebileceği her şeyi öğrendim. Sonra birlikte çalışmaya... bilinmeyeni kurcalamaya, araştırmaya, not tutmaya, aramaya... hep aramaya başladık. Zamanla araştırmalarımız tek bir konuya yönelmeye başladı... ve tüm enerjimizi bu amaca yönlendirdik.
It gives them a healthy outlet for their energies.
Bu makine onların enerjilerini sağlıklı bir biçimde boşaltmalarını sağlıyor.
Save your energies for when you take over the Pryor mansion.
Pryor konağını üstlediğin zamana sakla enerjini.
Both full of energies.
İkisi de enerji doluydu.
I'm gathering my energies.
Gücümü topluyorum.
Devote your energies to these things.
Enerjinizi bu gibi şeylere harcayın.
"Devote your energies to things other than escape and sit out the war as comfortably as possible."
"Enerjinizi kaçmak için harcamayın ve rahatınızı olabildiğince bozmadan bu savaşın dışında kalın."
We're going to devote our energies to sports and gardening, all the cultural pursuits as far as they're concerned.
Görünüşte enerjimizi spora, bahçe işlerine ve her türlü kültürel etkinliğe harcayacağız.
You'll sure their energies.
Enerji kazanırsın.
We have to focus all our energies on the antidote. - Good.
Güzel.
In vain you spent your energies for how can a man cure his own disease.
Boşa harcadın bütün gücünü bulmak için kendi derdine çözümü.
But believe me when I say I save all my energies for business.
Fakat bana inanın Bütün enerjimi işe ayırıyorum.
So I put all of my energies into that.
Bütün enerjimi buna harcadım.
Captain. I strongly suggest we direct our energies toward the immediate problem : Accomplishing our mission here.
Enerjimizi, buradaki görevimizi yapmaya yöneltelim.
One day soon... man is going to be able to harness... incredible energies. Maybe even the atom. Energies that could ultimately hurl us to other worlds in..
Yakında, bir gün... insanoğlu inanılmaz enerjileri kontrol edebilecek, belki atomu bile, bir uzay gemisi ile başka dünyalara gitmemizi sağlayacak enerjileri.
We have established that the thing which destroyed the USS Intrepid and the Gamma 7A system is an incredibly huge but simple cellular being whose energies are totally destructive to all known life.
USS Intrepid ve Gamma 7A Sistemi'ni yok eden şey devasa ama tek hücreli bir canlı ve enerjisi yok edici.
I am slowly losing life support and minimal shield energies.
Yavaş yavaş hayat desteğini ve minimum kalkan gücünü kaybediyorum.
My sincere hope is that now we shall join hands and hearts across this great globe and pledge our time and our energies to the elimination of war elimination of famine, of suffering and ultimately to the manifestation of the human millennium.
Şu an samimi umudum, bu güzel dünyadaki tüm uluslarla elele, gönül gönüle verip zamanımızı ve enerjimizi birleştirerek savaşları, kıtlığı, acıları ortadan kaldırmak ve nihai olarak yeni bin yılın insanoğluna yaraşır bir şekilde olmasını ortaya koymaktır.
The main energies they were reserved for the Europe.
Esas güçlerini Avrupa'ya saklamışlardı.
The energies of these workers and the dollar resources behind them are wasted unless there is someone to sell their product in the American marketplace.
Bu emekçilerin enerjisi ve arkalarındaki dolar kaynakları israf edilmiş olurdu, eğer Amerikan pazarında ürünlerini satacak biri olmasaydı.
The energies of these workers and the dollar resources behind them are wasted...
Bu emekçilerin enerjileri ve onların arkasındaki dolar kaynakları boşa gider...
For the qualities and energies which lead a man to achieve the first are often the very cause of his ruin in the latter case.
Zira bir adamın servete ulaşmasını sağlayan nitelik ve güdüler... çoğu zaman sonradan mahvolmasının da sebebidir.
If you actually believe that she was innocent... then you could turn your full energies to finding the real murderers.
Onun gerçekten masum olduğuna inanıyorsan, o durumda bütün enerjini gerçek katili yakalamağa çevirebilirsin.
He might be able to put all his energies into it.
Tüm enerjisini bu işe verebilir.
As long as the dancer can keep in balance these 2 energies he has a force that nothing else can give.
Dansçı bu 2 enerjiyi dengede tutabildikçe Başka hiçbir şeyden elde edemeyeceği bir güç kazanır.
Screw all this "Channel your energies" crap.
Tüm şu "Enerjinizi kanalize edin" saçmalıklarına boş verin.
Like what? Like, ectoplasm and various energies.
Gözle görülen ruh buğusu ve pek çok enerji gibi.
Get the balance between Yin and Yang energies I've been teaching you since you were a child.
Yin ve Yang enerjilerinin dengelenmesidir Bunu sana bebekliğinden beri öğretiyoruz aslında
Some energies have a spiritual source which act upon a person's soul.
Bazı enerjiler insanın ruhunu etkileyen ruhsal bir kaynaktan doğmaktadır.
We must turn our energies to pressing domestic problems.
Enerjimizi iç sorunlarımız için kullanmalıyız.
My ambition is to continue to serve my country with all of my talents and energies.
Ülkeme hizmet etme hırsım var. Bütün yeteneklerim ve enerjimle.
Then I'm gonna try and find something else to put my energies into besides racing.
Sonra da enerjimi yarış dışında kullanacak bir şey bulmayı deneyeceğim.
If we are to survive these difficult early months and establish a firm base for the redevelopment of our country, we must concentrate all our energies on agricultural production.
Bu zorlu ilk ayları atlatmak... ve ülkemizin yeniden kalkınması için sağlam bir zemin hazırlamak istiyorsak... tüm gücümüzü tarımsal üretime adamalıyız.
It's a confluence of energies... and powers far beyond those... of mortal men.
İnsanoğlunun çok ötesindeki güç ve enerjilerin birleşik akımı.
This force of will is not one of your blind energies which can light a lamp or make an engine hum.
Amacındaki güç bir lambayı yakmak için gereken enerjilerden değildir ya da bir motoru öttürmek için.
They all became zombies after their life energies were sucked out.
Hepsi hayat enerjileri emildikten sonra zombilere dönüşüyor.
Well, you need to find another outlet for your sexual energies.
Cinsel enerjini dışarı atacak başka bir kanal bulmalısın.
Well, I'll tell you. If you were to sit down at the piano today and channel your energies into it, you would find all your sexual tensions pouring out through your fingertips.
- Bugün piyano başına oturup enerjini piyanoya yöneltsen bütün cinsel gerginliğinin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedeceksindir.
You know, if you really tried hard, Buggin Out, you could direct your energies in a more useful way, you know?
Yedibela istesen bu enerjiyle daha işe yarar şeyler yapabilirdin.
PERHAPS I'VE BEEN SPENDING ALL OF MY ENERGIES REMEMBERING YOUR FACE.
Belki bütün enerjimi yüzünüzü hatırlamak için harcadığım içindir.
He inspired her to devote her energies to a new mission in the Andes.
O, Enerjisini kullanabileceği Andes'deki yeni bir misyon için kadına ilham verdi.
I'd prefer you to direct your energies towards the gossip columnists.
Enerjini dedikodu yazarlarına yönlendirmeni yeğlerdim.
In God's good time, nature's own energies will come to humankind for a better and a richer life.
Gel buraya, zeki çoçuğum. - Bugün günlük işlerime yardım eder misin?
Others have been here before us and have left us signs, but we, as explorers of the mind, must devote our lives and energies to going further.
Bizden öncekiler bilimi ihmal ettiler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]