English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / External

External translate Turkish

1,015 parallel translation
Their external skeletal structure is tough and resilient.
Dış yapısı sert ve dayanıklı.
Why are our bodies... soft and weak and smooth... unapt to toil and trouble in the world... but that our soft conditions and our hearts... should well agree with our external parts?
Bedenlerimiz... nasıI yumuşak, zayıf ve narinse, Dünyanın cefasıyla baş etmeye uygun değilse, Yüreğimiz da öyle yumuşak olmalı Varlığımızın maddi yanıyla uyumlu olmalı.
We must begin with the internal and external situation going from country to country.
Aramak, araştırmak, incelemektir. Bölgelerden semtlere kadar ülkenin içindeki ve dışındaki gerçek durumdan yola çıkıp eylemlerimizde bize rehberlik etmesi için o duruma özgü yasaları olgulardan çıkarsamak gerekir.
If there were once any external propulsion units, I don't see how they were controlled.
Bir zamanlar harici itici üniteleri olsaydı bile onu nasıl kontrol ettiklerini anlayamıyorum.
Lanolin to minimise external cell breakdown and scar tissue.
Deride asgari ölçüde hasar gerçekleşsin diye lanolin koruyucu uygulanıyor.
- External policy?
- Dış siyaset?
External pressure building up, captain. Eight hundred gsc and climbing.
Kaptan, dış basınç yükseliyor, 800 GSC ve artıyor.
For the first time, the whole external debt is brought home, and no deals are signed with imperialist countries.
İlk defa olarak, tüm dış borçlar, ülkeye geri çağrıldı ve emperyalist ülkelerle hiç bir anlaşma imzalanmadı.
External commerce is centralized. industry is protected.
Dış ticaret merkezileştirildi endüstri korundu.
some external, in fighting imperialism and oligarchy, others internal, due to the many social classes integrating it.
Emperyalizm ve oligarşi ile savaşımda bazı dışsal birçok farklı sosyal sınıfların dahil olması dolayısıyla içsel çelişkiler.
At the time of Peron's fall there was no external debt.
Peron'un uzaklaştırılması sırasında dış borcumuz yoktu.
If you cannot maintain the bliss of illumination and if you are slipping back into contact with the external world "...
Aydınlanmanın mutluluğunu sürdürmeyi başaramazsan ve yeniden dış dünyayla temasa doğru kayıyorsan... "
All your external reflexes are in order.
Verdiğin tüm reaksiyonlar yerinde.
They ought to label it "For external use only."
"Sadece Dış Kullanım için." etiketi koymalıydılar.
" Isolation in a chamber where external communication is impossible because the atmosphere is deadly,
Dış dünyadan soyutlanmış bir odada izolasyon. Çünkü içerisi ölümcül bir gazla dolu.
Capsule from launch control. Switch to external.
Fırlatma kontrolden kapsüle, dış güce geçin.
External.
Dış.
External circumstances.
Dış şartlar işte.
A comparison of our Steinman with Starfleet records shows that Lieutenant Romaine's fingerprints, voice analysis, all external factors remain exactly the same as before.
Steinman ve Yıldız Filosu kayıtları arasındaki karşılaştırma... Teğmen Romaine'nin parmak izlerinin, ses analizinin, tüm dış genlerin önceki gibi aynı kaldığını gösterdi.
As yet, it is unsubstantiated by any external evidence or objective tests.
- Bu, sizin iddianız. Ancak harici kanıtlarla ya da nesnel testlerle doğrulanmamış durumda.
Failure to respond to the conventional external stimuli.
Olağan dış etkilere cevap vermeme.
The Canadian minister for external affairs - fell nearly seven miles, during a liberal conference in Ottawa about six years ago.
Kanada Dışişleri bakanı altı yıl kadar önce Ottawa'daki Liberal kongresinde yaklaşık 11 km düştü.
Vice-minister of External Affairs.
- Dış İşleri Bakan Yardımcısı- - - Dış İşleri Bakan Yardımcısı- - - Sen hiçbir şeysin!
And you act as if none of this concerns you, and consider your guests - it seems that's what you call us - something external, a hindrance.
Ve siz, konuklarınızı - bize bu ismi vermişsiniz - harici bir şey ya da bir engel gibi görüyorsunuz.
E the main idea it was that alone it would be possible if we created a nation with team spirit, with solidarity, and all making the same effort, instead of fighting due the small differences of opinion, to the external politics and the social politics, and there for ahead.
Fikirlerinin temelinde ise, bu durumdan çıkışın tek yolunun iç ve dış politikada farklı görüş ve hizipleşmeler yerine birlik ve dayanışma ruhu içinde hareket ederek taşın altına hep beraber elimizi koymak yatıyordu.
