English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Expressionless

Expressionless translate Turkish

26 parallel translation
All evening she kept looking up from her work and looking at me trying to discern something in my face which I forced into an expressionless blank by diligently drawing on my pipe
Tüm akşam boyunca gözlerini elişinden kaldırarak bana bakıp sessiz sedasız pipomdan nefes çekerek anlamsız bir ifade verdiğim yüzümden bir şeyler çıkarmaya çalıştı.
And the other one... the tall, lanky one... his face was so blank and expressionless.
Ve diğeri, sırık olan yüzü soluk ve ifadesizdi.
After orgasm, then... her face is calm, expressionless.
Orgazm olduktan sonra suratı durgunlaşıyor, anlamsızlaşıyor.
Her face was expressionless.
Yüzü ifadesizdi.
MAKE SURE MY FACE IS EXPRESSIONLESS.
Gidip üstümü değiştirsem iyi olacak.
You always kept saying, that everything here is so empty and expressionless.
Buradaki herşeyin çok boş ve anlamsız olduğunu söylerdin.
It's a kind of expressionless water.
Parfüm sadece anlamsız bir tür su.
You have so much Botox in your expressionless face I can't tell.
İfadesiz yüzünde o kadar çok botoks var ki fark edemiyorum.
Please, look at his fat, expressionless face.
Lütfen. Şu şişko, manasız ifadesine bak.
Did you Botox your face into an expressionless mask?
Suratını ifadesiz bir maskeye mi botoksladın?
I saw on his cheek stuck there, half way... a tear, as it frozen, with an iron resistance, on his expressionless face.
Yanağında yarıda kalmış, Orada yapışmış... bir göz yaşı damlası vardı, orada donup kalmıştı, ifadesiz yüzünde ise, çelik gibi bir mukavemet vardı.
I really am this expressionless.
Gerçekten de bu şekilde ifadesizim.
This one's blank, expressionless.
Bu boş bakan bir ifade.
If you're expressionless, it'll look dull on the screen.
Eğer ifadesizsen, ekranda duygusuz görünecek.
Expressionless, please.
İfadesiz, lütfen.
Gabin has an expressionless face, like Humphrey Bogart.
Gabin'in yüzü Humphrey Bogart'ınki gibi ifadesizdir.
He's expressionless, inert.
Boş ve uyuşuktur.
Actually, when you're expressionless, you do look a bit scary.
Jang Jun Ha'nın yüzü de biraz ürkütücü.
I don't know, it can be about anything, but I'm gonna keep my face completely expressionless.
Bilmiyorum, herhangi bir konu hakkında olabilir. Ama suratımı tamamen ifadesiz bırakmak istiyorum.
It's made her face completely expressionless.
Yüzünü tamamen ifadelerden arındırmış.
But it was since then, that you have made that expressionless face.
Fakat o zaman suratın aynı mahkeme duvarı gibi duruyordu.
Almost expressionless.
Adeta bomboş.
Expressionless, you know, sort of a...
Suratta ifade yok, sanki şey gibi...
She's expressionless because of all the Botox.
Yüzünde botoks olduğu için ne düşündüğünü anlamak çok zor oluyor.
You're scary because you're expressionless.
İfadesiz yüzün korkutucu görünüyor.
- And you're handsome, too, in a droll and expressionless way.
- Peki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]