English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exists

Exists translate Turkish

3,995 parallel translation
Tonight is a dream come true, a real, live date in a physical place that exists.
Bu gece rüyam gerçek olacak gerçekten var olan bir mekanda canlı biriyle buluşacağım
- That he exists?
- Varlığını sürdürüyor demek?
Forget it. - That he exists?
- Sadece varlığını sürdürüyor, öyle mi?
If life exists on Europa, it will be the single most profound discovery in human history.
Eğer Europa'da hayat olduğunu bulursak insanlık tarihindeki en önemli keşfi yapmış olacağız.
Once a person has become possessed, their soul no longer exists in this realm.
Bir kisiye seytan girdiginde, Onun ruhu artik bu dunyada olamaz.
Exists due to existence... Existence is not the consequence of existing. But a sine qua non of the latter...
Varlık varoluşa bağlıdır varoluş varolmanın bir sonucu değildir ama sonuncusu olmazsa olmazıdır.
- KGB no longer exists.
- KGB artık yok.
Mademoiselle..... Marrascaud he exists.
Matmazel Marrascaud diye biri var.
That piece of filth that you are protecting exists only to serve our need to Purge!
Korudugunuz o domuz parcasinin tek varolus amacinin bizim arinma ihtiyacimiza hizmet etmek oldugunu hatirlatirim!
The world exists in the merit of these 36 righteous people.
Dünya, bu 36 erdemli insanın varlığı sayesinde ayakta kalabilmektedir.
You know, I bet he hardly even exists.
Her bahse varım onun var olması bile zor.
When I draw a diagram, I know it exists in real life.
Bir diyagram çizdiğimde, onun gerçek hayatta var olduğunu biliyorum.
- I believe it exists.
Var olduğuna inanmak için sebeplerim var.
Well, if God exists, surely, He intended His knowledge to be shared by all?
Eğer Tanrı varsa bilgisinin herkes tarafından paylaşılmasını istemez miydi?
Fear exists in every nook and corner of the world..
Korku dünyanın her noktasında ve her köşesinde vardır.
It already exists.
Bu zaten var.
But you don't even know that this land mass actually exists.
Oranın gerçekten var olduğunu bile bilmiyorsun.
A treatment for this affliction exists.
Bu hastalığın bir tedavisi mevcut.
A man who could invent an escape where none exists.
Hiç ortada yokken bir kaçış icat edebilen bir adam.
Yet we still have faith it exists.
Yine de, hâlâ var olduğuna dair inancımız var.
if they're correct..... a life exists in which we...
Eğer haklılarsa ikimizin bir arada olacağı bir hayat...
The Ruth you knew no longer exists. She disappeared with you.
Tanıdığın Ruth artık yaşamıyor seninle birlikte kayboldu.
You mean you don't know every molecule that exists?
- Yani? Var olan bütün molekülleri bilmiyor musun?
None of that exists.
Bunların hiçbiri yok.
All that exists is the money sitting right there in front of you.
Var olan tek şey, Önünde duran para.
That she even exists.
Onun var olduğunu.
She exists on the energy of souls.
Ruhların enerjisi sayesinde yaşıyor.
That such a guy exists...
Böyle birinin varlığı...
If that even exists.
Böyle bir şey varsa tabii.
All right, even if that's something that actually exists, how in the name of Max Von Sydow's eyebrows do you know about it?
Pekala, bu gerçekte var olsa bile, Max Von Sydow'un kaşları adına,... -... bu oyun hakkında bir fikrin var mı?
- As if that exists.
Varsa bana da haber ver.
Hm! People don't even know this neighbourhood exists.
İnsanlar böyle bir mahallenin varlığından bile habersiz.
White people don't know that this neighbourhood exists.
Beyaz insanlar bu mahallenin varlığından habersiz.
- Frank, you said to yourself, "The best way to convince the doctor to live here " is to show him that there exists here in Tickle Head
Frank kendi kendine "Doktoru burada kalmaya ikna etmenin en iyi yolu ona Tickle Head'de çetin bir ayak mantarı vakası olduğunu göstermektir" diye mi düşündün?
Because she exists now, and we all have to deal with it.
Çünkü şimdi o hayatımızda, Ve biz bununla başa çıkmak zorundayız.
Lennox, I don't think she exists.
Lennox, onun var olduğunu sanmıyorum.
As if nothing else exists.
Sanki ondan başka şey yok.
And I know evil exists.
Şeytanın olduğunu da biliyorum.
I don't think it even exists.
Hatta öyle bir not olduğunu bile düşünmüyorum.
They don't even know Seth exists.
Seth'in var olduğunu bilmiyorlar bile.
" Yet there exists a greater joy
Elinde oyuncak olduğumuz kadına tapmanın,
Even if the sun isn't out to impress you this movie... exists only to impress you.
Dışarıda güneş seni etkilemese bile bu film yalnızca seni etkilemek için çekildi.
All knowledge that exists is known in only two ways- -
Var olan tüm bilgiler iki şekilde öğrenilir.
How do you even know that this memory stick Exists?
Evan'ın arabasını aradık, limanı aradık. Bu flash belleğin var olduğunu nereden biliyorsunuz?
Uh, no. Ticks and bears, you know, shit that actually exists.
Değil elbette ama gerçekten var olan kenelerden, ayılardan.
You may have the cure in your arm, and if the General has his way about it, no one will ever know it exists.
Kolunda hastalığın tedavisini taşıyorsun, ve General bu konuda kimsenin birşey bilmesini istemiyor.
It really exists.
Cidden var böyle bir şey.
In fact, I'll go on further and say that I have evidence that a cross-species creature exists.
Aslında biraz ileri gidip, bir çapraz-türün yaşadığına dair kanıtım olduğunu söyleyebilirim
That man still exists.
İçinde hâlâ o eski hali var.
He exists you know?
O var biliyorsunuz
Immigrant aid exists.
Göçmen bürosu yardım edebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]