According to law of the succession, I will take its place now e I will represent Germany in the internal and external questions.
"Halefiyet kuralına göre, artık ben sizin yerinize geçiyorum." "Ve Almanya'nın hem içerideki hem dışarıdaki sorumluluğunu üzerime alıyorum."
The dictatorship of bureaucratic economics... cannot allow the exploited masses... any notable margin of choice, since it is supposed to have chosen it all by itself... and since any other external choice, whether it concerns food or music, is thus already the choice of its complete destruction.
Bürokratik ekonominin diktatörlügü sömürülen yiginlarina önemli sayilabilecek bir seçim payi birakmaz çünkü tüm kararlari kendisinin vermesi gerekmektedir ve bu nedenle, yiyecek, müzik veya baska bir seyle alakali olsun ondan bagimsiz bir sekilde yapilan seçimler ona karsi bir savas ilani anlamina gelir.
Capitalist production has unified space, which is no longer limited by external societies.
Kapitalist üretimin toplumlar arasindaki sinirlari yikan birlesmis bir alani vardir.
Bowls, buckets and plastic containers a new course in internal and external politics.
Leğen, kova ve Plastik kaplar iç ve dış politikanın bir gidişatı.
Something external operating.
Dış etkenlerden kaynaklanan bir şey.
Something external operating.
Dış etkenlerden doğan bir şey.
The external force operating in conjunction with the DNA to make all those people strong. It's the gamma ray.
Bir dış kuvvet bütün o insanların DNA'larına etki ederek onları kuvvetlendirmiş.
Mission Control has reported the spacecraft is now on external power.
Görev Kontrol'ün bildirdiğine göre, uzay gemisi şu anda harici güce geçmiş durumda.
You should not mislead us and this, that they are external members our families or friends. But they are not our friends. They do not have such emotions.
Bu yaratıkların aile fertlerimiz ya da arkadaşlarımız olduğunu, düşünmek tehlikelidir, çünkü, bu tür duygulara karşılık vermezler.
From them, they inherited segmented bodies and an external skeleton which gave them support so they could move just as well in air, on land, as their ancestors had done in the sea.
Bu canlılardan onlara katmanlı bir vücut ve bir dış iskelet miras kalmıştır. Bu dış iskeletin desteği sayesinde atalarının denizde hareket ettiği gibi onlarda karada ve havada hareket edebilir.
They had evolved from a different group of segmented sea creatures, but again they had an external skeleton which worked effectively on land.
Farklı bir katmanlı deniz canlısı grubundan evrimleşmişlerdi ama onların da karada verimli bir şekilde çalışan dış iskeletleri vardı.
There's an external deformity. I mean, apart from the lack of sexual organs.
Cinsel organların eksikliği dışında dışsal bir deformasyon var.
External LH2 pressure.
- Dış LH2 basıncı?
- External LO2 pressure?
- Dış LO2 basıncı?
- External LH2 pressure?
- Dış LH2 basıncı?
- External view.
- Dış görüntü.
No external contact while we're shadow-locked.
Karanlık taraftayken dışarıyla temas kurma şansımız yok.
Newton's first law says that a body remains in a state of rest unless acted upon by an external force, open parentheses, which applies to Ida's ribs, closed parentheses,
Newton'nun birici yasası şöyle der, bir cisim, hiç bir dış kuvvet etki etmediği zamanlarda mevcut durumunu koruma isteğindedir, aç parantez, Ida'nın kafesine müracaat edilebilir, kapa parantez.
Isn't it possible that some sort of external intelligence, some discarnate entity, has crossed into our plane of existence?
Birtakım harici zekaların, bedensiz varlıkların bizim boyutumuza geçmesi mümkün olamaz mı?
Everything you've been taught before - is just the external side of the fighting skills.
Daha önce öğretilen her şey - mücadele becerilerinin dış yüzüdür!
Once you deprive the mind of all the usual external stimulate it eventually... starts to improvise.
Birkez tüm bu alışılmış | yüzeysel uyarılardan mahrum edersin sonunda... kendiliğinden olmaya başlar.
You can start the engines and run a complete systems check with no external power.
Harici güç olmadan motorları çalıştırıp, sistem kontrolü yapabilirsin.
There's just a little external contamination... and we've taken care of the problem.
Sadece dışarda biraz maruz kalma belirtisi var, o konuyla da biz ilgileneceğiz.
Did she have just external, or was it internal?
Seninki sadece dış radyasyon muydu, içinde de belirtiler var mıydı?
- Just external.
- Sadece dış.
It's a very slight external contamination.
Çok ince bir dış nüfuziyet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]